Sadi Seda yazdı
Pazar günü stadyuma gelirken,”biz bu maçı alırız. Altınordu’nu da İzmir’de yener süper lige çıkarız” ümidini taşıyordum…
Gaziantep BŞB Spor ligde kalma mücadelesi, Eskişehirspor’da play-off’a kalmadan süper lige çıkma mücadelesi veriyordu…
Gaziantep BŞB Spor’un küme düşmesi ve kalması bizi ilgilendirmiyordu…
İçimdeki ses “biz bu maçı kazandığımızda süper ligdeyiz” diyordu…
Taraftarlarda, bu inançla stadyuma koşmuştu…
20 bine yakın taraftar stadyumu doldurmuştu…
Maç öncesi futbolculara her zamanki gibi büyük sevgi gösterisinde bulunarak, kazanmaları için moral aşıladılar…
Maç başladı, ilk 15 dakikada galibiyeti isteyen, galibiyet için elinden gelen ne varsa yapmaya çalışan Gaziantep BŞB Spor vardı sahada…
18. Dk.da 1-0 mağlubiyete düşmemize rağmen, taraftarlar futbolcuları ateşlemek için desteği bırakmadılar…
İlk yarıyı 1-0 mağlup olarak kapatmamıza rağmen, stadyumu dolduran taraftarlar ve biz
Gazeteciler 90 dakikanın sonunda sahadan galibiyet ile ayrılacağımız inancımızı sürdürdük…
İkinci yarının 52. Dk.sın da Semih’in attığı golle umutlandık. Bu umudumuz ancak 5 dakika sürdü…
57’de 2-1 geriye düştük…
75’nci dakikada Bruno’nun golüyle tekrar umutlandık…
Ancak taraftardaki ve gazetecilerde umut, inanç futbolcularda yoktu!
Maç 2-2 berabere sona erdi…
Kaçan balık büyük oldu…
Gaziantep BŞB Spor’u yenebilseydik, Konya’dan sonra İzmir’e de çıkartma yapacaktık…
En az 15 bin taraftar İzmir’deki Altınordu maçına gidecekti…
Olmadı…
En azından evimizdeki kaybettiğimiz 2 maçtan iki puan, Sivas ve Gaziantep BŞB Spor’u yenebilseydik, bugün Sivas ve Yeni Malatyaspor’un yerine sevinen taraf biz olacaktık…
Artık geriye bakıp,”şu maçı alsaydık, puanlar kaybetmeseydik” demenin bir yararı yok…
Hayat devam ediyor…
“Çıkmayan candan umut kesilmez” derler…
Biz umudumuzu hala koruyoruz…
Önümüzde play-off maçları var…
1994-1995 Sezonu’nda yapılan yükselme grubun maçlarında, yedi takımı geride bırakarak Konya’da final maçında Boluspor’u da 2-0 yenerek 12 yıl sonra tekrar süper lige çıkarak bir tarih yazmıştık…
Aynı tarihi yine yazabiliriz…
***
Pazar günkü maçtan sonra birileri sosyal medyadan Eskişehirsporlu futbolcuları ve Teknik Direktör Mustafa Denizli’ye eleştiriler yağdırdılar…
Bu eleştirilerin bazıları hiç hoş değil…
1994-1995 Sezonu’nda plaf-off maçlarının finalinde Konya'da Boluspor’u yenerek süper lige çıkmayı başardıysak, bu sezonda da başarabiliriz…
Bu güç ve inanç var bizde…
Şimdi eleştiri zamanı değil…
Gün bir-beraber olma günü…
Para yok, transfer yasağı var…
Devre arasında transfer yapamadan, mevcut futbolcularla nasıl bu günlere geldiğimizi unutmayalım…
Yeni Malatyaspor ile Sivasspor sponsorların desteği ile hem maddi sorunlar yaşamadı hem de devre arasında takviyeler yaptılar…
***
Plaf-Off’ta üç maç oynayacağız…
Önemli olan bu maçları kazanabilmek…
Bunu başarabiliriz…
Ancak başarmak için yukarıda da yazdım…
Valisinden, Milletvekillerine, belediye başkanlarına, sivil toplum örgütlerine ve kentte yaşayan herkes yeni bir zafer daha yazacağımız inancını yitirmemeli…
Play-Off’ta karışılacağımız takımlara baktığımda, bu zoru başarabilecek ilk takım olduğumuza inanıyorum…
***
Son olarak şuna inanalım…
“Ya süper lige çıkacağız, ya da çıkacağız”…
Lig maçlarında olmadı…
Ama biz zoru severiz…
Plaf-Off maçlarını kazanıp bir yıllık süper lig hasretine son vereceğiz…
Yeter ki, Pazar günkü maçtan sonra ümitlerini yitirenler de desteklerini sürdürsünler…
***
Eskişehirspor Kulübün Başkanı ve yöneticileri ile Teknik Direktör Mustafa Denizli’ye bir öneri sunuyorum…
Siyah-kırmızılı formayı yıllarca giyen, Eskişehirspor’u başarıdan başarıya taşıyan bugün hayatta olan ve Eskişehir’de yaşayan efsane futbolcularımızla, onların çıkardıkları formaları bugün giyen futbolcularu buluşturun…
Onlar giydiklerini formanın ağırlığını hatırlatsınlar…
Buda play-off öncesi doping olabilir…
*-******
Gürleyik ve mangal
Gürleyik Doğa ve Tarihi Varlıkları Koruma ve Geliştirme Derneği Başkanı sevgili kardeşim Halit Gürsoy’la aynı mahallede oturuyoruz…
Gürleyik Çayı’na Hidroelektrik Santralı yapılmaması için gecesini gündüzüne kattı…
Gürleyik Çayı ile yattı, Gürleyik Çayı ile kalktı adeta…
Gürleyik Çayı’na Hidroelektrik Santralının kurulmaması için cumhurbaşkanı, başbakan, bakanlar, milletvekillerinin kapılarını aşındırdı…
Sonuçta yapımı durdurmayı başardı…
Tabiî ki tek başına değil…
Başta Mihalıççıklılar olmak üzere Eskişehir kamuoyunu da arkasına alarak…
Gürleyik Çayı Türkiye’de görülmeye değer ender ören yerlerinden biri…
Buraya özellikle hafta sonları başta Eskişehir’den olmak üzere Nallıhan ve Ankara’dan da piknik yapmaya gelenler var…
Bunlar mangal yakarak piknik yapıyorlar…
“Mangallı piknik yasaklansın” diye de kapılar çaldı…
Eskişehir Kültür Varlıkları Koruma Kurulu, Gürleyik Çayı ve civarında mangal yakılması yasakladı…
Yasağa rağmen mangallı piknik sürüyor…
Dün sabah karşılaştık…
“Abi piknik sezonu başladı. Ateşli piknik yasak olmasına rağmen devam ediyor. Yarın çok geç olmadan uyaralım. Allah korusun bir yandın çıkarsa bu doğa tamamen kül olur. Valimiz ateşli piknik yapımını önlemek için bir özel ekip kurabilir. Özellikle Jandarma Gürleyik’te karakol kurup burada 24 saat nöbet tutarsa, ateşli pikniğinde önüne geçilebilir” dedi…
Haklı…