Sen evet sen!
Bu topraklar üzerine bin yıldır yaşayan, nice medeniyetlerin üzerinde konuk olduğu Anadolu’yu kendine vatan etmiş halk. Orta Asya’dan gelip üç tarafı denizlerle çevrili cennete sığınmış, kanıyla canıyla bedelini ödeyerek bu toprakları VATAN’a dönüştürmüş milletim…
Böyle miydi yüzyıllardır biriktirdiğin ve adına gelenek dediğin zenginliklerin? Bu denli sığ, bu denli başka, bu denli Arap’mı kokacaktı buram buram! Erenlerin, bilgelerin, Türk’e özgü geleneklerin velhasıl hoşgörün nerelerde kaldı? Tanrı’dan gayrı hiçbir canlıya tapmamayı erdem sayan milletim; sen bu musun şimdilerde?
Bu din değil, sadece Arap’ın geleneğidir sana dikte ettirilen.
Oysa Türkler çocuk yaştakilerle evlenmez.
Türk tek eşliliği erdem sayar.
Kadın erkeğin gerisinden gelen cariye değil, ecedir.
Biat etmez, araştırır ve inandığını uygular.
Anasından, bacısından, kızından şehvet duymaz.
Araplarda olduğu gibi cinsellik merkezli değildir hayatı.
Hurafelere inanmaz, aptallık etmez.
Çıplak heykeli örtmek için Erzurum’dan İzmir’e gitmeyi iş edinmez.
“Kadın olsaydım eğer sekiz çarşafı üst üste giyerdim” diyen zındığa tapınmaz ve hatta inanmaz. Bilimi dışlamaz Türkoğlu Türk...
Almanya’daki kilise papazı İncil’i Almanca okur.
İtalya’da İtalyanca, Amerika’da İngilizce okur. Çünkü herkes böylelikle anlar kendi dinini. Türk de kutsal kitabı Kuranı Kerimi Türkçe okur, Türkçe anlar…
Kendisi türbelere gidip zengin koca, ev, araba dileyip çaput bağlayıp; Anıtkabire gidenlere de putperest yaftasını yapıştıracak enayiliği yapmaz Türk dediğin. Işid ve benzeri tüm Amerikan maşası terör örgütlerini İslam’ın kurtarıcısı gözüyle görüp, evlatlarını kendi elleri ile kurban vermez Türk dediğin…
Allah’ın buyruklarına inanır ve yerine getirir, padişahın değil!
Cehennem ile korkutanların kime hizmet ettiğini iyi bilir.
Sorgulama yapılmasını istemeyen biat yardakçılarına itibar etmez!
İlim, bilim, sanat, spor gibi insanı insan kılan değerleri(etkinlikleri) yüceltir. Erk’in değil, Allahın buyruklarını korkusuzca uygular.
Ezenin değil, ezilenin yanında duran din adamına itibar eder.
Namus kavramlarının en başında VATANI vardır Türk’ün.
Araplarda olduğu gibi, vatanının kutsal topraklarını kirleten ABD askerlerini alkışlarla, çiçeklerle karşılamaz! Karısını bacısını kirleten Teksaslı çavuşlarla işbirliği yapmaz, böylesine bir insanlık ayıbı ile yaşayacak soysuzluğa asla tahammül etmez Türk dediğin…
Askerinin kafasına çuval geçirenleri de, buna vesile olanları da asla unutmaz! Unutmakla da kalmaz, unutturmamayı erdem sayar…
Gelenek başkadır, din ise bu geleneklerin üzerinde yüce bir değerdir. İşte bazen seni geri kalmış bazı toplumların kültürel değerleri ile yoğurarak kendine yabancı bir toplum yaratmaya çalışır ABD denen pislik güç. Bunu değişik isimlerle yaldızlayıp boyar halkların gözünde. Kimi zaman Ilımlı İslam der, kimi zaman BOP der. Yani BOP’tan taşeronları vasıtası ile de bunu uygular sabırla…
Ey Halk!
Sen evet sen!
VATAN kavramı, bağımsızlık kavramı, cumhuriyet kavramı senin değerlerin arasında yoksa artık! İstediğin kadar dindarım de kendine, istediğin kadar hatim indir! O yüce Allah’ın hangi tek bir emrinde VATAN önemsizdir, vatansız bir dünyada yaşayın diyor söyler misin?
Vatan namustur namus!
SİZİN SESİNİZ
Yer İnönü (Doktorlar) Caddesi.
Günün her saatinde kalabalığın kol gezdiği istisna caddelerden... Tramvayların sık işlediği caddelerden. İnsanların banklarda kümeler halinde sohbetler ettiği, mağazaların vitrinlerine bakarak gezdiği, insana alışkın sokak köpeklerinin rahatça sere serpe uzandıkları simge caddemiz…
Ama arada kısa devreye neden olanlar da yok değil. Hani zabıta, polis ekiplerinin araçları gibi resmi araçlara alışkınız da bunun dışında ayrıcalıklı araç sahiplerine de alıştırılmak isteniyoruz sanki! İşte bir örnek, amcam aracını en işlek yerlerden birine park etmiş ara ki bulasın! Karnını doyurmaya mı gitti, bir şeyler içmek üzere mola mı verdi, alışveriş için mağazalardan birisine mi daldı bilinmez. Bildiğim tek şey bu rahat vatandaşın aracını fotoğraflamak. Biz de işimizi, yani gereğini yaptık tabii…
OZANCA
Nasıl böyle varıp geldin hoş geldin
Çıngı kaymış yalazlanmış gözlerin
Şol yüzünde güneş südü sıcaklık
Ellerinden öperim Mustafa kemal
Senin dalın yaprağın biz senin fidanların
Biz bunları yapmadık
Sen elbette bilirsin bilirsin Mustafa kemal
Elsiz ayaksız bir yeşil yılan
Yaptıklarını yıkıyorlar Mustafa Kemal
Hani bir vakitler Kubilay’ı kestiler
Çün buyurdun kesenleri astılar
Sen uyudun asılanlar dirildi
Mustafa'm Mustafa Kemal'im… Attila İLHAN