Eski adı Habeşistan olan Etiyopya'da düzenlenecek olan toplantıda dijital dünyadaki şehirleşme sorunları masaya yatırılacakmış.
13'üncüsü düzenlenecek olan Pişmiş Toprak Sempozyumu'nun tanıtım toplantısını gerçekleştiren Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet Ataç, Birleşmiş Milletler'in düzenleyeceği bir toplantıya Tepebaşı Belediyesi'nin çağrıldığını belirtti. Eski adı Habeşistan olan Etiyopya'da düzenlenecek olan toplantıda dijital dünyadaki şehirleşme sorunları masaya yatırılacakmış. 1 Eylül'de düzenlenecek toplantıda Sayın Ataç, Akıllı Kentler Projesi'ni tüm dünyaya anlatma fırsatı yakalayacak.
Birleşmiş Milletlerin özel olarak davet ettiği Ahmet Ataç, konuyla ilgili olarak, "14 yıldır BM toplantılarına ilk katılan kuruluş Tepebaşı Belediyesi olacak. Bizim için büyük bir prestij. Konu ile alakalı da yakın zamanda ciddi bir basın toplantısı yapacağız ve ülkemizde paylaşacağız" ifadelerinde bulunmuş.
Sıklıkla Eskişehir'deki belediyecilik anlayışının Türkiye'ye örnek olduğunu belirtiyoruz. Bazı kişiler bu ifadelerimizi 'taraflı ve yanlı' olarak tanımlıyor. Elbette her türlü eleştiriye kapımız açık. Ancak Birleşmiş Milletler, Eskişehir'deki kısır siyasi tartışmalarla ilgilenmez.
AK Parti'nin İlçe Sosyal İşler üçüncü Başkan Yardımcı Vekili ne yapmış; bu konularla ilgilenmez. Birleşmiş Milletler falanca mahalle muhtarının, Belediye Meclis üyesi olamadığı için yaptığı açıklamaları umursamaz. Böyle saçma şeylerle ilgilenmek bizim işimizdir. Ancak Birleşmiş Milletler'in Sayın Ataç'a özel bir davetiye yollaması, Tepebaşı Belediyesi'nin sadece Türkiye'ye değil, fakat aynı zamanda dünyaya örnek olduğunu gösterir. Ataç ve mesai arkadaşlarına kentimize bu gururu yaşattığı için teşekkür ederiz.
Güler'e kulak verin
Ticaret Odası Başkanı Metin Güler, Eskişehir'in ekonomik sorunlarını masaya yatırdı. ETO'nun Meclis toplantısında konuşan Güler, Eskişehirli yatırımcıların özellikle üniversitelerden yararlanamadıklarını belirtmiş. Metin Güler, "Kapısını çalmazsanız, üniversiteden yararlanamazsınız" diyerek üyelerini uyarmış. Kendisini haklı bulmakla birlikte, yatırımcı – akademisyen ilişkisinde sadece işadamlarının değil, akademisyenlerin de kabahati olduğunu düşünüyorum. Metin Güler ayrıca kentin turizm potansiyeline dikkat çekerek, özellikle kırsal alanlardaki tarihi ve doğal zenginliklerimizin iyi değerlendiremediğini belirtmiş. Eskişehir'in tarım potansiyelini de değerlendiremediğini ifade eden Metin Güler'e sonuna kadar katılıyorum. Umarım Sayın Güler'in demeçlerine kulak veren çıkar. Çünkü ekonominin düzeltilmesi için gereken reçeteyi gayet güzel yazmış...
Erken seçim mantıklı değil
Kıymetli meslektaşım Arif Anbar 28 Ağustos tarihli yazısında erken genel seçim ihtimalini değerlendirmiş. Hem ESO yönetim kurulu üyesi olan ve hem de CHP'nin saygın isimleri arasında bulunan Recep Taşel'in değerlendirmelerini masaya yatıran Anbar, 'Baskın' bir seçim gelebileceğini ifade etmiş. Hatta Sayın Taşel'in böyle bir seçimin çağrısının MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli tarafından dile getirilebileceğini söylemiş. Öncelikle böyle bir baskın seçim olursa, bunun ilk olarak Sayın Bahçeli tarafından dile getirilmesine şaşırmayız. Zira AK Parti'nin gördüğü lüzum üzerine iptal edilen 2016 tüzük kurultayından sonra Genel Başkanlık koltuğunu garantileyen Sayın Bahçeli, Erdoğan'ın sözünden hiç çıkmadı. Yine de ben hem Sayın Anbar'a hem de Taşel'e katılmıyorum. Zira yapılan kamuoyu yoklamaları, AK Parti'nin tek başına iktidara gelme ihtimalinin sıfır olduğunu gösteriyor. MHP'nin desteğiyle bile AK Parti kolay kolay iktidara gelemiyor. Tabii bu durum, 'Bu pazar seçim olsa'nın neticesi. Ancak bir sene sonra ekonomi düzelirse, AK Parti yeniden toparlanabilir. Öte yandan muhalefet de 'Gadâyıfın' altının kızarmasını bekliyor. Özetle kimsenin erken seçim isteyeceğini düşünmüyorum. Tabii bu durum iktidarın 'mantıklı' bir şekilde hareket edeceği var sayımı üzerine kurulu. Ancak rakibinizin mantıklı hareket edeceğini var saymak, en büyük mantıksızlıktır... Mesela 31 Mart seçimlerinden sonra mantıklı olan İstanbul seçimlerinin sonucunu kabullenip, CHP'yi tebrik etmek olurdu. Ancak Hükumet bir takım katakullilerle seçimleri iptal ettirdi. Pek çok kişi, "Bu mantıksız bir hareket, ama Erdoğan'ın bir bildiği vardır" diye düşündü. 23 Haziran hezimeti gösterdi ki, Erdoğan'ın bir bildiği yokmuş... Boğaza karşı viskisini yudumlayan AK Parti'nin pelikanları mantıksız bir harekete daha girişir mi? Pek zannetmiyorum, ancak yine de yoğurdu üfleyerek yemek lazım. Eğer bir 'Baskın' seçim kararı alırlarsa, bu AK Parti'nin yaptığı son büyük hata olur. Zira bir daha iktidar yüzü göremezler. Muhtemelen AK Partililer 4 buçuk senelik iktidarlarının tadını çıkartacaklardır. Kendileri açısından en mantıklısı budur...