Eskişehir imanı kaybetmesin

Türk Futbolu'nun üzerinde sanki görünmez bir el var. Sezon başında hangi liglerde kimlerin şampiyon olacağına, kimlerin küme düşeceğine karar veriliyor ve ilk düdüğün çalmasıyla birlikte, ikinci sınıf bir tiyatro sergilenmeye başlanıyor.

İşte o tiyatroda kaç senedir Eskişehirspor'a biçilen rol, "Acıların takımı" olmak. Ne zaman PFDK gibi bir kurum zengin müteahhit kulüpleri karşısında utanılacak bir karar alıyor, gelip acısını Eskişehirspor'dan çıkarıyor. TFF kimseye vermediği cezaları Eskişehir'e veriyor. MHK Eskişehirspor'u, Trabzon Bölgesi hakemlerle terbiye ediyor.

Son olarak Eskişehirspor Başkanı Mehmet Şimşek "Eskişehirspor ve Eskişehirspor taraftarlarıyla gurur duyuyorum. Bir çizgimiz var, bir duruşumuz var. Bir ay önce bir ay sonra farklı konuşmuyoruz, yıllardır hep aynı şeyi söylüyoruz. Siz şimdi işinize gelmediği için böyle konuşuyorsunuz" ifadelerinde bulundu ve şöyle devam etti, "Tüm hakemler niye hep aynı yöreden dedik. TFF’nin T’sinin anlamı ne dedik. Niye tüm kurumlarda hep aynı takımın yetkilileri var dedik. Kulüpler Birliği tüm kulüpleri aynı oranda temsil ediyor mu dedik. Niye tüm cezalar sadece Eskişehirspor’a veriliyor dedik." Mehmet Şimşek zehir zemberek açıklamalarını ise, "Yaşasın Eskişehirspor!" diye sonlandırdı.

Öncelikle şunu söyleyelim; Eskişehirspor yıkılmadı ve yıkılmayacak. Bizim başımıza gelenler pişmiş tavuğun başına gelmemiştir. Ancak ayakta kalmayı başardık. Alman Filozof Friedrich Nietzsche'nin ünlü bir sözü vardır, "Seni öldürmeyen şey güçlendirir" diye... Bu sözü kesin ve duvara yapıştırın. Başımıza gelenler bizi yıkamadı. Alacağımız derslerle çok daha güçlü bir şekilde geri döneceğiz. Yeter ki imanımızı kaybetmeyelim.

Eskişehir meleklerin cinsiyetini tartışıyor

Gecikmeli yağan Nisan yağmuruyla birlikte Keskin Barajı'nın su oranının yüzde 30 kadar arttığını öğrendik. Elbette çok sevindik. Ancak bu yağışlar yalnızca kısa bir süre işimize yarayacak. Ya daha sonra ne olacak?

Gün geçtikçe daha ciddi su sıkıntıları yaşıyoruz. Üstelik giderek çok sısa sürede şiddetli yağmurlar gelmeye başladı. Geçen sene yaşanan yangın fırtınalarını da unutmayalım. Bu arada benim çocukluğumda hortum denilen doğal afet, ancak filmlerde görebileceğimiz bir şeydi. Şimdi hortumlar da sıklaşmaya başladı.

Bütün bunlar küresel bir ısınmanın işareti. Uzmanlar zaten su zengini olmayan ülkemizin gelecekte daha da çok su sıkıntısı yaşayacağını belirtiyor. Biz ise kendi aramızda bu durumu kısır siyasi çıkarlarımız için nasıl kullanacağımızı düşünüyoruz. Dışarıda büyük bir felaket var; onun adı susuzluk.