Atatürk Stadı'nın açılışında "Beşiktaş" ile karşılaştı Eskişehirspor...
"6-0 yenildik..."
Sanki o gün başlamıştı...
"Renk körlüğümüz!.."
Her şeyi "siyah-beyaz" görmeye başladık...
Kurulduğumuz yıl Türkiye 1. Lig’ine çıkınca açılmıştı gözlerimiz...
“Siyah” zaten vardı ya...
"Kırmızı eklendi..."
…….
Balıkesir Ordonat Okulu’nda asker öğrenciydik...
Eskişehirspor'un hayati bir maçı oynanacak...
Yine "Beşiktaş" ile...
Onlar yenerse şampiyon, biz yenersek ligde kalacaktık...
Pazar izninden yararlanıp bir pastahaneye gittik ve televizyondan maçı izlemeye başladık...
“Durum 1-1’di...”
Bir faul yaptı Zafer...
Aynı anda, Kütahyalı bir arkadaşımızdan hiç beklenmedik bir tepki geldi:
"Bu Eskişehirli i....n hepsi böyledir!"
Masanın öbür uçundaydı...
Yaşamında tek bir kavga bile etmemiş bu satırların yazarı, uçmuştu sanki!
Boğazına yapıştık...
"Şaka değil, boğuyoruz!"
İki arkadaşımız da aynı anda bizim üzerimize atlamış ve ikimizin de hayatını kurtarmıştı!..
"Katil olacaktık!.."
Otobüste muavin koltuğunun altında yatarak, trenlerde makinistin yanında kaçak binerek gittiğimiz
deplasmanları anımsadıkça, daha bir başka kahroluyoruz!
“50. yılda Posta-Telgraf-Telefon!..”
Bugün bir kongre var...
“Silmek istiyoruz bu anıları...”
Unutmayın beyler...
"Eskişehirspor, her Eskişehirlinin namusudur..."
***********************************************
Foto: Gürcan Sayma
"Gürcan" bu, isterse "Sayma"z!..
Yaklaşık 35 yıldır tanırız "Güncan Sayma"yı...
Gerçekten, dürüst, çalışkan, kişiliğinin güzelliği tartışılmaz bir insandır...
DDY'nin artık tarihe kansan "Çırak Okulu"nda eğitim görmüş, "Usta"' olarak mezun olmuştur...
“En büyük sevdası da futbol...”
Antrenörlük görevini uzun yıllar sürdürmüş, rahmetli "Hatay Sarkanak"ın güvendiği öğrencileri arasında yer almıştır...
Yetiştirdiği futbolcular ona özel bir sevgi ile de bağlıdır...
Örnek mi?
Kırmızıtoprak'tan "Beşiktaş"a kadar gönderdiği “Ümit Kurt...”
Aile bağlarından biridir...
Sesi kısıldı...
"Hâlâ antrenörlükte direndi..."
Kolay kolay da vazgeçmez...
Pek çoğunuzun bilmediği bir becerisi daha vardır Gürcan’ın...
“Kahve falı...”
Öylesine ki, Ankara'da çalıştığı günlerde başını ağrıtan çok meraklısı olmuş…
Şimdi biraz hasta ya...
“İnanın, kendi falına da bakıp yatmıştır ameliyat masasına...”
At yarışlarındaki bilgisini "Eskişehir Bulmacaları" ile gazetelere döken arkadaşımıza, acil şifalar diliyoruz...
Fazla da uzatmaya gerek yok...
"Gürcan" bu, isterse "Sayma"z!..
Hastalığını bile…
*****************************************
Günün Şiiri
Güçlü dalgınlığım
Onlar benim güçlü dalgınlığım
Yüzleri binlerce akşamda çürüyen
Vurmuş yazılı günlere, denizlerimden
Bir çocuk, sisler, yaşlı bir kadın
Bir dağı kaldırınca
Zamanlara doğru büyüyen
Belki değişimi kumlu tepelerin
Bir görüntünün kervanı bakınca dağılan
Yaşlı duruşlarınla sularıma vuran
Bir çocuk, sisler, yaşlı bir kadın
Ölgün ağaçlarından eski bir parkın
Nice çözülmüş duygularda, bir atlının
Eskimeyen hızı nice sabaha
Kargılarını savuran çılgın
Büyümüş unutulmaz savaşlarda
Onlar benim güçlü dalgınlığım...
Adil Olta (Varlık-1966)
*********************************************
Uçan Kuş'tan
Şu "Gürcan Sayma"ya söyle abi…
Kolsuz Yaşar'ı da koysun bulmacasına…
“Adam fıttıracak!..”
**********************************************
Gerilim
Savaştan doğan rantın ağız sulandıran fırsatları "militarist"' tercihte etkili olur.
"Bal tutan değil, silah tutan, silah satan parmağını yalar..."
*********************************************
Özdeyiş
Sorumluluk almış insan hesap verir...
Hanri Benazus
**********************************************
CUK
Duyduk duymadık demeyin
Emekli oluyorum…
Tası da hamamı da değiştireceğim…
Hamamböceği
*********************************************
Günün İncisi
Bir savaşa son vermenin en kısa yolu, o savaşı kaybetmektir.
George Orvell
*********************************************
Günün Sözü
Bütün günlerin içinde en çok ziyan olanı… İnsanın hiç gülmeden geçirdiği gündür…
********************************************
İtalya'dan gelen kart
Evli doktor, bölümündeki hemşireyle kısa zamanda ilişki kurar ve sonunda kadın hamile kalır.
Doktor çocuğu aldırmak ister ama hemşire karşı çıkar. Bunun üzerine de "Git İtalya'da doğur" der ve ekler:
"Bana bir kart atıp üzerine spagetti yaz, doğurduğunu anlarım..."
Bir ay sonra doktorun hanımı evden telefon eder:
"Sana İtalya'dan bir kart geldi. Galiba özelmiş! Üzerinde tuhaf yazılar var..."
Adam, "Bir köşeye koy, gelince bakarım" der ve telefonu kapatır.
Eve gidince de hemen bulur kartı…
Üzerinde şöyle bir yazı vardır: "Spagetti, spagetti, spagetti..."
*************************************
Nataşa'nın ustalığı
Bolluk zamanı Temel de bir "Nataşa" bulmuş yapacağını yapmış...
Yakın arkadaşı Dursun, "Yahu, onca yıllık eşini aldatmaya utanmıyor musun?" diye sorunca da "Sen ne diyorsun?" demiş Temel:
"Asıl o beni yıllarca aldatmış!.."
*****************************************
Yeniden Türk'üz...
Alman Meclisi'nin "soykırım" iftirasının tek bir faydası oldu... Gazeteci "Müyesser Yıldız" yazıyor:
-Türkiye'yi yönetenler "Türk" olduğumuzu anımsadılar. Türk ve Türk milleti diyemeyen, çok sıkışınca "Bu millet" diyen, Türk'ü, Laz, Kürt, Abaza, Gürcü gibi alt kimlik saymakta ısrar eden yöneticiler artık üzerine basa basa "Türk" diyor. Örneğin Tayyip Erdoğan:
"Orada 11 tane Türk varmış. Ne Türk'ü, geç o işi. Onların Türklükle alakası yok."
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ:
"Ermeni soykırım iddiaları Türk Milletine, Türkiye Devleti'ne Türk tarihine bir iftiradır."
Aslında Alman Meclisi'nde oy kullananların kimi Kürt, kimi Kürt asıllı. Ama Erdoğan ve Bozdağ onlara "Türk" diyor, doğrusu da bu...
***************************************
Günün Olayı
Osmanlı'nın 100 yıl önce Ermenilere yaptığı tehcir (zorunlu göç) suç da emperyalizmin günümüzde Ortadoğu'da milyonları göçe zorlaması suç değil mi?
************************************************
Günün Biberi
Sermaye ile gericiliğin ittifakını göremeyen, "solu marjinal sayan", Gezi'den ders çıkarmayan, sokaktaki kavgayı anlamamakta direnen bir "birlik", mücadelenin içini boşaltır...
Güray Öz