Pazartesi günü yayınlanan VAZİYET sütunlarında, Türk Kızılay Eskişehir Şube Başkanı
Egemen Temizsoy’un gerçekleştirdiği basın toplantısını değerlendirmiş, halka hesap verme ve şeffaflık anlamında bir eksiklikten söz etmiştim. Eksiklik şuydu:
Temizsoy, Kızılay’ın bütçesini, varsa borcunu ve hangi kaleme ne kadar harcama yapıldığını kamuoyuyla paylaşmamıştı.
*
Söz konusu yazı üzerine Başkan Temizsoy aradı, basın toplantısında mali tabloyu atladıklarını söyleyerek konuya ilişkin detaylı bilgi verdi.
*
Şimdi, Temizsoy’un açıklamasını paylaşıyor ve MIH sütunlarının bu bölümünü kapatıyorum.
*
İşte, Temizsoy’un o açıklaması:
KIZILAY’IN BORCU YOK
“Bizim büyük gelirlerimiz yok. Zamanında bağışçılarımız tarafından bağışlanan taşınmazların kiralarıyla kurumumuzu çevirmeye çalışıyoruz. Bizim dönemimizde, öğrencilere 110 bin TL. burs verdik. 470 bin 450 TL. zekat verdik; ki, bu miktar, Eskişehir Türk Kızılay’ı için bir rekor niteliğindedir. Çünkü geçmişi incelediğimizde, bu yönde sağlıklı bir kayıt bulamıyoruz. Dağıttığımız konserveleri de anlatayım. Şimdi bize yapılan kurban bağışları var. Biz o bağışları Genel Merkezimize gönderiyoruz. Genel Merkezimiz de, gönderdiğimiz kurbanların kesim işlemini yapıyor ve aynı miktarda konserveleyerek bize gönderiyor. Biz de dağıtıyoruz. Yine diğer yardım kalemlerini de Genel Merkezimiz gönderiyor ve biz burada dağıtımını yapıyoruz. Bütçemizin ne kadar olduğuna gelince, kasada ne kadar para olduğuna gelince... Ortak hesap var ve Türkiye’deki tüm Kızılay’ların hesapları, Genel Merkeze bağlı. Borcumuz ise yok. Bir de şunu vurgulamak isterim, Kızılay, yasal olarak kar edemez.
KIZILAY SADECE KAN BAĞIŞI ALIR, GERİSİ HASTANELERİN İŞİ
Kan bağışı anlamında da bir yanlış algıyı düzeltmekte fayda görüyorum. Bakın… Eskişehir Bölge Kan Merkezi var. Şehrimizin yanı sıra, Afyon’dan, Kütahya’dan, Bilecik’ten bağışlanan kan bu merkezde toplanıyor ve laboratuvarlarda işleniyor. Sonrasında ise hastanelere dağıtılıyor. Kana ihtiyacı olanlara, hastaneler kan veriyor. Kızılay’ın kan verme yetkisi yok. Yalnızca bağış alır, kanı işler ve hastanelere dağıtır. Bazen hastalar, hastanelerde istenmeyen hadiselerle karşılaşabiliyor -kan bulunmaması ya da kanın parayla satılma girişimi gibi- Böylece hasta, Kızılay’ı suçlayabiliyor. Ancak durum öyle değil. Dediğim gibi Kızılay, yalnızca kan bağışı alır, işler ve hastanelere dağıtır. Ondan sonra görevi biter. Kanı hastalara veren, yine söylüyorum, hastanelerdir. Ha, unutmadan; Bölge Kan Merkezi’mizin araçları günde 2 bin kilometre yol yaparak bağışlanan kanı merkeze getiriyor ve merkezden hastanelere dağıtıyor.”
Büyükerşen ‘maden suyu’ ile ilgili dedi ki…
Geçtiğimiz günlerde şöyle bir yazı kaleme almıştım: “Çifteler’in Başkurt köyünde çiftçilik yapan bir aile, tarlasını sulamak için kuyu açtırma kararı almış. Kuyunun açılma çalışmaları sırasında, alanda, maden suyu kaynağı olduğu tespit edilmiş! Bulunan su üzerinde, gerekli tüm analizler yapılmış ve bununla beraber suyun zengin bir içeriğe sahip olduğu anlaşılmış. Bu sevindirici gelişme, ilgililerin fazlasıyla dikkatini çekmiş. İddiaya göre ilgililerden bir tanesi de Eskişehir Büyükşehir Belediyesiymiş! Belediyenin, tıpkı Kalabak suyu gibi, bir de maden suyu markası yaratma fikri varmış. Ne diyelim? Eskişehir adına sevindirici bir gelişme.”
HOCA SICAK BAKIYOR, AMA…
Konuya ilişkin Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen’le görüştüm. Büyükerşen,
“kaynak bizim olursa neden olmasın” dedi ve şunu ekledi:
“Yeraltı suları için Valilikle anlaşılması gerekiyor. Valiliğin, orayı kiraya çıkarması, işletme ruhsatı vermesi gerekiyor. Ayrıca söz konusu alana tesis kurulması lazım, bu büyük bir yatırım ve yatırımın gerçekleşmesi o kadar kolay değil.”
İki kurum arasındaki bağ zedeleniyor
Tepebaşı Belediyesi, esnaf odalarının temsilcileriyle bir araya gelmişti. Nadir Küpeli, Metin Güler, Ömer Zeydan gibi isimlerin katılmasına rağmen Sanayi Odası Başkanı Celalettin Kesikbaş’ın toplantıya katılmaması dikkatimi çekmişti.
Bununla beraber sormuştum: Acaba neden katılmadı? Bu soru üzerine Kesikbaş yanıt vermiş, toplantıya ne sözlü ne de kurumsal olarak davet almadığını ifade etmişti. Hemen akabinde Ahmet Ataç’a da durumu sordum. Ataç, görevlendirdiği bir ismin Celalettin Kesikbaş’ı çok kere aradığını ancak Kesikbaş’ın telefonunu açmadığını ve geri dönüş de yapmadığını söyledi. Tüm bunlara bakıldığı zaman görülüyor ki Ataç ve Kesikbaş arasında ciddi bir iletişim sorunu var; bu da anlaşıldığı üzere belediye ile oda arasındaki bağın önemli ölçüde zedelenmesine neden oluyor.
Eskişehir’in nüfusu 2 buçuk milyon
Özellikle seçim dönemlerinde, hemşeri oluşumları birbirleriyle yarışır. Mihalıççıklıların sayısı şu kadar, Emirdağlıların sayısı bu kadar, Sivrihisarlılar şu kadar çok, Ağrılıları ikna edemeyen seçimi alamaz, vesaire… Hemşeri oluşumlarının verdikleri afaki sayılarla şöyle kabaca bir hesap yaptığımız zaman, Eskişehir’in nüfusu 2 buçuk milyon oluyor!
Büyükerşen ile Çorum’un kaderi
Yılmaz Büyükerşen ile Haydar Çorum’un kaderlerini, bir yönden benzetiyorum. Şöyle ki… Büyükerşen, 2004 yılında Türkiye genelinde yüzde bir oyu bile bulunmayan DSP’den aday olmuş ve Büyükşehir Belediye Başkanı seçilmişti. Haydar Çorum’da, son yerel seçimlerde yine Türkiye genelinde yüzde bir oyu bile bulunmayan DSP’den aday oldu ve Mihalıççık Belediye Başkanı olarak seçildi. Ve her ikisi de, birçok olumsuz faktöre rağmen seçildi!