Başlıktaki sözü eden kişi Ticaret Odası Başkanı Metin Güler. Güler, oda olarak verdikleri iftar yemeğinde birlikte hareket etmenin şehir için çok önemli olduğunu vurgulamış.
Doğru söylemiş. Ancak nedendir bilinmez, aslında bu konun enine boyuna araştırılmasında fayda var. Herkes şehirde birlik beraberlik istemesine rağmen bu bir türlü sağlanamıyor.
Lafa gelince şehir de herkes,’birlik, beraberlik içerisinde olmalıyız’ diyor. Ama icraata gelince, bunun sağlanması için kimse girişimde bulunmuyor.
Eskişehir maalesef birlik-beraberlik konusunda diğer illere baktığımızda hepsinin gerisinde…
Eskişehir gibi büyük illerin, hatta büyük de değil bizim çok çok gerimizde olan illerin Ankara’da güçlü lobileri var.
Bir bürokrat mı atanacak. Birisinin tayini mi olacak. Hastanelerde bir işimi var. V.s. Bunları Ankara’daki lobileri hallediyor.
Güçlü lobiler sadece atama, tayin veya hastane gibi sorunları çözmüyor. O ilin sorunları neyse, bu sorunların da çözmek için bakanların, müsteşarların, üst düzey bürokratların kapılarını çalarak çok rahat görüşüyorlar.
Ankara’da çok sayıda hem de üst düzeyde görev yapan Eskişehirliler var. Ama biz Eskişehirliler, Ankara’daki o üst düzey görevde olan bürokratlarımızı maalesef tanımıyoruz.
Bu Eskişehir lobisinin olmamasından kaynaklanıyor.
Her zaman anlatırım.
Dışarıdan gelen bürokratlar, bir yıl Eskişehir’de görev yaptıktan sonra Eskişehir’i ve Eskişehirlileri çok iyi tanıyorlar.
Eskişehir için birlik olmanın ilk yolu Eskişehir’deki ETO, ESO, ETBO, Esnaf Odaları Birliği önce kendi aralarındaki birliği sağlamalılar.
Sonra belediye başkanlarını, rektörleri ve diğer bürokratları yanlarına çekebilirlerse, işte birlik böyle gerçekleşir.
Maalesef yıllardır hep birileri, ‘birlik olalım, birlik olalım’ türküsü söylüyor ama bir türlü koro oluşturulamıyor.
İşte bu koro ne zaman oluşursa, birlik-beraberlikte o zaman gerçekleşir.
*-********
Fedakârlık niye MHP’den isteniyor?
TBMM Başkanlığı seçimleri tamamlandı. Birinci, ikinci ve üçüncü turlarda milletvekilleri kendi partilerinin adaylarını desteklediler.
AK Parti, MHP, HDP’li milletvekilleri kendi partilerin adaylarına tam destek verirken, CHP ise ilk turda 5i, ikinci turda 3 fire verdi.
Neymiş efendim, Deniz Baykal’a destek vermeyen milletvekillerinin geçmişte kendisi ile bazı sorunlar yaşamışlar.
Meclis Başkanlığı Deniz Baykal’ın değil, partinin onurudur, gururudur.
Deniz Baykal’a oy vermeyen, aralarındaki geçmişte yaşanan kırgınlıkları gerekçe gösteren milletvekilleri bence sadece Baykal’a değil CHP’ye de oy vermemiş ve ihanet etmiş sayılmazlar mı?
Bir taraftan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, diğer taraftan Deniz Baykal CHP’nin başarısı için yoğun bir gayret sarf ederken, oy vermeyen milletvekilleri bana göre CHP’nin itibarını zedelemişlerdir.
Bakalım Genel Başkan Kılıçdaroğlu, meclis başkanlığı seçimlerinde CHP’nin adayı Deniz Baykal’a oy vermeyen milletvekillerini bulabilecek mi?
Bulduğunda da, bu milletvekillerine ne gibi ceza verilecek merak ediyorum.
CHP’LİLER MHP’NİN ADAYINI DESTEKLESEYDİ
Dördüncü turda MHP’li milletvekilleri boş oy kullandılar. MHP’lilerin bu tavrı eleştiriliyor.
Ya Allah aşkına MHP’li milletvekilleri CHP adayını desteklemek zorunda mı?
Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesi CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, MHP’ye Ekmeledin İhsanoğlu’nu cumhurbaşkanı olarak önermedi mi?
MHP’de kayıtsız şartsız Ekmeledin İhsanoğlu’na destek vermedi mi?
O zaman Kılıçdaroğlu, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’ye,’Ekmeleddin İhsanoğlu CHP ve MHP’nin cumhurbaşkanı çatı adayı idi. Kendisini ben önerdim. Meclis Başkanlığı içinde birlikte hareket edelim. Ekmeleddin Bey’i cumhurbaşkanı seçtiremedik ama TBMM Başkanı seçtirelim’ diyebilirdi. Bu bloğa o zaman ister istemez HDP’de destek verirdi.
Bana göre MHP yanlış yapmadı. Keşke CHP, cumhurbaşkanlığı seçimlerinde nasıl dik duruş gösterip Ekmeleddin İhsanoğlu’nun yanında, arkasında durdu ise, TBMM Başkanlığı seçimlerinde de aynı duruşu sergileyebilirdi.
Bu CHP+MHP+HDP koalisyonun da oluşması için de atılmış önemli bir adım da olabilirdi.
CHP, ısrarla ‘Baykal başkan olacak’ sevdasından vazgeçemedi. Kendi milletvekillerini bile Baykal’a oy verdiremedi ise, bu mağlubiyeti sorumluluğunu MHP’ye yükleyeceğine,’ben nerede yanlış yaptım?’ demeli.
ACIBADEM FARKI
Geçmişte bir tek Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Hastanesinde kanser hastaları tedavi edilebiliniyordu.
Sonra eski SSK, bugünkü adıyla Yunus Emre Devlet Hastanesinde kanser hastaları için özel ‘Onkoloji’ bölümü açılarak burada da hastalar tedavi edilmeye başlandı.
Son yıllarda kanser hastalarının sayısı arttı. Sayı artınca gerek ESOGÜ’deki gerekse Yunus Emre Devlet Hastanesindeki kanser hastalarını tedavi eden merkezlerdeki yoğunlukta arttı.
Bu nedenle bazı kanser hastaları Ankara, Bursa, İstanbul’a giderek tedavi olabiliyorlardı.
Acıbadem Eskişehir Hastanesi, Eskişehir’de yaşanan bu sorunu görerek; “Kanser Merkezi ve Radyoterapi Ünitesi” inşasına başladı. Kısa süre içerisinde de bu önemli merkezi tamamladı.
Önceki gün ‘Kanser Merkezi ve Radyoterapi Ünitesi’nin resmi açılışı yapıldı. Acıbadem Eskişehir Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Taner Güneş açılışta,“Acıbadem Sağlık Grubu, Kanser Merkezleri oluşturarak, kanser hastalığının erken tanısından tedavisine kadar her yönüyle hizmet vermek için çalışıyor. İşte bu merkezlerden biri de Acıbadem Eskişehir Hastanesi çatısı altında oluşturuldu” dedi.
Bu önemli sağlık sorunuyla tanışan Eskişehirli hastalar, başka illere gitme ihtiyacı duymadan Acıbadem Eskişehir Hastanesi’nde tedavi olabilecekler. Tüm branşlarda SGK ile hizmet veren Acıbadem Eskişehir Hastanesi’nin, kanser hastalarına da yine SGK anlaşmalı hizmet sunacak.
Acıbadem’in yetkililerine bu önemli hizmeti Eskişehir’e kazandırmalarından dolayı bu şehir insanı olarak teşekkür ediyorum.