1934 yılında eskişehir'de yöresel kıyafetlerle çektirdiği bir fotoğraf
Aradan yıllar geçer!
Orhan Günday avukat olur ve İstanbul’da görev yapmaya başlar!
40 yıl sonra, 1970’li yılların başında Günday ve İlmiye hanım İstanbul’da karşılaşır…
İlmiye hanım o karşılaşmayı şöyle anlatır:
- Aradan uzun yıllar geçti. Bir gün siyah gözlüklü bir bey yanıma yaklaşarak “Ah! altından ev yaptıracaktım size, ama kendime gecekondu bile yaptıramadım.” demez mi? “Orhan sen misin?” dedim, birbirimize sarıldık… Bunca yıl sonra beni tanıyıp, küçük bir çocuk olarak söylediğini unutmaması, benim için altın evden daha değerliydi o anda.
Aradan bir 30 yıl daha geçer!
2010 yılında Muazzez ilmiye Çığ’ın kapısı çalınır! Açar, karşısında talebesi Orhan Günday vardır.
İçeri girer. Orhan Günday çayını içtikten sonra cebinden minik bir kutu çıkarır ve öğretmenine verir.
Kutunun içinde zincire takılmış ev biçiminde altın bir kolye vardır!
NOT: Muazzez ilmiye Çığ, yıllar önce Edebiyat dergisi Berfin Bahar’a bir mektup yazarak öğretmenlik anılarını aktarmıştı. Not almıştım! Yazıda adı geçen Orhan Günday’ın kim olduğuna yönelik bir bilgi bulamadım. Ancak Eskişehir’in eski belediye başkanlarından Sebahattin Günday’ın Orhan Günday isimli bir kardeşi var. Ve uzun yıllar İstanbul’da avukatlık yapmıştı.
KAHRAMAN, DAHİ VE HİLEKAR!
Maradona sadece büyük futbolcu olduğu için unutulmuyor…
Yaptıklarıyla, söyledikleriyle de öne çıkan bir futbolcuydu!
Papa’ya neden karşı çıktığını şu cümlelerle anlatmıştı:
-Evet, Roma Papası'na karşı çıktığım doğru.
Neden mi?
Vatikan'a gittiğimde oradaki çatıların saf altından olduğunu gördüm. Sonra da Papa'nın vaazını dinledim.
Diyordu ki: 'Kilise, yeryüzündeki tüm fakir çocuklar için üzüntü duyuyor!'
Külahıma anlat!
…/…
2002 yılında kokain kullandığı gerekçesiyle Japonya kendisine vize vermedi ve Arjantin milli takımıyla Japonya’ya gidemedi…
Vize yasağı sonrası şu açıklamayı yaptı:
-Evet kokain kullandım ama hiç değilse Amerikalılar gibi binlerce masum insanı öldürmedim!
ABD’nin Japonya’ya atom bombası atmasına gönderme yapmıştı!
…/…
Ve İngiltere…
Gazetelerin manşetleri ortak gibiydi:
-O artık Tanrı’nın ellerinde! Diego Maradona, kahraman, kötü adam, hilekar ve dahi… 60 yaşında öldü.
KUNURİ’YE AĞIT!
Tam 70 yıl önce Kunuri'de, 26-29 Kasım 1950'de, ABD Kolordusu zaiyat vermeden cepheden geri çekilebilmesi için Türk Tugayı Çin ordusunun ortasına atıldı!
Türk birliği büyük bir direniş gösterdi! ABD askerinin çevrilmesini ve cephenin çökmesini engelledi! Müttefik kuvvetlere geri çekilmek için gereken 3 günü kazandırdı. Kendisi de zayiat vermesine rağmen kuşatmayı yararak imhadan kurtuldu. Türk Tugayı 218 şehit, 455 yaralı, 94 kayıp verdi. ABD’liler için Türk askerinin Kore’de feda edildiğini unutmayın!
KENDİNİZE ŞU SORUYU SORUN!
İnsanoğlu düşünür...
Kafasının içinde denklemler kurar...
Kendimize şu soruyu soralım:
-Eğer para düşünülmesi gereken bir konu olmasaydı! Şimdi ne yapıyor olmayı isterdim?
Sanırım pek azımız çalışmayı isterdik!
TOHUM-İLAÇ-ŞİRKET!
2015 yılında yitirdiğimiz Prof. Dr. Oktay Sinanoğlu tohum, ilaç ve şirket üçlüsünü şu cümlelerle açıklamıştı:
-Önce tohum sattılar, bu tohum böcekleri çekti. Böceklerden kurtulmak için “Al şu ilacı sık” dediler, ilaçlı bitkileri yiyen insanlar hasta oldu; Hastalanan insanları iyileştirmek için de “Al şu aşıyı ol” dediler! Üstelik tüm bunları yapan hep aynı şirketti.
Okulun adı inkilap kalsaydı başın göğemi erecekti ? Bırakın bu aslı yok yaylası ideolojik guruntuları . Memleket menfaatine bugün hangi taşı üst üste koyabilmenin hazzını yaşayın...................
Çok değerli bir fotoğraf, teşekkürler
Inkilap ilkokul ismini kaldrdilar