Eskişehir Teknik Üniversitesi geliştirdiği bir sistem sayesinde binaların depreme dayanıklılığının sınandığı müthiş bir merkez kurdu
Eskişehir Teknik Üniversitesi geliştirdiği bir sistem sayesinde binaların depreme dayanıklılığının sınandığı müthiş bir merkez kurdu. Bu merkezin yurt içinden ve yurt dışından çok sayıda tâliplisi olduğunu sevinerek takip ediyoruz. Şimdi 10 puanlık uzman sorusu geliyor; acaba İstanbul'da 7 şiddetinin üzerinde bir deprem gerçekleşirse, buna milletçe hazır mıyız? Ben hazır olduğumuzu düşünmüyorum.
Zaman zaman milletçe çok unutkan olduğumuzu, bunun bedelini de yine milletçe ödediğimizi hatırlatıyorum. 1999 Gölcük ve Düzce depremlerini de unuttuk gitti. Geçenlerde İstanbul'da yaşanan ve 5,8 şidetinde gerçekleşen depremden sonra, İstanbul'da bulunan 14 okul tatil edildi. Bu okulların 12'si 1999 depreminden sonra 'Asrın' hükumetimiz zamanında inşa edilmişlerdi.
Yani hiç ders almamışız. 5,8Lik bir depremde bile iletişim hatlarımız felç oldu ise, kimse "İşler yolunda" deme hakkına sahip değildir. Biz Eskişehir'e dönelim. ESTÜ'lü akademisyen Doktor Gökhan Özdemir, Türkiye'nin yanı sıra Meksika, Romanya, İsrail, Bulgaristan ve Filipinler gibi pek çok ülkeye hizmet sunduklarını açıkladı. Özdemir gibi kıymetli bilimadamları yetiştirdiğimiz için kıvançlıyız.
Sanırım sorunumuz bilimadamı yetiştirmek değil, bilimin sesini dinleyen yöneticiler yetiştirememekten kaynaklanıyor. Bu arada yeri gelmişken sırf hükuletimizi eleştirmek için, "3'üncü üniversite de ne işe yarayacak? Bu koşullarda bu üniversite olmaz" diyenlerin de kulaklarını çınlatmak gerekiyor. Görüyor musunuz ESTÜ'nün kısa sürede kaydettiği başarıları? Bilime ve bilimadamlarına kulak vermemiz gerekiyor. Dahası bilimi kültürümüze ve günlük yaşamımıza da adapte etmeliyiz. Kerameti kendinden menkul bir takım tarikat reislerinin, hokkabazların değil, bilimin sesine kulak vermeliyiz. Zira hayatta en hakiki mürşit ilimdir.
Kabukçuoğlu isyan etti
İYİ Parti Milletvekili Arslan Kabukçuoğlu, sürekli yapılan doğalgaz zamları meselesini Meclis'e taşıdı. Hükumetimiz son zamanlarda zam tuşunu basılı unutmuş. Makineli tüfek gibi zamlarla karşılaşıyoruz. Doğalgaz zamları konusunda da Sayın Kabukçuoğlu Enerji Bakanı Fatih Dönmez'e vatandaşın aklında bulunan bir dizi soru yöneltmiş. Henüz bir sene önce metre küpüne 1 lira ve 36 kuruş ödediğimiz doğalgazın, 1 lira 82 kuruşa çıktığını hatırlatan Kabukçuoğlu, seçim sebebiyle geciktirilen zamların faturasının çok ağır olduğunu savundu. "İktidar har vurup harman savurmaya devam ederken, faturasını vatandaşa kesiyor" diyen Kabukçuoğlu'na katılmamak imkansız. Türkiye'nin Rusya'dan çok pahalı doğalgaz alırken dost ve kardeş ülke Türkmenistan'dan neden doğalgaz satın alınmadığını da hatırlatan Kabukçuoğlu, sanırım bir şeyi unutuyor. Hani bir zamanlar "Rus uçağının vurulma emrini ben verdim!", "Hayır emri O vermedi; Ben verdim!" diye ortalığı velveleye verenler, sanırım pahalı doğalgaz alarak, yaptıkları delikanlılığın faturasını vatandaşa ödetiyor. Ayrıca ilk dört ayda kevgire dönen bütçenin de bir şekilde denkleştirilmesi gerekiyor ki fatura yine gariban vatandaşa kesiliyor. Bakalım Fatih Dönmez, Eskişehir Milletvekili Arslan Kabukçuoğlu'na yanıt verecek mi? Tabii merak ettiğimiz bir diğer konu da vereceği yanıtın muhteviyatı. Sahi ne diyecek Enerji Bakanımız? Ucuz Türkmen gazı varken, pahalı Rus gazı almamızın sorumluluğunu da muhalefete mi yükleyecek acaba? "Bekleyip göreceğiz" demeyi çok isterdim. Ancak "Daha çok beklersin" dediğinizi duyar gibiyim. Zira 'Asrın' sistemimizde bakanların milletin vekillerine cevap vermek gibi bir zorunluluğu bulunmuyor...