Belki de nice masum insanın canını yakacaktı.
Belki bir alışveriş merkezindeki kalabalığın içinde, belki 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı törenlerine katılan yurtsever insanların ortasında, kendileri gibi kahpe bombalarını patlatacaktı. Evet, başta da değindiğim gibi nice günahsız insan ecelsiz hayata veda edecekti bu yüzden. Ama çok şükürler olsun ki emniyet güçlerimizin başarılı çalışmaları sonunda buna izin verilmedi. Daha eylem hazırlığı içerisindeki caniler yakalandılar…
Vatandaşları da duyarlı olmaya davet eden Eskişehir Valisi Azmi Çelik, önemli açıklamalarda bulunarak şunları söyledi: Vatandaşlarımızı bu konuda duyarlı olmaya davet ediyorum. Şehrimizin huzurunu hep birlikte sağlayacağız. Vatandaşlarımız ve güvenlik kuvvetlerimiz el ele, birlikte sağlayacak. Yeniden tebrik ediyorum, olası muhtemel bir takım toplumsal olayların önüne şimdiden geçilmiş olması, önüne geçilmek için atılan adımlar son derece önemli. Sağlıklı huzurlu günler diliyorum…
Emniyet Müdürlüğümüzün Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü koordinesinde, özel harekâtımızın da katılmış olduğu güzel bir operasyon icra ettiler, ihbar üzerine DEAŞ mensubu üç şahıs yakalandı. Bunların konutlarında yapılan aramada patlayıcı yapımında kullanılan bir takım malzemeler ve örgütsel dokümanlar ele geçirildi. Güvenlik kuvvetlerimiz; hem emniyetimiz, hem jandarmamız, hem istihbarat teşkilatımız bunun için son derece özverili bir şekilde çalışıyorlar, görevlerini ifa ediyorlar. Bu yapılan operasyon da bu amaca yönelik bir operasyondu. Kendilerini tebrik ediyorum, başarılı bir operasyon oldu…
***
Ne ilginçtir; söz konusu teröristler Eskişehir'in bir köyünden (Bilecik’e bağlı olsa da Eskişehir’e daha yakın), yani hemşehrimizmiş! Adını vermek istemediğim köy de ne ilginçtir ki, Sakarya Savaşı öncesi ordunun ihtiyacı olan malzemenin naklinde önemli görevler üslenmiş değerli bir köy! 1994 yılında Türkiye'de ilk olarak bir köyde bir radyo kurulmuş ve bu 1996-1997 yıllarında TV yayınıyla devam etmiş... Yani böyle nitelikli bir köy halkından dahi insanları kandırıp Atatürk-Cumhuriyet düşmanı yapmak üzere beyinlerini yıkayabiliyorlar maalesef...
Aldığım bilgiler ışığında; adam annesi ile birlikte yaşayan ve çok az konuşan, yani anti sosyal birisi. Abisinin de uzun zamandır kayıp olduğu, ortalarda görülmediği bilgisi de var. Emniyetimiz henüz evin büyük oğlunu ararken bu olay meydana geliyor. Bu bilgiler ışığında; böylesi büyük kentlerde, apartmanlarda yaşayan insanların birbirlerinden habersiz olması da bu kirli örgütlerin işine gelmiyor mu saygın okurlar ne dersiniz? Tam arayıp da bulamadıkları bir ortam değil mi?
Şimdi soru şu; apartmanda oturan onlarca komşumuzu tanıyor muyuz?
Kimdirler, neyin nesi kimin fesidirler biliyor muyuz? Bu sadece emniyetin bir sorunumu acaba? Apartman yöneticileri, bu görev en başta sizlere düşüyor benim kanımca! Ve apartman yöneticilerinin emniyetle bağlarını sağlayacak sağlıklı bir koordinasyona gerek var!
Bakınız okurlarımızdan Necmettin Eraslan şöyle bir yorumda bulunmuş sosyal paylaşımıma: Apartman yöneticileri eskiden site ve apartmanda oturanların isimlerini muhtarlığa ve emniyete veriyordu, ancak on yıldır kaldırıldı. Her halde fişleme kabul edildi. Hemen ivedi olarak bu kanun olarak çıkmalı ve bildirmeyenlere ceza getirilmelidir!
Bence de son derece haklı değerli okurumuz. Sürekli savunduğum bir konu var inanın benim de. Özel yaşantımın dışında sokak sokak, il il, görüntümü de telefon konuşmalarımı da izlesin-dinlesinler bence hiçbir mahsuru yok. Yeter ki kutsal saydığım mabedim saydığım evime kadar burunlarını sokmasınlar, ahlaksızlık boyutuna indirgemesinler görevlerini. Eğer ülkemin altına dinamit yerleştiren nankörlerden, hainlerden, şerefsizlerden değilsem neden rahatsızlık duyayım ki geliştirilmiş istihbarat ağına? Umurum değil yemin ederim! Benim gibi düşünüp, alnım açık arkadaş diyen herkesin de ülkesinin bekası adına emniyet birimleri ile işbirliği yapmasını yurttaşlık hatta insanlık görevi sayarım. Eğer bizler yirmi haneli bir apartmanda burnumuzun dibindeki komşularımızı tanımıyorsak, bana ne kardeşim diyerek apartmana gireni çıkanı umursamıyorsak; gün gelir bunun bedelini çoluk çocuğumuzla birlikte öderiz arkadaş, bu kadar basittir bu. Onun için bu doğrultuda ivedi olarak düzenlemeler yapılmalı, önlemler alınmalıdır…
SİZİN SESİNİZ
CHP’li kadınlardan Cumhuriyet coşkusu…
Cumhuriyet Halk Partisi’nin bir grup kadın üyeleri kendi aralarında düzenledikleri etkinlikte Cumhuriyetin kuruluşunun 93”üncü yıldönümü coşkulu bir şekilde kutladı…
Böyle diyordu haberde ve haberi yapan sevgili Mustafa Yıldırım’dı. Anadolu Gazetesinde ve ES TV’de uzun bir zaman dilimi kader arkadaşlığı yaptığımız sevdiğim bir kardeşim. Mustafa’nın yaptığı haber güzel de, habere konu olanların etkinlikleri adına da “güzel” tanımlamasını yapmam olası değil elbet. CHP’nin bir gurup kadın üyesi, Cumhuriyetin 93. Yıldönümünü kutluyorlar. Bir mekânda birlikte yemek yiyerek, yemek sonrası da ellerindeki küçük bayrakları sallayarak! İyi de keşke bu etkinliğin adına CHP’li bir gurup kadın yerine, Cumhuriyete bağlı(ya da sahip çıkan bir gurup kadın) yemekte buluştu deseydiniz daha doğru olmaz mıydı? Bence de kamuoyunca da doğru olan biçimi buydu inanın. Şimdi varoşlardan, kenar mahallelerden, ilçelerden, kırsal kesimlerden neden CHP’ye değil de AKP’ye oy yağdığını daha iyi anlayabildiniz mi? İşte o insanlar CHP’lileri kendi aralarında gün yapmaktan öte, salon Atatürkçülüğü yapmaktan öte bir yöntem bilmeyen elitistler olarak algılıyorlar da ondan! AKP 15 yıl boyunca her seçimde oylarını beşer onar yüzde ile neden artırarak iktidara geliyor anladınız mı? İnşallah size de tüm CHP’lilere de bu örneğim bu kez daha inandırıcı olur!
Artık Üsküdar geçildi biliyor musunuz?
Peki, neden, niçin ve kimlerin sayesinde?
OZANCA
Fazla geldiyse size
Hürriyet Cumhuriyet
Özlemini çekiyorsanız
Saltanatın sultanın
Hala önemini anlayamadıysanız
Millet olmanın, kul olun ümmet kalın
Fetvasını bekleyin şeyhülislamın
Unutun tüm dediklerimi
Yıkın diktiğiniz heykellerimi
Rahat bırakın beni…
Süleyman Apaydın