Eskişehir Kazım Taşkent Şeker Fabrikasının Türkiye’nin en iyilerinden olduğunu söylememe lüzum yok herhalde. Zira TÜİK verilerine göre 2019 yılının şeker pancarı üretiminde Türkiye ikincisi oldu. Bu noktada, özellikle Covid-19’la mücadele döneminde, söz konusu fabrikanın önemi bir daha da arttı. Neden mi? Çünkü dezenfektan ve kolonya üretimine azami ihtiyaç duyduğumuz şu günlerde, ham alkol ve etil alkol üretimi yapmamız şart. İşte, Eskişehir fabrikası alkol üretimi yaparak ülkemizin ihtiyacını karşılıyor. Bakın, şöyle bir bilgi aktarayım size. Türkşeker, salgının dünyada yaygınlaşmasıyla dezenfektan ve kolonyanın hammaddesi olan etil alkole talebin artacağını öngörerek Eskişehir Alkol Fabrikasının üretim kapasitesini artırdı. Böylece fabrika, günlük 35-40 bin litre olan etil alkol üretim kapasitesini, 10 bin litresi ham alkol olmak üzere toplam 60 bin litreye çıkardı. Eskişehir Fabrikasının tam kapasite ile çalışmaya başlamasıyla birlikte etil alkol üretimi yüzde 71 arttı.
Bu bilgiden sonra başka söze gerek var mı?
Hasan Hüseyin Köksal’ın tokadı!
Covid-19 salgını sürecinde sağlık çalışanları ile ilgili yaşanan sorunları ‘küt küt’ söyleyen ve koşulların iyileştirilmesi için yetkilileri sürekli baskı altına almaya çalışan Sağlık Sen Şube Başkanı Hasan Hüseyin Köksal’ı alkışlıyorum. Sağlık çalışanlarına kabul edilemez ifadelerle çıkışan Zonguldak Valisine gösterdiği tepkiden bahsetmiyorum. Gerçekleri, yetkililerin yüzüne vurmasından söz ediyorum. Bakın Köksal, özetle, en son neler söyledi: “Çamaşır yıkama imkanı yok. Lokantalar kapalı, paranız ile yemek yiyecek yer yok. Paket servis söyleseniz, her gün pide ve pizzaya mahkumsunuz. Şimdi soruyoruz. Devlet, Avrupa’dan gelenleri 15 gün karantinaya aldı ve 3 öğün sıcak yemek verdi. Umreden gelenlere 15 gün yemek verdi. Irak’tan gelen son 265 kişiyi Gündüzalp Yurdu’nda tek kişilik odalarda ağırlıyoruz ve 3 öğün sıcak yemek veriyoruz. Sorunları yukarı iletecek ve empati yapacak kişilerin tamamen kalbi donmuş.”
Bu ifadeler üzerine ne denebilir ki? Köksal, söylenmesi gerekenleri yetkililerin yüzüne tokat gibi vurmuş zaten.
Metin Güler’den bankalara çağrı
Covid-19 salgınıyla beraber ekonomimiz iyiden iyiye zayıfladı. Ekonomik mücadele kapsamında önlem alan hükümet 100 milyar TL’lik bir kaynak ayırdı. Bu anlamda bankalara düşen bir sorumluluk var. Nedir o sorumluluk? Kredi vermek! Ancak gelin görün ki, çoğu şirket, yükümlülüklerini yerine getirmesine rağmen, özellikle özel bankalar kredi vermekten imtina ediyorlar. Durum böyle olunca da küçük ve orta ölçekli şirketler zor durumda kalıyorlar. Bu noktada Eskişehir Ticaret Odası Başkanı Metin Güler esnafın sesi oldu ve dedi ki: “Hazine desteği olmasına rağmen bankaların türlü bahanelerle tüccarımıza kredi vermediğini görüyoruz. Bankalarımızı ceplerini değil milletimizin ve devletimizin geleceğini düşünmeye davet ediyorum. Çünkü bankalar tüccar için, millet için var. Bu salgının yaralarını birlik ve beraberlik içinde çok daha kolay sarabiliriz. Bu sebeple bankalarımızın bu süreçte daha sorumlu davranmalarını, tüccar ve esnafımızın yanında olmalarını bekliyorum.”
Başkan Güler bunları söylüyor. Ben de diyorum ki, devlet, BDDK aracılığıyla özel bankaları sıkıştırmalı!
Kabukçuoğlu ‘sonrası için’ uyardı
İYİ Parti Eskişehir Milletvekili Arslan Kabukçuoğlu, Covid-19 salgını sonrası alınacak tedbirlere ilişkin meclis kürsüsünde konuştu. Hem emek hem sermaye grubunun başına geleceklere ilişkin açıklama yapan ve uyarılarını sıralayan Kabukçuoğlu, özetle şunları söyledi: “Bu dönemde aileler, yoksulluk ve çaresizlik hissetmemelidirler. Bu dönemi kısmen de olsa huzur içinde geçirmelidirler. Pandemi öncesi yüzde 13,7 olan işsizlik oranıyla baş edemezken, tüm dünyaca kabul edilen işsizlik sayılarının hayal edilemeyecek kadar artacağı beklenen günler için şimdiden tedbir alınmalıdır. Geriye dönüp bakın, 18 yılda ne kadar milli şirketimiz satılmak zorunda kaldı. Almanya şirketlerinin el değiştirmemesi için 200 milyar Avro hazırlamıştır. Bizim yıllarca alın teri göz nuru ile biriktirdiğimiz şirketler haraç mezat satılmamalıdır. Hükmet şimdiden bu durumları düşünerek tedbir almak zorundadır.”
Orası öyle, öyle olmasına da… Bu tedbirler kurulacak olan meclis araştırma komisyonunda ortak akılla alınmalıdır. Peki, kurulur mu, tüm partilerin çözüm sürecine katılmasına izin verilir mi? Şüphelerim var…
Eskişehirliye gelen destek
Dünyanın başına bela olan Covid-19 salgınından Türkiye’de bir hayli etkilendi. Özellikle ekonomik ve sosyal yaşantımıza büyük etkileri oldu. İlerleyen süreçte derin yaralar açacağı öngörülüyor. Bu süreci en az hasarla atlatabilmek için hem devlet, hem de halk azami çaba harcıyor. Ha, şunu da söylemek zorundayım: Devleti yöneten hükümetin destekleri, ne sermayenin ne de yurttaşlarımızın dişinin kovuğuna dahi yetmiyor. Her neyse… Söz konusu desteklerden Eskişehirli vatandaşlarımızın da bir bölümü faydalandı. AK Parti Eskişehir Milletvekili Emine Nur Günay, bu destekleri şöyle açıkladı: “18 bin 74 dar gelirli aileye 1000 TL’lik ödeme gerçekleştirildi. 65 yaş ve üzeri 22 bin 844 vatandaşın ihtiyaçları karşılandı. 17 bin 28 aileye merkezi yardım kapsamında maaşları ulaştırıldı. Bin 644 vatandaşa süreli yardım kapsamında eğitim, nakdi, gıda, yakacak yardımları yapıldı.”
Okuduğunuz desteklerin artmasını temenni ediyorum…
Sağlıkçılara psikolojik destek
Toplum olarak gergindik. Covid-19 salgınıyla beraber iyiden iyiye psikolojimiz bozuldu. Özellikle kadına şiddet oranı bir hayli arttı. Geçtiğimiz günlerde Odunpazarı Belediyesi Kadın ve Aile Hizmetleri Müdürlüğünün bu anlamda yaptığı bir çalışmayı aktarmıştım. Tekrar edeyim. Şiddete uğrayan Eskişehirli kadınlar ‘(0 222) 250 76 46’ numaralı telefonu arayarak belediyeden destek isteyebilirler. Sağlık Emekçileri Sendikası (SES) ile Toplumsal Dayanışma için Psikologlar Derneği (TODAP) ortaklığı da, benzer bir uygulamaya imza attı. Ama sağlık çalışanlarına dönük bir uygulama. Malum, sağlıkçıların üzerlerindeki yük hiç olmadığından fazla. Dolayısıyla ruh sağlıkları da hasar görebilir. İşte, SES ile TODAP ortaklığı, bu soruna merhem olmak için adım attı. Eskişehirli sağlıkçılar, haftanın her günü 12.00-21.00 saatleri arasında ‘(0 530) 887 11 90’ numaralı telefonu arayarak ücretsiz psikolojik destek talebinde bulunabilirler.
ESOGÜ desteği kaptı
TÜBİTAK’tan, Eskişehir’i ilgilendiren güzel bir haber geldi. Şöyle ki… Eskişehir Osmangazi Üniversitesi’nden (ESOGÜ) Prof. Dr. Mustafa Anık’ın yürütücüsü olduğu ve Prof. Dr. Celalettin Baykul, Dr. Öğretim Üyesi Şahin Coşkun ile Araştırma Görevlisi Dr. Ersu Lökçü’nün araştırmacı olarak yer aldığı ‘Foto-elektrot Entegresi ve Kararlı Anot Kullanımı ile Yüksek Performanslı Hava Pili Geliştirilmesi’ başlıklı TÜBİTAK 1001 Projesi, 606 bin 513 TL ile desteklendi. Yine ESOGÜ’den Dr. Öğretim Üyesi Burak Derkuş’un yürütücüsü olduğu, Doç. Dr. Pınar Aytar Çelik’in araştırmacı olduğu, Prof. Dr. Ahmet Çabuk’un ise danışmanlık yaptığı ‘Bağırsak-Beyin Ekseninin 3 Boyutlu Hücre Kültürü Teknolojisi İle Modellenmesi ve Sofistike Omik Platformlarla Moleküler Mekanizmaların İncelenmesi’ başlıklı TÜBİTAK 1001 projesi de 720 bin TL bütçe ile desteklenmeye değer görüldü.
Harika, öyle değil mi? Zor günlerden geçtiğimiz bir dönemde böyle güzel haberler bizleri motive ediyor. Devamını diliyorum.
Belediyelerin çilesi
CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer, TBMM Genel Kurulunda Covid-19 salgınına karşı ekonomik önlemler içeren kanun teklifinin görüşmeleri sırasında söz alarak, salgınla mücadelede ön cephede olan belediyelere yeterli destek verilmemesini eleştirdi. Çakırözer, özetle şunu söyledi: “Teklifte yer alan madde ile belediyeler kira, ilan ve reklam vergisi alamayacaklar. Emlak vergilerinin büyük çoğunluğu ödenmeyecek. Vatandaş bu ödemeleri yapamayacak evet. Buna bir itirazımız yok, ama belediyelerimiz hizmet vermeye devam edecek. Otobüsler, tramvaylar çalışıyor. Çöpler alınmaya devam ediyor. Aşevleri her türlü baskıya rağmen fakir fukarayı doyuruyor. Yani gelirleri artmazken giderleri olağanüstü artıyor. Belediyelerin özel merkez bankası yok. Hazinesi yok, para basacak halleri yok. O zaman mutlaka ama mutlaka desteğe ihtiyaçları var. Belediyelere ‘Ne haliniz varsa görün’ diyemeyiz. Pakette getirdiğiniz maddeyle sağlanan imkanlar yetmez. Gelir vergisi, prim ödemeleri erteleniyor ama yetmez.”
Çakırözer’in görüşlerine katılıyorum. Ama buna da şükür diyorum. Niye mi? Hükümet, belediyelerin ödeneğini kesmiyor hiç değilse!
FOTOĞRAFIN DİLİ OLSA
CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer: Değerli meslektaşlarım, belediyelerin Covid-19 salgınıyla mücadele kapsamında yaptığı çalışmalar engelleniyor…
CHP Eskişehir Milletvekili Jale Nur Süllü: Tepebaşı Belediyesi bana göre değil. Acaba Odunpazarı Belediye Başkan Adayı mı olsam? Yok yok, Büyükşehir Belediyesi varken neden ilçe belediyeleriyle uğraşayım ki? En iyisi Büyükşehir Belediye Başkan Adayı olayım…
BİR TWEET
HARUN KARACAN
Sağlıkta Şiddetin Önlenmesi Yasası hakkındaki, Covid-19 Salgınının Ekonomik ve Sosyal Hayata Etkilerinin Azaltılması hakkındaki, Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı hakkındaki, Yükseköğretim Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması hakkındaki kanun teklifleri TBMM’de kabul edildi.
DÜNYA İNSANLARI
Fotoğraf: AP
Vietnam’ın Hanoi kentinde bulunan Dinh Cong Ortaokulunda ders esnasında maske takan öğretmen ve öğrencileri…
AFİŞ
7. KOĞUŞTAKİ MUCİZE
Film, 7 yaşındaki kızı ile aynı zeka yaşına sahip bir babanın adalet arayışını konu ediyor. 1983 yılında bir Ege kasabasında küçük bir kız ölür. Ölen küçük kız sıkıyönetim komutanının kızıdır ve onun ölümünün sorumlusu olarak babaannesi ile yaşayan ve 7 yaşında bir kızı olan Memo görülür. Memo, her ne kadar suçsuz olduğunu anlatsa da kimse ona inanmaz. İdam cezasına çarptırılan Memo’nun yakınları adaletin sağlanması için uğraşırken, Memo ve kızı Ova’nın tek istediği birbirlerine kavuşabilmektir. Memo, bir mucize gerçekleşip idam cezasından kurtulabilecek midir? Yönetmenliğini Mehmet Ada Öztekin’in üstlendiği filmin oyuncu kadrosunda Aras Bulut İynemli, Nisa Sofiya Aksongur, Celile Toyon, İlker Aksum, Mesut Akusta, Deniz Baysal, Yurdaer Okur gibi isimler yer alıyor.
KARİKATÜR
Amır SOHEILI