Çifteler Kadın Cezaevinin kapatılması konusunda Büyükerşen'i suçlamak...
Çifteler Kadın Cezaevinin kapatılması, ilçe ekonomisine olumsuz yansıdı. Konuyu TBMM çatısı altına getiren Utku Çakırözer'e teşekkür ederiz. Ancak Sayın Çakırözer'i konuyu açtığı için eleştirenler de oldu. Mesela Çifteler AK Parti İlçe Başkanı Mustafa Yeşil gibi... Çifteler Açık Kadın Cezaevi’nin kapatılması konusunun milletvekili Utku Çakırözer tarafından manipüle edildiğini ve havanda su dövdüğünü dile getiren AK Parti Çifteler İlçe Başkanı Mustafa Yeşil, "CHP ilçe başkanı da popülizmde milletvekili ile uyum içinde" ifadelerinde bulunmuş. Yeşil ayrıca kapanma kararının bir senedir masada durduğunu da belirtmiş. Hatta Utku Çakırözer'e çıkışarak, "Çifteler esnafının durumunu Yılmaz Büyükerşen'le konuşmuş mu?" demiş. Şimdi "Deveye boynun eğri demişler, 'Nerem doğru ki?" cevabını vermiş. Sayın Mustafa Yeşil'in açıklamalarının neresi doğru; ben işin içinden çıkamadım. Madem cezaevinin kapanması bir senedir masadaydı, sayın AK Parti İl Başkanı bu bir sene içinde ne yapmış? Şimdi çıkıp CHP'yi, MHP'yi suçlamak işin kolay kısmı. Ancak siz iktidarın ilçe başkanıysanız ve bir senedir "Geliyorum" diyen bir felaketle karşı karşıyaysanız işler değişir. Adama sorarlar; "Sen ne iş yapıyorsun?" diye... Bir diğer mesele de Mustafa Yeşil'in, Çakırözer'e "Çifteler esnafının durumunun nasıl iyileştirileceğini Büyükerşen'le konuşmuş mu?" sözü. Bir kere politikacılar ettikleri lafa dikkat edecekler. "Çifteler esnafının durumu" diyerek kendi ağzıyla esnafı bitirdiklerini itiraf etmiş olmuyor mu? Haydi bunu geçtik, ben fatura ne ara Yılmaz Büyükerşen'e kesilmiş orasını anlayamadım. Kadın Cezaevinin kapatılması konusunda Büyükerşen'i suçlamak – ne bileyim – mesela Demokratik Kongo Cumhuriyeti'nin enerji bakanını suçlamak gibi bir şey. "Ne alakası var?" derler adama...
AK Parti'ye zarar verir
AK Parti Genel Başkanı Erdoğan, partisi içindeki muhalifleri, 'Dava'dan ayrılmak ve 'Ümmet'i bölmek ile eleştirdi. Tabii AK Parti içinde yıllar önce 'dava'dan bahsedilebilirdi. Ancak bugün AK Parti'nin bir davası olduğunu düşünmüyorum. Parti içindeki 3 dönem kuralı, Tayyip Erdoğan hariç herkese uygulandı ve ortada bir 'Dava' olduğuna artık kimse inanmıyor. Aynı şekilde 'Ümmet' sözü de pek bir kıymet taşımıyor. Erdoğan'ın 'Dava' ve 'Ümmet' sözleri, boş bir propoganda olarak bile anlam ifade etmiyor... Net olarak söyleyebiliriz ki şu anda AK Parti'yi bir arada tutan iktidar olmanın kudreti. Ancak büyük belediyeleri kaybeden AK Parti, artık eskisinden daha az parayı kontrol ediyor. Ayrıca bütçenin tutturulamadığını da unutmamalıyız. Alpu Termik Santral ihalesinin iptal edilmesi, hükümetin eskisi gibi büyük kamu harcamaları yapamayacağını da gösteriyor. Şimdiden bazı cemaat ve tarikatler söylenmeye başladı. AK Parti'de işler iyi gitmiyor. Ben yeni kurulacak partinin büyük bir halk desteği alacağını düşünmüyorum. Öte yandan bu partinin AK Parti'ye zarar vereceği açık...
Tepebaşı Kadınları örnek oldu
Tepebaşı Beldeevlerinde kursiyer olan kadınlar, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nu ziyaret etti. Beldeevlerinin CHP'nin insan odaklı politikalarının bir sonucu olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, kadınların ekonomiye katılmasının önemine işaret etti.
Ziyarete katılanlar arasında milletvekilleri Jale Nur Süllü ve Utku Çakırözer de vardı. Bir ülkenin ekonomisi kötü giderse, bu durumdan en çok etkilenen kadınlar olur. Tepebaşı Belediyesi nicedir kadınları ekonomiye katmak için mücadele veriyor. Hanimeli Sokak gibi bir takım uygulamaların da tüm Türkiye'de örnek alındığını biliyoruz. Öncelikle Ahmet Ataç'ı bu hassasiyetinden ötürü tebrik etmek gerekiyor. Sayın Ataç Eskişehirli kadınların önünü açarak önemli bir vazifeyi ifa ediyor. Bunun karşılığını da her seçimde kadınlardan oy alarak görüyor...