Arif Anbar yazdı
Çağıracaklar reklamcının birini ve diyecekler ki, “Şuraya Eskişehir Teknik Üniversitesi (ETÜ) yazan bir tabela yap ve as!”
Reklamcı da “Hay hay” diyecek ve asıp geçecek.
Bununla birlikte 3-5 balon filan alacaklar, bir kırmızı kurdele, protokol sayısı kadar makas…
Kesecekler kurdeleyi, alkışlar, sırıtan suratlar filan…
Hopbaaa…
Alın size üçüncü üniversite kuruldu.
Hayırlı olsun!
*
Şaka bir yana…
AK Parti, bundan tam 7 yıl önce Eskişehir’e yeni bir teknik üniversite sözü vermişti.
Verilen bu söz, zaman zaman gündeme gelmişti.
Ancak gelin görün ki bir türlü hayata geçirilemedi.
*
Derken…
Bir anda vahiy mi indi nedir?
24 Haziran erken seçimleri öncesi konunun muhatapları dediler ki: “Üçüncü üniversiteyi açacağız.”
Dikkat edin!
“Yapacağız” demiyorlar, “Açacağız” diyorlar.
Bununla beraber apar topar kanun tasarısı hazırlandı, TBMM’ye sunuldu ve ardından, Anadolu Üniversitesi (AÜ) İki Eylül Kampüsü oldu mu size ETÜ!
Yani AÜ’yü karpuz gibi ortadan ikiye ayırdılar!
*
Peki, kurulu bir üniversiteyi bölünce, yeni bir üniversite kurulmuş olur mu?
Tabii ki olmaz!
İki yarım üniversite ortaya çıkar.
Yani…
Tam şurada bütün bir elma var.
Böldük ortadan.
Ne oldu?
Bir tam elma olacak hali yok ya?
İki yarım elma oldu!
*
Ha…
Onların mantığına göre gidersek, AÜ’yü böldüğümüzde ETÜ adında yeni bir üniversite oldu.
O zaman AÜ’de yeni bir üniversite oldu.
ETÜ, teknik bir üniversite haline geldiyse…
AÜ’de sosyal bilimler üniversitesi halini aldı!
Filan filan…
Bu kadar beyin fırtınası yeter…
*
Hadi AÜ’yü böldünüz…
Neredeyse tüm teknik fakülteler, bölünen İki Eylül Kampüsü içerisinde.
Teknik fakülte deyince benim aklıma ilk gelen şey para!
Bu kadar fakültenin, ihtiyacı olan paranın hangi kaynaktan karşılanacağı belli mi?
Lütfen, “AÜ yardımcı olur” demeyin.
Hani bölündüydü ya, o nedenle AÜ oraya para aktaramaz.
Yan yollardan gidilirse onu bilemem!
Ama…
ETÜ’ye nasıl kaynak yaratılacağını bilmek, kamuoyunun hakkıdır diye düşünüyorum.
*
Örneğin…
AÜ öğrencilerinin ve akademisyenlerinin uzun yıllar emek vererek geliştirdiği ve güneş enerjisiyle çalışan bir araç var.
Adı Hidroana!
Başarılı ve göğsümüzü kabartan bir çalışma olduğunu söyleyebiliriz.
Tabi net bir bilgimiz yok ama bu aracın maliyetinin aşağı yukarı 1 Milyon TL olduğu konuşuluyor.
Bu rakam, AÜ için çerez parası!
Şimdi…
Güya yeni bir üniversite kuruldu ya.
ETÜ, bu çerez parasını şak diye çıkarsın da bir göreyim…
*
Diğer taraftan…
Adam yıllarca dirsek çürütmüş ve AÜ’de okuyacağı hayalini kurmuş.
Çalışmış, çabalamış, para harcamış, AÜ’nün teknik bir fakültesini kazanmış.
Ancak bir gün İki Eylül Kampüsüne girerken bakmış ki tabelada, “ETÜ” yazıyor iyi mi?
Azimle çalışarak gerçekleştirdiği hayalini, birileri, belli bir amaç uğruna, yerle bir etmiş ve elinden almış.
Diplomasında ne yazacak?
ETÜ!
Ama o, AÜ’ye gelmişti.
İş ararken “AÜ’den mezun oldum” diyerek gururlanacaktı.
Ya da AÜ’de akademisyen olma hayali vardı…
Ya şimdi?
Püffff…
Hayaller uçtu gitti.
Bunun hesabını kim verecek?
Elbette her zamanki gibi hiç kimse oralı olmayacak!
*
Dahası…
İşe bak ki aylardır AÜ’ye bir türlü rektör atanamıyor.
Naci Gündoğan, vekaleten rektörlük yapıyor.
Tabi bu atama probleminin nedenini bilmeyen yok!
Neyse…
*
Rektör ataması yapılması konusunda bu kadar zorlanılan bir üniversite, her ne hikmetse, kolaylıkla, küt diye bölünebiliyor.
Hooop bir kanun tasarısı.
Oradan zıp zıp TBMM’ye.
Derken çat diye nur topu gibi bir üniversite.
İnsan bile dokuz ayda doğuruyor birader!
Ancak gel gör ki aynı üniversiteye rektör atanamıyor.
Demek ki rektör atamak, bir üniversiteyi ortadan ikiye bölüp yeni üniversite kurduk söylemini yutturmaktan daha zor!
Ne kaaaa güzel.
Ne kaaaa tatlı.
Neyse…
Türkiye tabi burası, şaşırdığımız söylenemez.
*
Unutmadan…
AÜ’den bölünerek kurulan ETÜ’ye, yine AÜ’den daha önce rektör ataması yapılırsa da şaşırmayacağız.
Şimdiden söyleyelim yani…
*
Öyle ya da böyle artık elimizde bir ETÜ var.
O zaman bir öneri sunmak istiyorum.
Madem burası teknik üniversite, o zaman bir işe yarasın.
AÜ’nün bünyesinde olduğu gibi çalıştırılmaya devam ederse, İki Eylül Kampüsünü bölmek, çok daha büyük saçmalık olacak.
O nedenle…
Burası yüksek teknoloji üniversitesi olsun.
Lisans öğrencisi alınmasın.
Okudukları üniversiteyi başarıyla bitiren, gelecek vaat eden yüksek lisans ve doktora öğrencilerine hizmet eden bir kuruma dönüştürülsün.
Devlet desteğiyle, büyük projelerin üretim merkezi haline gelsin.
Olamaz mı?
Hem da bal gibi olur.
*
Bitirirken…
ETÜ’nün tabelasını ben yaptırmak istiyorum!
Şöyle alacalı bulacalı, ışıklı mışıklı, yanarlı dönerli, afili bir şey olsun istiyorum.
Hiç olmazsa öğrenciler, ETÜ’nün kapısından girerken “Vay be tabelaya bak, üç yüz beş yüz” diyerek güle oynaya girerler.
Bu kadarını bari yapmamıza izin verin de…
Ortalık şenlensin!