Eyyyy Erdoğan, mağrur olma! Senden büyük?

Erken seçim tarihi olan 24 Haziran’a yaklaştıkça, siyasi partilerin kampanyaları da gözle görülür bir hal almaya başladı.
Birbiri ardına açıklanan vaatler...
Caddelerde dolaşan giydirilmiş seçim araçları…
Ev, kıraathane, köy,  dernek, mahalle gezileri…
Seçim şarkıları…
TV, gazete, radyo ve dergi reklamları…
Afiş, broşür, fanzin; Bilboard, CLP, Megalight gibi dış reklam araçları…
Vesaire…
 
*
 
Bu noktada dikkatimi çeken bir aday var.
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Eskişehir Milletvekili Harun Karacan!
 
*
 
Peki, Karacan niye dikkatimi çekti?
Anlatayım…
 
*
 
Siyasi partiler, görsel iletişim tasarımını ilgilendiren kampanya biçimini hazırlarken şu noktaya büyük özen gösterir.
Hatta şimdi bahsedeceğim bu önemli nokta, siyasi partilerde, görsel iletişim tasarımı yaparken dikkat edilecek birinci kuraldır.
Nedir o kural?
Parti genel başkanlarının, bir başka deyişle parti liderlerinin, söz konusu kampanya görselinde, kudretli bir biçimde kamuoyunun önüne sürülmesi kuralı!
Mesela…
Eğer, parti liderinin yanında aynı siyasi partiden bir başka isim daha varsa, o zaman parti lideri, fiziki görünüşü daha küçük olsa dahi, fiziki görünüşü iri olan diğer isimden daha kudretli tasarımlanır. 
Bir mesela daha…
Parti lideriyle aynı partiden herhangi bir milletvekili aynı görsel içerisinde bulunuyorsa, siyasilerin fizik ölçüleri her ne olursa olsun; parti lideri, milletvekilinin önünde ve daha kudretli tasarımlanır.
Yani, milletvekili, parti liderinin arkasında konumlandırılır.
 
*
 
Gelelim Harun Karacan’a…
Fotoğrafları iyi incelemenizi tavsiye ediyorum.
Söz konusu fotoğraflarda, Ertuğrulgazi’deki bir petrol istasyonunun yanında, çevre yoluna bakan bir yere dikilmiş devasa bir reklam panosu görüyorsunuz değil mi?
Peki, o reklam panosunda ne görüyorsunuz?
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan ile Sayın Harun Karacan’ı değil mi?
Ne güzel, karşılıklı gökyüzüne, yani geleceğe bakıyorlar…
Şöyle de bir mesaj veriyorlar: “Birlik, beraberlik, bolluk için; Eskişehir bize, biz Eskişehir’e emanetiz.”
Buraya kadar her şey güzel.
 
*
 
Ancak…
Harun Karacan öyle bir reklam çalışmasına imza atmış ki, siyasi partilerde siyasi iletişim ilkelerine uyularak yapılması gereken görsel iletişim tasarımı kurallarını altüst etmiş.
Bakın…
Harun Karacan, Recep Tayyip Erdoğan’ın arkasında değil.
Harun Karacan’la, Recep Tayyip Erdoğan eşit dahi değil.
Harun Karacan, Recep Tayyip Erdoğan’dan daha kudretli, daha büyük, daha dikkat çekici vesaire…
Ve bir de, gerçek hayatta, Harun Karacan’ın fiziki yapısı Erdoğan’dan daha küçük iyi mi?
 
*
 
Tabi Harun Karacan’ın bu durumdan haberinin olup olmadığını bilmiyorum.
Fakat bu noktada beş seçenek var:

• Böyle bir tasarımı Harun Karacan bizzat istemiş olabilir.
• Tasarımı yapanların gözünden kaçmış bir hata olabilir.
• Yine tasarımı yapanların, Karacan’a yaranmak için yaptığı bir işgüzarlık olabilir.
• Ya da söz konusu bu yaklaşım, Karacan’a ciddi bir kumpas olabilir.
• Zor bir ihtimal olsa da, AK Parti Genel Merkezi’nin bir stratejisi olabilir.

*
 
Bitirirken…
Rivayete göre Fatih Sultan Mehmet, İstanbul’u fethedip, Ayasofya’da namaz kıldıktan sonra; atının üstünde ilerlerken birden bire durmuş ve atından atlayıp, yerden aldığı bir avuç toprağı başının üstüne dökmüş. Sonra da selamsız sabahsız hiçbir şey demeden yola devam etmiş.
Bu tavrı işiten Fatih’in hocası Akşemseddin, örencisine şu öğüdü vermiş: “Mağrur olma padişahım, senden büyük Allah var.”
 
*
 
NOT: “Mağrur olma padişahım, senden büyük Allah var” sözüne ilişkin bir rivayet daha var. Yavuz Sultan Selim’in halife olmasıyla birlikte başladığı söylenen bu gelenekte; yeni padişah olan şehzadeye tahta çıkışında ve daha sonra da bayram günlerinde, cülus törenlerinde, Cuma namazlarında paşaların hep bir ağızdan bu sözü söyleyerek ona ölümlü olduğunun her daim hatırlatılması, kibirden uzak tutulması amaçlanmış.