Ünlü işadamları Erol Tabanca ve Cem Siyahi, doğdukları şehri unutmayarak muhteşem bir yatırım gerçekleştirdiler
Ünlü işadamları Erol Tabanca ve Cem Siyahi, doğdukları şehri unutmayarak muhteşem bir yatırım gerçekleştirdiler. Zengin olmak ile burjuva olmak arasında bir fark var. Bu fark sanata verilen değerden kaynaklanıyor. Milli piyangoda büyük ikramiyeyi kazanıp, kısa yoldan zengin olabilirsiniz. Ancak burjuva olamazsınız. Burjuva olmak demek ne kadar paranızın olduğuyla ilgili değil, paranızı nereye harcadığınızla ilgilidir. İşte bu yüzden sanat çok önemlidir. İşte bu yüzden Eskişehir 'Çok, ama çok' farklı bir şehir. Sayın Tabanca ve Siyahi Eskişehir Modern Müzesi'ni açarak, kentimize büyük bir hizmet gerçekleştirecekler. Kendileri bu muhteşem yatırımı pek âlâ İstanbul'a, Ankara'ya, İzmir'e veya Antalya'ya yapabilirlerdi. Bunun yerine Eskişehir'i tercih ettiler. Kentimizin güzelliğine, güzellik kattılar. Bu şehir kendilerini hiç unutmayacak...
Kurt arkadaşlarına teşekkür etti
Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt, 31 Mart seçimlerinde sandıklarda görevli olan arkadaşlarıyla bir yemekte buluşarak, onlara teşekkür etti. Bu tip organizasyonları yapmak önemlidir. Eskiden böyle organizasyonları AK Partililer yapar, CHP'liler de "Neden birbirimizi yiyoruz? Neden bizde birlik ve beraberlik yok?" diye kendi kendilerine sorarlardı. "CHP baştan aşağı düzeldi" demiyorum elbette. Fakat Eskişehir'deki CHP'lilerin "En azından teşkilatçılığı, ekip ruhunu bilen bir Kazım Kurt'umuz var" dediklerini duyar gibiyim.
Ekip ruhubu bilmek, "Biz" demek siyasette çok önemli. Çalışma arkadaşlarını motive etmek de öyle. Kazım Kurt istese, "Canım seçimler bitti. 5 sene boyunca Odunpazarı'nı ben yöneteceğim. Ne gerek var şimdi sandık görevlileriyle bir akşam geçirmeye. Evime gider, ayaklarımı uzatıp maç seyrederim" diyebilirdi. Sanırım bunu demediği için kendisine Kazım Kurt deniyor... "Atı alan Üsküdar'ı geçtikten sonra" sandık görevlilerine teşekkür eden Kazım Kurt'u CHP'lilerin örnek alması gerek.
Bizim başkan farklı
31 Mart'tan sonra Türkiye genelinde dengeler biraz değişti. Eskiden AK Parti çalar, Ak Parti söyler ve AK Parti oynardı. Ancak şimdi işin içine CHP de girdi. Tam 5 yıl boyunca Türkiye'nin 5 büyük ilinin 4'ünü CHP yönetecek. Bu durum inisiyatifin CHP'ye geçtiğini gösteriyor. Yani futbol tabiriyle konuşacak olursak, "Top CHP'nin ayağında..." Eğer CHP'yi yönetenler büyük illeri güzel bir şekilde yönetirse, vatandaş CHP'yi iktidara alternatif olarak görebilir. Yok CHP yerel yönetimlerde beceriksiz olursa, o zaman "AK Parti'den başkası mı var ağbi? Yine kötünün iyisine oy vereceğiz. Elimiz mahkum" algısını kuvvetlendirir. Nitekim şimdiden iktidar cephesi CHP'li belediyelere iş yaptırmamaya çalışıyor. Pek çok ilde belediye meclislerinde çoğunlukta olan AK Parti'den, 'Topal ördek' benzetmesi yapılıyor. Aslını ararsanız biz Eskişehirliler bu duruma aşinayız. Bizde de geçmiş dönemlerde AK Partili üyeler CHP'li belediyelere iş yaptırmamaya çalışmıştı. Netice ortada... Nitekim CHP Genel Merkezinde yapılan ve Büyükşehir Belediye Başkanları toplantısına katılan isimler arasında bütün gözler Yılmaz Büyükerşen'e çevrilmişti. Herkesin aklında "Hocam engellenmenize karşın nasıl hizmet ettiniz? Nasıl seçimleri kazandınız? Ve asıl önemlisi AK Partililerin ipliğini nasıl pazara çıkardınız?" sorusu vardı. Büyükerşen'in talebelerine ders anlatır gibi açık ve tane tane tecrübelerini anlattığına, diğer belediye başkanlarının da akıllı öğrenciler gibi kendisini dinlediğine eminiz.