Yüksek Seçim Kurulu'nun İstanbul seçimlerini iptal etmesinin yankıları Eskişehir'de de kendini hissettiriyor
Yüksek Seçim Kurulu'nun İstanbul seçimlerini iptal etmesinin yankıları Eskişehir'de de kendini hissettiriyor. YSK'nın aldığı ve kimsenin sebebini tam olarak idrak edemediği bu kararın, memleketimizi daha kötü günlere götürmesinden endişe ediyoruz. Nitekim Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen bu utanç verici kararı duyar duymaz, "İstanbul halkının iradesini yok sayarak, seçimi yenilemek demokrasi tarihimize kara bir leke olarak geçmiştir. Çiçekleri koparabilirsiniz ama baharın gelişini engelleyemezsiniz. İstanbul gönüllüleri ile çıktığı yolda Türkiye gönüllüleri olarak yanında duracağız.
İstanbul kazanacak, adalet kazanacak" ifadelerinde bulundu. Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt da, "Yazıklar olsun. Tarihe 'Milletin iradesini yok sayan, demokrasi ve adalet düşmanları' olarak geçeceksiniz" diyerek tepkisini gösterdi. Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet Ataç ise, "6 Mayıs 2019 demokrasi tarihimize kara bir leke olarak geçecek. İstanbul’da seçimlerin yenilenmesi kararı, halkın iradesini yok saymak demektir. Her şeye rağmen çiçekleri koparabilirler ama baharın gelmesini engelleyemeyecekler” dedi. Peki YSK İstanbul'da seçimleri yenilediği gibi Eskişehir'de de yenileyebilir mi? İnanın 6 Mayıs tarihinden sonra Türkiye'de hiç bir şeye şaşırmam. Gerçi böyle bir şeye pek ihtimal vermiyorum. Zira Eskişehir'de AK Parti, MHP ve HDP'nin oylarını toplasanız bile neticenin değişeceğini düşünmüyorum. Zira Eskişehirliler oylarını Genel Başkanların talimatlarına göre değil, vicdanlarının talimatlarına göre atar. Zaten 31 Mart seçimleri bunu bir kere daha gösterdi.
Fakat yine de ihtiyatlı olmak lazım; İsmet İnönü'nün dediği gibi, "Eşkıyanın bu gece ne yapacağı belli olmaz!.." Bir tarafta pamuk ipliğine bağlı bir ekonomimiz var. Türk Ekonomisi artık, "Burası çok önemli; koordinasyon, eşgüdüm, lokasyon, periferik" gibi süslü cümleler ve laf salatalarıyla kurtulamaz. Türk Ekonomisinin ciddi müdahalelere, ancak en önemlisi de ciddi bir Maliye Bakanına ihtiyacı var. Bütün bunlar yetmezmiş gibi bir de AK Parti'nin kaybettiği İstanbul'da seçimlerin yenilenmeye çalışılması da neyin nesi? Ekonomiyi mahfettiğinizin farkında değil misiniz? İşin bir de 'Toplumsal huzur' boyutu var. Herkes farkında ki Ekrem İmamoğlu İstanbul seçimlerini "Anasının ak sütü gibi helal" bir şekilde kazandı. Şimdi bir takım katakullilerle bu seçimleri tekrarlatsanız ne olacak? Bir takım toplumsal gösterilerin olmasını bekleyip, sonra ortalığı karıştırıp, "Görüyorsunuz işte memlekette asayiş bozuldu. En iyisi İstanbul Belediye Başkanını Reis belirlesin" gibi bir hazırlık içindeler mi acaba? Son olarak İmralı'da bulunan bebek katilinin tam da AK Parti'nin "Seçim yenilensin" kararından hemen önce, bir bildiri yayınlaması da mı tesadüf? Geçmişte HDP ile aynı Hükumette olmayı onuruna uygun bulan MHP'liler ne diyecekler acaba bu işe?
Hükumet doğru adım atmış
Atatürk Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi önünde bir araya gelen Eğitim – Sen üyeleri Türkiye Odalar Borsalar Birliği ve Milli Eğitim Bakanlığı arasında imzalanan meslek lisesi işbirliği protokolünü protesto etti. Gösteriye Eğitim – Sen Genel Başkanı Feray Aytekin'in de katılması, Eğitim – Sen'in konuya ne kadar önem verdiğinin de bir göstergesiydi. Yapılan açıklamada, "Milli Eğitim Bakanlığı vizyon belgesi adı altında tam bir vizyonsuzluk belgesine imza atmıştır. Bu belgenin devamında TOBB ile Ticaret odalarıyla, Türkiye’nin
her yerinde protokoller imzalamaktadır. Milli Eğitim Bakanlığı imzaladığı bu protokollerle bize ait olanları, kamusal alanları okullarımızı satışa çıkarmış durumdadır" ifadelerine yer verildi. Eğitim – Sen'in sadece eğitim çalışanları hakkında değil, aynı zamanda Türk Milli Eğitiminin genel sorunları hakkında da önemli açıklamalarda bulunduğunu görüyoruz. Kendilerinin fikirleri her zaman aydınlatıcı oluyor. Elbette bu durum Eğitim – Sen'in yaptığı bütün açıklamalara iştirak ettiğimiz anlamına gelmez. Mesela bu son açıklama. Ne diyor Sayın Feray Aytekin, "Meslek liseleri sermayeye devredilmemeli..." Hayır!.. Bence tam olarak yapılması gereken şey bu. Yani Meslek liselerinin sermaye ile birleştirilmesi. Zira orada yetişecek çocuklarımız, yarın özel sermaye için çalışacak. Sanayicilerin kendi fabrikalarında çalışacak yetişmiş eleman karşılaması kadar doğru bir şey olamaz. Türkiye'de ciddi bir 'Ara eleman' sıkıntısı var. Kanımca bu sıkıntının en büyük sebebi, şimdiye kadar meslek liselerinin devlet kontrolünde olmasıydı. Bana kalırsa hükumetimiz bu konuda doğru bir adım atmıştır. Nitekim TOBB nicedir bu konuda hükumetten adım atması bekliyordu. Elbette meslek liselerinin sermaye ile işbirliği yapması, burada yapılacak eğitimlerin devletin kontrolü dışında olacağı anlamına gelmez. Devletin bir yandan çalışan öğrencilerin sömürülmemesini garanti altına alması lazım. Ayrıca – geçmişten de hatırladığımız üzere – bir takım tarikatların, mikrop yuvalarının bu kurumlara 'çökmesinin' engellenmesi lazım. Ancak TOBB ve Milli Eğitim Bakanlığı arasındaki protokol, son derece yararlı neticeler verecektir. Hükumeti tebrik ederim...