Akhisar Belediyespor karşısında uzatma dakikalarında yenilen golle kendi evinde lige mağlubiyetle başlamıştı Eskişehirspor. UEFA Avrupa Kupası maçlarında alınan kötü sonuçlar, lig için tehlike çanlarının çalacağının habercisiydi. Yönetim ya duymadı, ya da çalan tehlike çanlarını önemsemedi!
İlk lig maçında, Eskişehirspor’dan iki-üç gömlek küçük olan süper ligin yeni takımı Akhisar Belediyespor’a yenilmesi bile yönetimin uyanmasına yetmedi!
Teknik Direktör Ersun Yanal, Belediyespor karşısında alınan mağlubiyetten sonra şu açıklamayı yapmıştı:
‘İyi oynadık. Yenilgiyi hak etmedik. Yakaladığımız fırsatları değerlendiremedik. Yol kazası yaptık. Önümüzdeki haftaki maçta telafi edeceğiz’.
Biz de inandık!
Hadi ilk lig maçı diye alınan mağlubiyet çok fazla tartışılmadı!
Orduspor sahası onarımda olduğu için Eskişehirspor ile İstanbul Olimpiyat Stadyumu
‘nda oynamayı tercih etti. Bu Eskişehirspor için bir avantajdı. Ama bu avantajı bile değerlendiremedi Kırmızı-Siyahlılar.
Gerek Akhisar gerekse Ordu maçlarında Ersun Yanal geçen yılki maçlarda olduğu gibi yine oyunu okuyamadı. Her iki maçta da değişikliklerin tamamı yanlıştı. Maça müdahale etme yeteneği sıfırdı.
Hadi Akhisar Belediyespor karşısında alınan mağlubiyet yol kazası idi!
Orduspor yenilgisini neye bağlıyorsunuz Ersun Hoca?
Maçtan sonra söylediği sözlere kargalar bile güldü.
‘İyi oynadık yine kazanamadık. 10 kişi kalınca oyun düzenimiz bozuldu. Bireysel hatalar yaptık. Önümüzdeki maçlarda telafi edeceğiz’.
Hep aynı lakırdılar.
Geçen sezon, alınan yenilgilerden sonra gösterdiği mazeretlere hep güldüm. Bırakın profesyonel futbol oynayanları veya takım çalıştıranları, birazcık futbol bilgisi olanlar bile Ersun Hoca’nın sahaya çıkardığı ilk 11 ile 90 dakika içerisinde yapılan değişiklerin ne kadar yanlış olduğunu konuştu.
Artık Eskişehir’de Ersun Yanal’a bir tek taraftarın bile güveni kalmadı. Bırakın taraftarları, kulağımıza geliyor. Futbolcuların bile kalmamış.
Teknik Direktörlüğün en önemli aşamalarından biriside takım içinde kendisini sevilen bir lider olarak kabul ettirmektir. Bunu yapamıyorsanız orada başarılı olmanız mümkün olamaz. Eğer o ekibe kendinizi sevdiremiyorsanız o ekipten başarı beklemeniz tam bir hayalperestlik olur.
Bu hafta Mersin İdmanyurdu deplasmanında da Eskişehirspor yenilirse, Ersun Hoca ve yardımcıları Eskişehir’e gelmesinler. Hemen orada istifalarını verip çekip gitsinler.
Bu hem onlar hem de Eskişehirspor için en hayırlı yol ayrımı olacaktır.
Eğer Başkan Halil Ünal, Ersun Hoca’yı hala savunmaya devam edecek olursa, bu kez oklar kendisine de batacaktır, bilgisi olsun.
Resiamaltı: Ersun Yanal
*-*******
YA YILMAZ HOCA ‘YOKUM’ DERSE…
CHP ‘Nasıl olsa Yılmaz Hoca aday olacak’ diye kulağının üzerine yatmış. Herkes Yılmaz Hoca’nın dördüncü kez aday olacağının beklentisi içerisinde. O nedenle bir alternatif arayışı yok.
Yılmaz Hoca, üç dönem üst üste seçim kazanarak Eskişehir rekoru kırdı. Bu rekor Türkiye genelinde büyük ses getirdi. Yılmaz Hoca, büyük bir olasılıkla önümüzdeki yıl yapılacak yerel seçimlerde yeniden aday olur da seçimi kazanırsa bu kez Türkiye rekoru kırmış olacak.
Yılmaz Hoca, üç dönem üst üste başkanlık yarışını kazandı. Ancak bu yarışların hiçbirine CHP adına girmedi. DSP’nin atleti ile yarıştı. Eğer yeniden aday olacaksa bu kez CHP amblemli forma ile yarışacak. DSP’de iken kimse partisine bakmıyordu.
Ama bu kez CHP’den yarışa girecek, DSP’deki gibi tüm kesimlerin desteğini alacak mı? Esas merak edilen bu.
Yılmaz Hoca, ’Yeter artık yoruldum. Ben artık yokum!’ derse CHP ne yapacak?
Alternatif isimler var mı?
Yok ise bugünden tezi yok bu isimler belirlenmeli.
Yarın çok geç olabilir.
Yılmaz Hoca’ya güvenerek,’göbeğimizi kaşıyarak seçim kazanırız’ diye düşünüyorlarsa yanılıyorlar.
Bu kez, geçtiğimiz üç seçim kadar seçim kazanmak kolay değil.
Geçtiğimiz dönemlerde partisine bakmadan herkes oy verdi.
Bu kez hocanın üzerinde CHP amblemli atlet olacak.
RESİMALTI: YILMAZ BÜYÜKERŞEN
*-*******
FIKRA:
Bir padişah acemi bir köle ile gemiye binmişti. Köle hiç deniz görmemiş, geminin mihnetini tatmamıştı. Ağlamaya, inlemeye başladı. Tir tir titriyordu.
Avutmak için çok uğraştılar, ama bir türlü sakinleşmedi. Padişahîn keyfi kaçtı. Herkes aciz bir vaziyetteyken gemide bulunan yaşlı bir adam padişahın huzuruna çıktı,
-"Müsaade buyurursanız ben onu sustururum" dedi. Padişah da
-"Lütfetmiş olursunuz" dedi.
Yaşlı adam emretti, köleyi denize attılar. Köle birkaç kere suya battı çıktı. Sonra saçından yakaladılar, gemiden tarafa çektiler. Köle gemiye yaklaşınca iki eliyle dümene asıldı, oradan gemiye çıktı, bir köşede uslu uslu oturmaya başladı.
Yaşlı adamın yaptığı iş padişahı hayrete düşürdü,
-"Bu işteki hikmet nedir" diye sordu.
Yaşlı adam cevap verdi:
-"Köle evvelce suya batmayı tatmamıştı. Gemideki selâmetin kıymetini bilmiyordu. İşte huzur ve saadet de böyledir, bir felâket görmeyen kimse, huzurun kıymetini bilemez."
*-******
NASIL OLSA ACIKACAKSIN!
Beyefendinin tembel mi tembel bir uşağı vardı. Bir gün ona "Yusuf, ayakkabılarımı getir" dedi.
Yusuf ayakkabıları getirdi ama pis ve boyasızdı.
Beyefendi: “Bugün ayakkabıları boyamamışsın!”
Uşak: “Beyefendi, bugün caddeler çamurlu. Dışarı çıkınca ayakkabılarınız nasıl olsa çamurlanacak!”
Beyefendi güldü ama hiçbir şey demedi. Dışarı çıkarken Yusuf:
-“Beyefendi, beyefendi! Anahtar!”
- “Anahtar mı? Ne anahtarı?”
- “Kahvaltı etmek için, dolabın anahtarı!”
- “Kahvaltı etmek için mi? Bugün kahvaltı etmeyiver. Nasıl olsa iki saat sonra acıkacaksın!”
*-******
ADALET BUYSA
Yoksulun biri bir bakkaldan sadaka istedi. Bakkal kovalayıp küfretmeye kalkınca o da ayakkabısını çıkarıp bakkalın başına indirdi. Bakkal doğru kadıya gidip şikâyette bulundu. Kadı yoksulu çağırtıp:
- ‘Niye vurdun bakkala?’ diye sordu.
-“ Bana küfretti de ondan.”
- “Yine de kötü bir şey yapmışsın. Ama fakir olduğun için sana fazla ceza vermeyeceğim. Bakkala yarım kıran ver ve git!”
Cebinden bir kıran çıkaran yoksul, parayı kadıya verirken onun başına da ayakkabısını geçirdi:
- “Adalet buysa, yarım kıranı sen al, yarım kıranı da ver ona!”
*******
Henüz yorum yapılmadı,
İlk Yorum yapan siz olun...