Eskişehirspor için bir kıvılcım lazım

Eskişehirspor’a başkan dayanmıyor. Ya da başkanlar Eskişehirspor’a mı dayanamıyor? Bilemiyoruz… Ancak gerçek şu ki, 4 sezonda 7 başkan değiştiren bir kulübümüz var. Eskişehirspor’la ilgili hiçbir şey bilmeyen birisi dahi, sadece şu vaziyete bakarak işlerin yolunda gitmediğini anlayabilir. Bu noktada 7’nci başkan, Mustafa Akgören. Genç, dinamik ve deneyimli bir ekibi var. Şehrin güvendiği bir ekip olduğu söylenebilir. Göreve geleli bir hafta oldu ve bu bir haftada şehrin ileri gelenlerini ziyaret etti, destek istedi. Açılmayan kapı olmadı, işte bu durum çok sevindiriciydi. Bahsettiğim tablo sonucunda da bir hayli umutlandık, “bu sefer galiba destek gelecek” diye düşündük. Şimdi bize, yalnız ve yalnız bir kıvılcım gerekiyor. Birisi çıkacak ve diyecek ki: “Eskişehirspor’a şu kadar kaynak buldum ya da şu kadar destek veriyorum!” İnanıyorum ki bu kıvılcım, destekçi sayısını günden güne arttıracaktır.

Hoca, Cumhuriyet projeleri yaptı

CHP Malatya İl Başkanlığı tarafından, “Yerel Yönetimlerde Eskişehir Başarısı Örneği” isimli geniş kapsamlı bir toplantı gerçekleştirildi. Haliyle toplantının baş aktörü, Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen’di. Hoca, Eskişehir’i şehirleşme, sanat ve kültür alanında nasıl çağdaş bir kent haline getirdiğini aktardı. Bizler bunu biliyoruz, o nedenle Hoca’nın aktardıklarını yazmaya lüzum görmüyorum. Peki, toplantının düzenleyicilerinden olan Hoca’nın öğrencisi CHP Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba ne dedi? Şunu: “Kentler deyince aklımıza bazı isimler geliyor. Malatya deyince akla İsmet İnönü geliyor, Turgut Özal geliyor. Eskişehir deyince de akla Yılmaz Büyükerşen geliyor. Hocamızın yaptığı çalışmalar tam Cumhuriyetin projesidir. Fakir ve yoksul bir ailenin çocuğu geliyor, önce üniversitede hoca oluyor. Onun bu yaptıkları aslında Cumhuriyetin tam kendisidir. Yılmaz Büyükerşen bütün dünyaya Anadolu insanının neler yapabileceğini en güzel şekilde göstermiştir.” Burada dikkatimi çeken ifade şu: Hoca, Cumhuriyet projeleri yaptı!

Kazım Kurt’tan işçilere: Direnin!

Önce AK Parti binasına yürüdüler. İl Başkanı Zihni Çalışkan üç temsilciyi kabul edeceğini söyledi; kabul etti ve gerekli yerlerle iletişime geçip sorunu çözmeye çalışacaklarını ifade etti. Ama olmadı. Bu sefer Yılmaz Büyükerşen Caddesinde toplandılar ve oradan Ankara’ya yürüyeceklerdi. Polisin orantısız müdahalesiyle durduruldular. Çok geçmeden İŞKUR binasında gidip bağırdılar: Hakkımızı verin! Zeytinoğlu Grubu bünyesindeki üç işletmede çalışan Birleşik Metal-İş üyesi işçilerden bahsediyorum. Kıdem tazminatları ile 5 aylık maaşlarını hala alamadılar. Alabilecek gibi de görünmüyorlar. Bu noktada Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt destek için işçilerin yanına gitti ve öyle bir açıklama yaptı ki, durumun özeti niteliğindeydi: “Grevlerin yasaklandığı, iktidarın patronların kasalarını koruduğu bir dönemde yaşıyoruz.” Hemen akabinde ise çözümün ne olduğunu söyledi ve işçilere şöyle seslendi, Başkan Kurt: “Direnin! Buna dur diyecek olan da yine işçiler ve işçi sendikaları olacaktır.”

Sarar dimdik ayakta

Bu aralar dedikodudan başımızı kaldıramıyoruz. En son Eskişehir’in gözbebeği işletmelerinden olan Sarar aleyhinde akıl almaz bir dedikodu başlatıldı ve dendi ki: Sarar battı! Niye böyle bir dedikodu çıktı? Sarar, gönüllülük esasına dayanarak ve işçilerin tüm özlük haklarını koruyarak bir fabrikasında işten çıkış yapma kararı aldı. Cemalettin-Emre Sarar, bu konuyu şöyle açıkladı: “Piyasa koşulları şu an bize yeniden yapılanmamızı söylüyor ve bizim de bunu hayata geçirmemiz, güncel olmamız gerekiyor. Zaman zaman firmalar için değişim şarttır. Şu anki yaşadığımız süreç verimliliğin ve maliyet rekabetinin dayatmış olduğu bir durumdur.” Yani Sarar, özetle diyor ki: Önlem alıyoruz! Bu da çok normal. Çünkü biliyoruz ki Sarar, Avrupa’nın en büyük giyim üreticisi. Eh, bu da kolay olmuyor: Bazen atak yaparak, bazen defansa çekilerek, bazen top çevirerek oluyor; yani stratejiyle. Kısaca Sarar, stratejik hamleleriyle büyümeye devam ediyor.

Tepebaşı’nın Sanat Kolonisi

Tepebaşı Belediyesi ile Katadrom Kültür Sanat ve Sosyal Politikalar Derneği’nin işbirliğiyle, sinema başta olmak üzere sanatın çeşitli dallarında üretim yapmak isteyen sanatçılar için kurulan ‘Sanat Konolisi’, Tepebaşı Belediyesi Yaşam Köyü’nde açıldı. Açılışa kimler katılmadı ki; sanatçılar Mehmet Aslantuğ, Arzum Onan, Uğur Polat, Atalay Taşgetiren, siyasetçiler Gürsel Tekin, Utku Çakırözer, Jale Nur Süllü ve tabii ki projenin mimarı olan Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet Ataç. Gerçek bir sanat üretim merkezi görevi üstlenecek Sanat Kolonisi’nin açılışında Atalay Taşgetiren’in şu konuşması dikkatimi çekti: “Belediyelerin asli görevleri şehircilikle ilgili, ama hiç ihmal etmemek gerekir ki sanat ve kültür insanların temel ihtiyaçlarında birisidir. Maalesef bütün belediyeler bunu böyle kabul etmeseler de işin gerçeği bu. Dolayısıyla burası heyecan verici bir yer. Güzelliklere, sanata, sanatın bizlere kattıklarına, kâmil insan olmakla ilgili değerlere ihtiyacımız var.” Dışarıdan bakan bir gözün bunları söylemesi gösteriyor ki, biz; şehircilikle sanatı harmanlayabilmişiz.

Kadir Bıyık’tan bir proje daha

Eskişehir’de yaşayanlar olarak Sakaryabaşını hepimiz biliriz ve çoğumuz, zaman zaman oraya gider ve vakit geçiririz. Doğal güzelliği içimizi ferahlatır. Ancak bu doğa harikası yeri, Eskişehirliler dışında pek de bilen yoktur. Çifteler Belediye Başkanı Kadir Bıyık, Sakarya Nehri’nin doğduğu o alanı hak ettiği noktaya getirmek için kolları sıvadı ve bu anlamda dedi ki: “Buraya geniş kapsamlı bir proje yapacağız, burayı turistlerin yeni mekanı haline getireceğiz. Burada kamp alanları olacak. Çevre düzenlemesi olacak. 18 kilometreye dayanan yürüyüş parkurlarında doğa yürüyüşleri yapılacak. Teknelerle gezintiler yapılabilecek. Bu alanda halihazırda dalış yapılıyor. Çeşitli tanıtım ve etkinliklerle dalış turizmini ön plana çıkaracağız. Hatta ATV motorlarıyla gezilebilecek alanları sezon sonuna kadar yetiştireceğiz.” Şahsen, Bıyık’ın yaptığı bu açıklama beni heyecanlandırdı. Çünkü bu proje gerçekleşirse, Eskişehir ile Çifteler’in tanıtımı, ekonomisi ve konforuna ciddi katkı sunacak.

İYİ Parti’nin YHT atağı

Herkes atıp tutuyor: YHT Eskişehir’de yapılsın. İyi güzel de, o atıp tutanlar YHT’nin TÜLOMSAŞ’ta yapılmasına ilişkin tek adım atıyorlar mı? Nerdeeee… Habire lakırdı yapıyorlar. Bugüne kadar en ciddi adım İYİ Parti Eskişehir teşkilatından geldi. Şöyle ki: İYİ Parti, YHT’nin TÜLOMSAŞ’ta üretilmesine yönelik kapsamlı bir imza kampanyası başlatmıştı. İşte, toplanan bu imzalar, Milletvekili Arslan Kabukcuoğlu tarafından Bakan Mehmet Cahit Turhan’a verildi. Bu noktada Kabukçuoğlu, verilen imzaları özetle şu ifadelerle destekledi: “TÜLOMSAŞ, cer atölyeleri olarak kurulduğu günden bugüne lokomotif, vagon ve diğer demiryolu taşıtlarının imalatı konusunda uzmanlaşmıştır. 1961 yılında ilk Türk buharlı lokomotifi Karakurt‘un, yine aynı yıl ilk Türk otomobili Devrim’in yapıldığı bu milli sanayi kuruluşumuz, bugüne kadar çeşitli tipte yüzlerce lokomotif ve binlerce yük vagonu üretimi gerçekleştirmiştir.” İYİ Parti teşkilatına bu gayretinden dolayı teşekkür ediyor, işkembeden atıp tutanlara örnek olsun diyorum.

İki üniversiteye alkış

Her ne kadar işimiz eleştiri olsa da, tebrik etmeyi de unutmamak lazım. Anadolu Üniversitesi (AÜ) ile Eskişehir Teknik Üniversitesi (ESTÜ) içerisinde çalışmalarını sürdüren üç akademisyenin oldukça itibarlı ödüller aldıklarını duyduk. Şöyle ki… Fransız dili alanında çalışmalara imza atan AÜ Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Gülnihal Gülmez, Fransa’da ‘Palmes Academiques Nişanı Şövalye Ödülü’ne layık görüldü. ESTÜ Mühendislik Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ender Suvacı’nın başkanlığını yaptığı ISO Ayna Komitesine, uluslararası standartların oluşturulması ve mevcutların düzenlenmesine katkıda bulundukları için TSE tarafından ‘Genç Ayna Komite Ödülü’ verildi. Türk Patent ve Marka Kurumunun, İstanbul Uluslararası Buluş Fuarı ISIF’19 kapsamında sergilenen ve ESTÜ Havacılık ve Uzay Bilimleri Fakültesi Pilotaj Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kürşad Melih Güleren’in buluşçusu olduğu iki patent ise, ‘bronz madalya’ ile ödüllendirildi. Ne diyelim? Bizleri onurlandıran üniversitelerimiz ile akademisyenlerimizi gönülden tebrik ediyoruz.

BİR TWEET

Emine Nur Günay: 2025’e kadar 3 buçuk milyar kişinin su kıtlığı ile 2040’a kadar 33 ülkenin son derece yüksek oranda su sıkıntısı ile karşı karşıya kalacağı tahmin ediliyor. Suyumuza sahip çıkalım, bir damla suya muhtaç kalabiliriz. Su hayattır.

AFİŞ

Geçmişin Gölgesinde: 1999’da vizyona giren ve dram türünde olan ABD yapımı filmde, Derek, babasının uyuşturucu satıcısı bir siyahi tarafından öldürülmesinden sonra faşist bir çetenin önemli bir üyesi haline gelmiştir. Babasının ölümünün intikamını bu örgütün, kendileri gibi olmayanlara karşı yaptığı saldırılar ve tacizlerle almaya çalışan Derek, bir gün, arabasını çalmaya çalışan iki siyahiyi öldürür ve hapse girer. Bu süreçte küçük kardeşi Danny de, ağabeyinin izinden gitmeyi seçer. Derek hapiste geçirdiği süre boyunca bambaşka bir adam olmuş, yaptığı hatalardan pişmanlık duymuştur. Artık bir ‘dazlak’ değildir ve tek amacı, kardeşini bu yanlış yoldan geri döndürmeye çalışmak olacaktır.

DÜNYA İNSANLARI

Fotoğraf: Stefan Passe İlk olarak National Geographic’in 1913’teki sayısında basılan bu fotoğraf, Moğol bir kadının işlediği suçtan dolayı açlıktan ölmeye mahkum edildiğini anlatıyor...

FOTOĞRAFIN DİLİ OLSA

Vatandaşlar: Sayın Cumhurbaşkanım, harika bir projeye imza atmışsınız.

Recep Tayyip Erdoğan: Yahu, bizim Eskişehir’de bir ilçe başkanımız var, ondan gördüm bunu. ‘Çaylar sizden simitler bizden’ diye inanılmaz bir proje yapmışlar. Ben de hemen danışmanlarımı topladım; uzun uzadıya tartıştık ve sonunda bu projeyi örnek alıp hayata geçirmeye karar verdim. Hatta, ileride çayı da biz getirmeyi düşünüyoruz…