Şinasi Kula yazdı
Başka türü sizin dikkatlerinizi çekmek olanaksız olduğu için ben de modaya uydum. Son günlerde EYY ile başlayan hitap biçimi ile gönüllerinize taht kurmaya niyetliyim bilesiniz!
Eskişehir, özellikle CHP; istisna bir başarıya imza atmıştı geçtiğimiz seçimlerde. Üç milletvekili çıkararak zoru başarmıştı. Bu başarı sonrası herkes başarının sırrını kendinde arasa da kamuoyu doğru bir tespit yaparak kerameti kendinden menkul muhteremlere gerçeği öğretmişti anımsarsanız…
Peki, seçilenler şu ana dek başarılı mı başarısız mı sizce? Valla bana göre AKP Eskişehir milletvekilleri ne kadar başarı ise, CHP’den seçilenler de o kadar başarılı! Bu kentin zaman içerisinde oluşan(özel bazı isimlerin de katkılarından dolayı hakkını vermek gerek) demokrasi kültürüne ne kadar artıları olduğunu hep birlikte göreceğiz! Şimdi de yazımın başlığına tekrar döneyim. Bir türlü sesimizi ulaştıramadığımız milletvekillerimize bu biçim hitap ederek sesimizi duyurmayı amaçladık. Bu vesile ile hemen sorayım! SEÇSİS ile ilgili kamuoyunu rahatlatıcı tek bir kelam edeniniz neden yoktur? Özel ve ayrıcalıklı konumunuzu kullanarak SEÇSİS ile ilgili detaylı bir araştırma yapıp insanları (sadece Eskişehirlileri değil) bilgilendirmek, bir oh çektirip rahatlatmak bu denli zor mu? Herkesin dilinde bu kelime ve ne yazık ki antipati ile söz ediyor halkın büyük bölümü bu kelimeyi telaffuz ederken!
SEÇSİS nedir sorusunu şöyle yanıtlamış bir vatandaşımız: Amerikan Sun Microsystems tarafından programlanmış, dört aylık kısa sürede hayata geçirilen ve e-devlet projeleri arasında ülke çapında en hızlı yaygınlaşarak çevrimiçi çalışan proje olma özelliğini de taşıyan; Yunanistan’da muhalefetin itirazları sonucu kullanımı engellenen elektronik seçim değerlendirme sistemidir…
Bir başka yanıt: bilgisayar destekli merkezi seçmen kütüğü sistemidir.
Yine farklı bir yanıt: CHP Adana Milletvekili ve yazılım uzmanı Tacidar Seyhan, yüksek seçim kurulunun seçim sistemi otomasyonu projesini (seçsis) kullandığını belirterek, söz konusu sistemin bilgisayar teknolojisinin niteliği gereği sisteme her an dışarıdan müdahale edilebileceğine dikkat çekti ve “12 Eylül’de yapılacak seçim şaibeli olabilir” uyarısını yaptı. Seçmen kütükleri ve seçim sonuçlarının düzenlendiği bilgisayar yazılımları hakkında rapor hazırlayan Seyhan, ilginç sonuçlar buldu. YSK merkezine kurulu ana bilgisayara SEÇSİS yazılımı yüklü olduğunu belirten Seyhan, sistemin dışarıdan müdahaleye açık ve güvenlik sorunu olduğuna dikkat çekti.
Almanya’da, ABD tarafından askeri sırların bu sistemle transfer edildiğinin yıllar önce tespit edildiğine dikkat çeken Seyhan, “5-6 yıldan beri Avrupa ülkelerinde ve birçok büyük ülkede devlet kurumlarında Microsoft’un kullanımı yasaklanmış ve linux sistemlere geçilmiştir” dedi.
Peki, Yüksek Seçim Kurulu ne demiş?
SEÇSİS; seçimle ilgili her türlü veri, bilgi ve belgenin üretildiği ve güvenli bir şekilde saklandığı bir bilgi sistemidir demiş...
Bu yazılanlar birer deli zırvası mı gerçek mi?
Endişe edilmedi mi edilmemeli mi? Avrupa ülkeleri gerçekten Linux program kullanıyor mu kullanmıyor mu? Kardeşim biriniz ya, Allah rızası için biriniz değerli vakitlerinizden buna da zaman ayırıp araştırma zahmetine katlanamaz mısınız?
İnsanlar aylardır bu soruyu olanak buldukları her ortamdan sizlere yöneltiyorlar farkında değil misiniz? Farkındasınız da duymak ya da ilgilenmekten mi yüksünüyorsunuz? Ya da “sen çok konuşacağına git araştır da bu soruyu soranları rahatlat” deyip topu bana mı atıyorsunuz. Bilesiniz ki yaşlı da olsam top oyununda ben sizlerden açık fark iyiyim, benden eğitimi öğretmeniyim. Gelin isterseniz sizin işinizi kolaylaştırayım başka bir oyun seçelim; mesela elim sende-sobe olsun.
-Utku elim sende.
-Gaye sobe.
-Cemal çanak çömlek patladı…
Biliyorum şu an kızdınız hatta öfkeniz tavan yaptı bana. Fark etmez, söz konusu Türkiye Cumhuriyeti ise gerisi teferruat. Siz iş işten geçmeden bir araştırın bu işi olur mu? Kamuoyuna rahat bir nefes aldırın!
SİZİN SESİNİZ
“Bekle bizi Hollanda”
Dünkü köşe yazımın başlığı idi. Amerika başta olmak üzere AB menşe ili ülkelerin sarı benizli siyasetçilerine güven-sevgi-sempati duymam oldum olası. Türkiye’yi her olanak bulduklarında sırtından hançerledikleri tarih sayfalarında gani gani yazar. Hele ki, ABD denen yeryüzünün baş belası ülke benden uzak olsun…
Almanya ve Hollanda’nın yedikleri naneler hepimizin sabrını taşırma noktasına geliyor kimi zaman. Bu genel bir doğru ama bizi yönetenlerin hiç mi eksiği, yanlışı, hatası, günahı yok kardeşim? Hani dünya üzerimize geliyorsa burada kendimizi de gözden geçirmemiz, nerede hata ya da tutarsızlık yaptık dememiz gerekmiyor mu? İşte bu sorgulamayı yapan türden yazıma tahammül edemeyen amigolar da vardı doğal olarak. Akılları sıra eleştirecek ya beni, onu bile becermekten aciz ağzına yüzüne bulaştırıyor adeta! Cesareti de olmadığı için sahte bir profilden şunu yazmış; senin gibi ne idüğü belirsiz Aydın Doğan satmadı mı Petrol Ofisini?
Biat kültürünün zavallı amigosuna, (özelleştirme adına satılan) binlerce kamu kuruluşunun isimlerini yazarak şunu sordum; bunları satan ya da sattıranlar kimdir öyle ise?
Amigoluk bile kolay değildir inanın. Amigo Orhan bir efsane olarak tarih yapraklarında kalıcıdır da, bilgi sahibi olmadan fikir sahibiyim diye beş vakit ötenlerin böyle bir şansı yoktur işte…
OZANCA
Bir çift lafa gücü yetmeyenlere
Bizimle davası bitmeyenlere
Ciğeri beş para etmeyenlere
Boynumuzu büktürenler utansın…