“Eskişehir’de çok fazla mutsuz insan var. Organize Sanayi Bölgesine giderken neden İstanbul trafiğine dönüştük. 2 Park yapmakla Eskişehir’i bu hale getirmenin nedenlerini çok iyi biliyorum"
“Eskişehir’de çok fazla mutsuz insan var. Organize Sanayi Bölgesine giderken neden İstanbul trafiğine dönüştük. 2 Park yapmakla Eskişehir’i bu hale getirmenin nedenlerini çok iyi biliyorum. Esnaf kan ağlıyor. Gençler neden işsiz. Eskişehir sorunları için ARGE yapıyoruz. Yakında çok sert eleştirilerle karşınızda olacağız. Sert siyaset yapacağız”
Bu sözler önceki gün Eskişehir kurucu örgütü ile ilk kez basın karşısına çıkan Memleket Partisi İl Başkanı Ahmet Çetin’e ait.
Çetin daha ilk toplantıda Genel Başkan İnce’den esinlendiklerini ima ederek siyaseti sert yapacağız diyor ve şehrin yönetici kadrosuna selam yolluyor.
Açıkçası yola sıfırdan başlayan bir parti ve örgüt için dikkat çekmek, diğer siyasi partiler ve aktörler ile aradaki farkı kapatmak ve henüz seçime girmemiş bir parti olarak kamuoyunda yer bulmak için bu tür iddialı ve polemiğe müsait açıklamaların son derece normal olduğunu düşünüyorum.
Ancak bir siyasetçinin hele ki yeni kurulmuş ve rüştünü ispat etmesi gereken bir partinin çiçeği burnunda başkanının “2 Park yapmakla Eskişehir’i bu hale getirenler” gibi bir cümle kullanmasını düşündürücü buluyorum.
İnsanlar Ak Partililerin seçim süreçlerinde sık sık kullandığı ve bana göre sığ bir söylem olan bu park söylemi ile sert siyaset yapacağız diyen Memleket Partisinin hedefinde Büyükşehir Belediyesi ve Yılmaz Büyükerşen olduğunu düşünecek. Bunun da sempati toplaması gereken bir örgüt için doğru bir hamle olmadığı ortada.
Ancak şu detayı de es geçip Başkan Çetin’in hakkını yemeyelim. Açıklamalar içinde İktidar Partisinin muhatap olması gereken sorunlar da var. “Eskişehir insanı mutsuz, ekonomi göçük, esnaf kan ağlıyor, ESOB trafiği İstanbul trafiğine döndü. Eskişehir diğer Büyükşehirlerle rekabet edemiyor” gibi Eskişehir sorunlarına da değinmiş. Ama bu konularda yapılan eleştirilere bir hedef adresi belirtmediği için sanki Eskişehir’in iş insanlarının ekonomik sorunları da, çevreyolu da Büyükşehir’in meselesi gibi algılanmış.
Eğer bu açıklamalar ve verilen mesaj bile, isteye, profesyonelce hazırlandıysa sözüm yok. Tebrik eder ve Eskişehir’in yavru muhalefeti der geçerim.
Ancak gelişi güzel ve düşünmeden konuşulduysa kanaati netleştirmek için beklemek daha faydalı diye düşünüyorum.
Bakalım sert muhalefet tek yönlü mü olacak, iktidar partisi de bundan nasibini alacak mı? O zaman yeniden konuşur, kanaatimizi belirtiriz.
Adalet ve Merhamet
Yaşadığımız hayat hepimizin parçası olduğu ilginç bir çarklı sistem. Bu sistemi ayakta tutan ve tutacak yegane güç ise Adalet ve Merhamet. O yüzden son dönemlerde yaşam adına kaygılarımız, korkularımız, umutlarımız giderek azalıyor ve çarkların dönüşü epey yavaşladı.
İnsanlık sınırsız ve görünmez bir savaşın içinde. Penceresine kuşlar konmasın diye dikenli tel döşetenler ile cebindeki son kuruşu bir sokak kedisinin karnı doysun diye feda edenlerin savaşındayız.
Hem estetik, hem incelik hem de gerçekliklerin ters düz olduğunu herkes görüyor.
Yardım yapmakla reklam yapmak arasındaki niyet farkının kabalığından,
Fakirden alan ve zengine ya da ihtiyacı olmayan veren yandaş destekten,
Merhameti bir maharet, Adaleti lütuf gibi sunanlardan sıtkımız sıyrıldı.
Pandemi gibi zorlu ve çaresizliğin eşitlendiği bir süreç bile toparlayamadı bizi.
10,20,1000 M2 alanlarla sınırlanan dünyamızın konforuna insanın yaralarından daha fazla özen gösterdik.
Gittikçe kötüye, sonu olmayan bir yola gidiyor ve sürekli şikayet ediyoruz.
2 twit ile memleket kurtarıyor, 2 twit ile hümanist oluyor, 2 twit ile çaresiz insanlara derman sunuyor gibi sanal bir gerçeklik içindeyiz.
İçimizde biriken kin, öfke, nefret o kadar doruktaki düşmanımın düşmanı dostumdur şiarı ile eli kanlı insanlarla kardeş olmayı bile marifet sanıyoruz.
Bir de büyümüş korkularımız var. Herkesten korkuyor, herkesten şüphe ediyor ve taşınması güç yükler biriktiriyoruz omuzlarımıza. Herkes Makamlarımızı, statümüzü, sosyal hayatımızı çok önemsiyor gibi zannedip, muhafaza etmek için hayaletlerle kavga ediyoruz.
Yazımın başında dedim ya bu dünya hepimizin parçası olduğu kocaman bir çark. Ve her birimiz birbirinden bağımsız yönde hareket edip, sistemi tıkıyoruz.
Peki, ne yapabiliriz, bu savaşın kazananı iyilik ve incelik olur mu derseniz, sanmam.
Çünkü bu savaş hiç bitmeyecek. Ancak iyiliğin cephesinde kaybetmek, kötülüğün zaferinden evla olmalı insana. İşte o zaman bir parça umut var demektir.
O yüzden konforundan ödün vermeyen şikâyet etmesin. Bedel ödemek istemeyen sorumluluk almasın. Barışmayı bilmeyen kavgadan uzak dursun.
Ve en önemlisi çocuklara her şey’den önce Adaleti ve Merhameti öğretelim. Gerisini onlar halledecektir.