Katar gelip sürekli memleketten bir şeyler satın alıyor. Peki bizim hiç katara ihracatımız yok mu?
Var…
Sperma ihraç ediyoruz, hem de Eskişehir sperması!
Yanlış anlaşılmasın beygir sperması…
Anlatayım…
TİGEM'in sahibi olduğu safkan Arap atlarından
Turbo'dan 30 doz, Tamerinoğlu ve Ayabakan'dan 15'er dondurulmuş aygır sperması Katar'a satıldı.
Turbo, 2009'da, Ayabakan ise 2008’de Dünya Arap Atı Organizasyonu’nca yılın en iyi atları seçilmişti!
3 at Turbo, Tamerinoğlu ve Ayabakan, Eskişehir’deki Çifteler harasında yetiştirilen atlar…
Sayısız şampiyonluklar kazandılar…
Sonunda yarışlardan emekli oldular. Şimdilerde aygır olarak ihracata katkı sunuyorlar…
Haliyle de spermalara yoğun ilgi oluyor…
Eskiden açık arttırmalar Eskişehir’de yapılırdı! Araplar buraya akın ederdi! Sonra bu satışların
Karacabey’de yapılmasına karar verildi. Eskişehir’de büyük bir gelirden mahrum oldu…
Mahmudiye ilçesinde bulunan Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğüne (TİGEM) bağlı Anadolu Tarım İşletmesi Müdürlüğü'nde yetiştirilen atlara paha biçilemiyor.
Yaklaşık 150 yıllık bir birikim var. Bu birikim ile en iyi atlar bu bölgede yetiştiriliyor.
Ama sadece eğitilmesi, bakımı değil…
Buranın havası, çimeni, bitki çeşitliliği,
bu atların şampiyonluğunda spermalarının sağlıklı olmasında etkili…
Eskişehirli beygirlerin spermalarından kaç lira satıldı?
Yarış Dergisi’nde bu rakamla ilgili bir fiyat veriliyor
. 30 doz spermanın 1,5 milyon liraya Katar’da bulunan Al Galayel Equine Center’a satıldığı belirtiliyor.
Eskişehir’e yetiştirme parası bari gönderseydiniz!
İÇİMİZDEKİ FRANSIZLAR!
Fransa, son yıllarda önüne gelen hır fırsatta Türkiye aleyhine hareket ediyor.
Peki neden? Biraz eskiye gidelim!
Daniel Ducaste…
Fransa Maliye Bakanlığı Müşavirliği ve Osmanlı Devleti'nden alacağı olan devletlerin Hesap Komisyonu Başkanlığını yapmış döneminin etkili bir ismidir. Tanzimat dönemi uygulamalarına yön veren
ve Osmanlı borçlanmasının sonuçlarını irdeleyen araştırmalar yapmıştır. 1889 yılında yazdığı kitapta, yalnızca o dönemde değil, bugün de uygulanmakta olan önermelerde bulunmuştur:
-Şimdi Türkler hızla borçlanmaktadırlar. Ancak yirmibeş yıl sonra Osmanlı toplumunda borçlanmaya karşı muhalif unsurlar ortaya çıkacaktır.
İşte o zaman, gerek alacaklarımız ve gerekse bunların faizleri tehlikeye düşecektir. Bu nedenle Osmanlı Devleti'nin maliyesi, ekonomisi ve servetleri üzerindeki çıkarlarımızı koruyabilecek
Türk yöneticilere ihtiyacımız olacaktır.
Ben, bu 'yerli misyonerlerin', bizden ve yapacağımız siyasi baskılardan çok daha yararlı olacağı kanısındayım.
Bunlar, Türk halkına kendi dilleri, kendi ikna yöntemleri ile yaklaşma olanaklarına sahiptirler. Bu 'yerli misyonerler' alacaklarımızın, bir ya da birkaç yüzyıl, teminat unsurlarının en önemlilerinden biri olacaktır."
Sözün özü, hesap kitap meselesi günlük değil, yüz yıllıktır…
69’DAN 2000’E
Şair Refik Durbaş'ın 1969 yılında çıkardığı “Kuş tufanı” kitabında “Acıyla” adlı şiiri bence unutulmazların arasında...
Su erken uyanır.
Önce sigara karşılar
Sonra ev kirası
Dertli zeytin
Küflü ekmek
Kör yalnızlık
Ve bir kelebek ırmağı
Der ki, şarap delidir.
Tütün kıskanç
Esrar haindir
Rakı yurtsever
Eroin kurnaz.
Votka çalışkandır
İspirto kuvveti!
Nargile çarpıcı
Bira hırsızdır.
Umut, bulunmaz hanemizde
…/…
Şiiri hatırlayınca insan sormadan edemiyor.
Acaba 2020’de şu Koronavirüs günlerinde şair bu tarifi nasıl yapardı!
OTORİTEYİ SORGULA!
Ebeveynler çocuklarına otoriteyi sorgulamayı asla öğretmezler, çünkü ebeveynlerin kendileri zaten otorite figürleridir
. Ev içinde kendi zırvalarının kuyusunu kazmak istemezler. Böylece aileler çocukları, çocuklar aileleri boğar. Bütün nesiller böyle yetişerek, günümüzdeki toplumu oluştururlar...
GÜNÜN SÖZÜ!
Mutluluk sorunsuz bir yaşam değil, onlarla başa çıkabilme yeteneği demektir.
James Robert Brown
GÜNÜN KARİKATÜRÜ