Fethullah Gülen ve müttefikimiz Amerika!

25 Ağustos 2016 09:00
A
a
Sütiş Eskişehir
Fethullah Gülen, 20 Ağustos'ta yayınlanan konuşmasında içindeki irinleri rahatça(uluorta) dökmekte hiçbir sakınca görmemiş belli ki! “Haçlının ülkenizi işgal etmesi çok tehlikeli değildir” ifadelerini ayan beyan kullandı sonunda. Ardında, ABD’nin gücünü hissetmenin verdiği bir rahatlıkla şöyle sürdürüyor konuşmasını;
Çünkü sizinle onlar arasında kırmızıçizgiler vardır.
Bir kere onlar sizin kadınınıza kızınıza ilişmezler.
Mabedinize ilişmezler, ilişmemiş Haçlılar.
En tehlikeli şey, şeytanın kâfiri kâfir tapması değildir, münafığı Müslüman göstermesidir. En tehlikeli şey odur.
Haçlının ülkenizi işgal etmesi çok tehlikeli değildir.
Çünkü sizinle onlar arasında kırmızıçizgiler vardır.
Bir kere onlar sizin kadınınıza kızınıza ilişmezler. Mabedinize ilişmezler. İlişmemiş Haçlılar. Fakat münafık meseleyi öyle bir karıştırır ki, Müslümanlıkla kafirlik bir harcın parçaları gibi, farklı kimyevi şeylerin bir araya gelmesi gibi, o güzellik, o beriki çirkinlik ile bir araya gelince kömür, elmas birbirine karışır. Siz anlayın artık meselenin ne olduğunu…
                                                 ***
Yıllarca minicik kalemimle aynı konuyu tekrar etmekten ben yoruldum. Arap kültürünü Anadolu topraklarına monte etmek adına elinden geleni ardına bırakmayan okyanus ötesi şer güç (ABD ve onun taşeronları) “ılımlı İslam” projelerinin en önemli ayağını oluşturmak üzeredirler. Nedir o ayak? O ayak bu yüzyılda değişen savaş yöntemleridir. Artık bir ulusun yıkılması, ortadan kaldırılması, bölünmesi için direkt istila etmeniz gerekmiyor. Son model savaş aygıtları ile donattığınız askerlerinizle hedeflediğiniz ülkeyi işgal etmeniz anlamsız! Ya nasıl bir yöntemle başarıyorlar peki? Hedeflediğiniz ülke halkının kültürel değerlerini tepetakla edin yeter. Kendine giderek yabancılaşan toplumu esaret altına almanız işin en kolay yanıdır. Son bir fiske ile kumdan kale olan o toplumu tuz buz (darmadağınık) etmeniz işin finalidir…
Bakın!
Kör değilsek, sağır değilsek, zekâ yoksunu değilsek görürüz! Burnumuzun hemen dibindeki Ortadoğu coğrafyasındaki Arap halklarının vahametini görürüz. İlimden bilimden uzaklaştırılmış, kendi değerlerine yabancılaştırılmış ve din eksenli kandırmacaların bataklığına itilmiş bu zavallı toplumların birbirlerini tekbir sesleri ile gırtlaklamasını görürüz. Ve bu biçare toplumların kültürünü, din adına Anadolu insanına monte etmeye kalkanları ayan beyan fark ederiz! Hani biraz daha cesaret kazansalar; Türkçeyi ortadan kaldırıp Arapça yazmanın-konuşmanın hak olduğunu iddia eden karanlık düşünceyi yükselen değerler adına gösterecekler…
Baş şer ABD’dir!
Onun işbirlikçileri de dünyanın her tarafında mevcuttur.
Bunlardan bir tanesi de Cumhuriyet değerlerimize ve Atatürk’e hakareti görev sayıp ABD’nin kanatları altında her pisliği her takiyeyi meslek edinen Fethullah Gülen değil midir? Devletimizin her kademesine sızarak, yaşadığımız son acıların kaynağı olan kişi Fethullah Gülen değil midir? Peki, kırk yıldır bu kirli cenahın palazlanması adına el veren devlet yöneticileri nerelerdedir?
Neyin hesabı, kimden sorulmuştur? Ya da bu günaha ortak olmuş devlet yöneticisi konumundaki insanların hangi birisi adalet önünde yaptıklarının bedelini ödemiştir? Ona 15 Temmuz 2016 Perşembe gününe kadar övgüler yağdırıp, 16 Temmuz 2016 Cuma günü itibarı ile benden daha da anti-Fetö’cü olanlar kimlerdir? Çok sordum, bir kez daha sorayım. 2009-2010-2011 yıllarında Eskişehir’de peş peşe yapılan “Türkçe Olimpiyatları” adı altındaki Fetö organizasyonuna maddi manevi yürek verenler kimlerdir?
STK veya sendika yöneticilerinden üyelerinin bu etkinliklerde boy göstermelerini özellikle teşvik edenler, tebessümler saçarak objektiflere poz verenler yok mudur? Fethullah Gülen’e aleni biçimde övgüler yağdıran devlet yöneticileri, parti genel başkanları yok mudur? Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir sözünün nesnel simgesi olan Türkiye Büyük Millet Meclisi adına onur ödülünü bu organizasyonu yapanlara kimler layık görmüşlerdir?
Özeti nedir yazdıklarının diye soran olursa hemen yanıtlıyorum.
Fetö-Pkk-Işid-El kaide- Hizbullah…
Daha yüzlercesini ekleyebilirsiniz bu taşeron örgütlerin yanına.
Hepsi sahibinin sesidir ve sahipleri de ABD’dir. Anadolu değerlerini talan edip, Arap kültürünü bu topraklara monte ederek amacına ulaşacağını bilen katil ABD, bu istikamette son sürat çalışmalarını sürdürmektedir. Dilimi unutturarak, dinimizi Fethullah gibi deccallar aracılığı ile tahrip ederek nihai sona ermeyi kafasına koymuştur.
İşte yüreklice şu sorumun yanıtını kim verecek merak edilen budur!
Amerika müttefikimiz midir?
                                                    ***
Fransa'da başlatılan haşema yasağının ardından polisler plajları gezerek haşemalı kadınları dışarı çıkarmış. Fransa'da bir süre önce haşema ile denize girilmesini yasaklayan Cannes, Villeneuve-Loubet ve Korsika Adası'ndaki bir belediyenin ardından Leucate, Oye-Plage ve Le Touquet belediyeleri de tesettür mayosuyla denize girme yasağını uygulamaya koyacağını açıklamıştı. Bir süre sonra İtalya'da da benzer yasakların uygulanması gündeme gelmiş, konu tartışmalara neden olmuştu…
Soru şu; ne oldu bu özgürlükler ülkesine?
İslam dinini terör dini olarak gösteren başta ABD ve AB amaçlarına ulaştı mı artık ne dersiniz? Hani yukarıdaki yazıda Fethullah denen maşa; “Haçlının ülkenizi işgal etmesi çok tehlikeli değildir” demiş ya!
                                               ***
Gazze'ye karşı önceki gün gerçekleştirilen saldırıları eleştiren Başbakan Binali Yıldırım'a İsrail tarafından, “eleştirmeden önce iki kere düşünsün” cevabı geldi...
ABD’nin üst aklı İsrail! Hitler canisinin 2. Dünya savaşında milyonlarca günahsıza soykırım yaparken el uzattığımız Yahudiler! Hani şu topraklarımızın bir parçası ile hayalleri süslenen toplum!
                                               ***
Almanya hükümeti, Soğuk Savaş'ın bitiminden bu yana ilk kez vatandaşlarına ulusal olağanüstü durumlara karşı su ve gıda stoku yapmaları tavsiyesinde bulunmuş. Vatandaşların kendilerine beş gün yetecek kadar su ve on gün yetecek kadar gıda maddesi bulundurmaları tavsiye ediliyormuş.
                                               ***
Avusturya ve Türkiye ararsındaki diplomatik gerilimin son günlerde tırmanmasının ardından Türkiye, Viyana Büyükelçisi'ni istişarelerde bulunmak üzere Ankara'ya çağırma kararı aldı…
Demek istemem şu ki, ülke olarak giderek yalnızlığa itiliyoruz.
Bi’şey yapmalı!
Şahin Erden Kuyumculuk
1000
icon

Henüz yorum yapılmadı,
İlk Yorum yapan siz olun...

Bu Eskişehir haberi ilginizi çekebilir! İlginç Eskişehir haberi