Felaket “Geliyorum” diyor

Yerel gazetelere Eskişehir’in üç ay içinde ciddi bir susuzluk sorunuyla karşı karşıya olacağına ilişkin haberler düştü. Siyasetin çirkin kavgalarından fırsat buldukça susuzluk sorunundan bahsettik. Kendi adıma ne zaman su kriziyle ilgili bir yazı yazsam, sosyal medyada işi yine siyasete çeken yorumlarla karşılaştım.

15 Nisan 2024 09:07
A
a
Sütiş Eskişehir
Yerel gazetelere Eskişehir’in üç ay içinde ciddi bir susuzluk sorunuyla karşı karşıya olacağına ilişkin haberler düştü. Siyasetin çirkin kavgalarından fırsat buldukça susuzluk sorunundan bahsettik. Kendi adıma ne zaman su kriziyle ilgili bir yazı yazsam, sosyal medyada işi yine siyasete çeken yorumlarla karşılaştım. Siyaset öyle bir hastalık ki, kuşların cıvıltısıyla ilgili bir makale yazsanız, birileri ne yapıp ediyor, yine işi siyasete getirebiliyor.
Muhtemelen “Su krizi” dediğimiz zaman yine “Plastik Hamamyolu” gibi “Emeklinin durumunu yazsana Kerem Efendi! Cesaretin mi yok?” gibi veya “Damacanadan hortum çıktı” gibi yorumlar alacağız.
Sağlık olsun; alıştık artık…
Ancak su krizi siyaset üstü bir sorun. Ne AK Parti hükûmetinin ne de belediyelerin kabahati var. Nitekim Nisan ayında olmamıza karşın tek damla yağmur göremedik; bunu da mı CeHaPe’li İmamoğlu yaptı? Kış boyunca kar yağmasını engelleyen Tayyip Erdoğan mıydı?
Üstelik susuzluk sorunu yıllardır sürüyor. Hepimiz farkındayız ki mevsimler hızla değişiyor. Türkiye bu mevsim değişikliklerinden ciddi şekilde etkileniyor. Uzmanlar Türkiye’nin önümüzdeki 30 sene içerisinde daha kurak bir iklime sahip olacağı konusunda uyarılarda bulunuyor.
Ama burası Türkiye; kim takar uzmanları?..
Ki aynı uzmanlar 1999 depreminden önce çok büyük bir deprem olacağını da söylemişlerdi. Sonuçta 17 bin 500 vatandaşımızı diri diri toprağa gömmüştük. Yine aynı uzmanlar Kahraman Maraş’ta da büyük bir deprem olabileceğini söylüyordu. Bunun sonucunda da 55 bin vatandaşımızı toprağa gömmedik mi?
Galiba gerçeklere kulağımızı tıkamak, bizim milletimizin fıtratında var.
Mesela komşumuz Afyonkarahisar’da ülkemizin 12’inci büyük gölü olan Eber Gölü kurudu gitti. Bir zamanlar 24 metre olan derinlik, 2021 yılında yalnızca 1 metreye kadar düşmüştü. Hem de kuraklık ve kirlilik yüzünden.
Daha çok barajlar kurmalıyız. Su kuyularını daha ihtiyatlı kullanmalıyız. Tarımda daha az suya ihtiyaç duyan ürünlere, planlı bir şekilde geçmeliyiz. Su israfını önleyen yeni tedbirler düşünmeli ve bunları hızla hayata geçirmeliyiz. 
Yoksa depremden bile büyük bir felaketle karşı karşıya kalacağız. Susuzluk felaketi “Geliyorum” diyen bir felaket. Buna karşı el birliğiyle tedbirler almamız lazım.

Eskişehir’in bacasız fabrikası 

Dokuz günlük Ramazan Bayramı tatilinden dolayı Eskişehir doldu taştı. Özellikle Porsuk Çayı çevresinde gondola binmek için sıra bekleyen yerli turistler onlarca metre uzunluğunda kuyruklar oluşturdular.
İşte biz buna “Eskişehir’in bacasız fabrikası” diyoruz; o fabrikanın da adı turizm…
Eskişehir’e her yıl, bir öncekinden daha çok turist geliyor ve kentimize çok ciddi para kazandırıyor. Üstelik Eskişehir’in plajları, kumsalları yok. Arkeolojik alanlarımız da turizme kazandırılmamış durumda. Eskişehir’e gelenler yalnızca Eskişehir’in kent merkezini görmeye geliyor.
Hem tarihi Odunpazarı bölgesini yeniden ayağa kaldıran Turizm Bakanlığı ve genel olarak AK Parti iktidarına hem de Eskişehir’i cıvıl cıvıl yaşanabilir bir kent haline getiren CHP’li belediyelere teşekkür ederiz. 
İnşallah turizmin önemini daha iyi kavrar ve bacasız sanayimizin gelişmesine daha çok yatırım yaparız.

Kendimizi dev aynasında görmeyelim 

Katil İsrail, İran’ın Şam konsolosluğunu bombaladı ve buna karşılık Tahran yönetimi yüzlerce İHA havalandırarak İsrail’i vurmaya çalıştı. Sonuç ise büyük bir İsrail zaferi oldu…
Tel Aviv yönetimi Amerikan ve İngiliz hava savunma sistemlerinin de yardımıyla İran İHA’larının tamamını yok etti. İsrail bu büyük saldırıdan çizik bile almadı. Üstelik İran – Türkiye kadar olmasa da – gayet güzel İHA ve SİHA üretebilen bir ülkeydi.
Buradan çıkartacağımız sonuç, insansız hava araçlarının etkili bir hava savunması karşısında başarı sağlayamayacağı…
İHA ve SİHA’lar terörle mücadelede, arama – kurtarma çalışmalarında, sınır ihlallerini önleme veya trafik denetleme görevlerinde çok başarılı. İki büyük devlet arasında yapılan gerçek savaşlarda da işe yarıyorlar elbette. Bunun örneklerini Ukrayna Savaşı’nda gördük. Ama böyle bir savaşın sonucunu değiştirebilecek güçleri yok.
Sonuç olarak “İHA yaptık, SİHA yaptık” diye övünebiliriz. Ancak bu silahların ülkemizi Süper Güç yapmadığını da unutmayın. Özgüvenimiz yükselsin. Ama siyaset propagandalarına da inanıp, kendimizi dev aynasında görmeyelim.
 
Şahin Erden Kuyumculuk
1000
icon

Henüz yorum yapılmadı,
İlk Yorum yapan siz olun...

Bu Eskişehir haberi ilginizi çekebilir! İlginç Eskişehir haberi