Eskişehir'de alarm zilleri çalıyor

Eskişehir'de virüs vakalarında büyük bir artış gözleniyor. Temmuz'un 13'ünde 100 binde 69 olan vaka sayıları, 14 Ağustos itibarıyla 100 binde 237'ye yükselmiş. Yani üç buçuk misli artmış...

Bir buçuk sene süren ev hapsinden sonunda kurtulduk. Üstelik havalar da güzel. İnsan kendini sokaklara atmak istiyor...

Bunları anlayışla karşılıyorum. Ama virüsler anlayışlı arkadaşlarımız değil. Üstelik çok hızlı üredikleri için, yine çok hızlı evrim geçiriyorlar. Sürekli virüsün yeni varyantlarıyla karşılaşıyoruz. Son olarak "Delta" adı verilen yeni bir varyant türedi ve diğer covid 19 virüslerine nazaran 10 misli daha çok yayılıyor.

Aşılanmış insanlarda virüs vücutta çok uzun süre yaşayamadığı için buralarda mutasyonlar pek görülmüyor. Ancak aşı olmayanların vücudu, virüsler için cennet gibi bir şey. İstedikleri gibi üreyip, türlü mutasyonlara uğruyorlar. Dolayısıyla az sayıda da olsa aşı olmayanlar toplumun sağlığını olumsuz etkiliyor. Dbana kalırsa hükûmet, aşı olmayanları caydırmak için çeşitli tedbirler almayı gündemine getirmeli.

Her neyse... Bizlere düşen aşılarımızı olmak, ancak hiç aşı olmamışız gibi tedbirlerimize de devam etmek. Tedbirler çok basit. İnsanlara sarılıp öpüşmemek, maske takmak ve cebinde küçük bir kolonya şişesi taşımak...

Savaş yok, zafer de yok

71 Evler Mahallesi'nde kurulan sempt pazarı, mahalle sakinlerinin yüzünü güldürdü. Hem 71 Evlerdeki vatandaşlarımız için hem de tezgah açan ve alın teriyle rızkını kazanan pazarcılarımız için hayırlı olsun. Bilindiği gibi pazarın açılması yönünde türlü engeller ortaya çıkmış, Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt da halkın yanında durarak, istediğini almayı başarmıştı. Kendisini tebrik ederiz. Şimdi bakıyorum da bazı kişiler bu durumu, "Zafer Kazım Kurt'un" gibi iddialı cümlelerle dile getiriyor. Sayın Kurt'un dediğinin olduğu gerçek. Ancak "Zafer" gibi savaş çağrışımı yapan kelimeleri biraz daha ihtiyatlı kullanmalıyız. En azından şu sıralarda...

Kardeşim ortada bir savaş yoktu ki zafer olsun. Son zamanlarda politik gelişmeler karşısında çok fazla gerginlik içeren kelimeler ediyoruz birbirimize. "Neden yangın uçağımız yok" diyenler vatan haini değil. "Hayat pahalı, ay sonuna yetişemiyoruz" diyenler dış güçlenrin maşası değil. Kazım Kurt da ordularını alıp, 71 Evler Mahallesi'ni fethetmedi. Bunlar toplumsal barışımızı baltalayan tehlikeli sözler. Anlayışsız bir Pazarcılar Odası yönetimi vardı, sonuç olarak halkın ve Odunpazarı Belediyesi'nin dediği oldu. Hepsi bu...

Para kalmadı ki

Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre, Eskişehir'deki konut satışlarında bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 36,7’lık bir düşüş yaşanarak, bin 941 konut satışı gerçekleşti. Ülke genelinde de konut satışlarında yüzde 53'lük bir azalma görüyoruz. Yani, "Ekonomi süper. Ama virüsten dolayı Eskişehir'e öğrenci gelmediği için..." durumu söz konusu değil.

Türkiye'de konut alımı yalnızca, "Başımı sokacak bir damım olsun" diye gerçekleşmez. Pek çok kişi konut almayı bir yatırım aracı olarak görür. Bana sorarsanız gayrımenkul, çok da hızlı ve kârlı bir yatırım aracı değildir. Ancak toplumun genel kanaati mülk edinmenin iyi olduğu yönünde. Dolayısıyla Eskişehir'de ve Türkiye'de konut satışlarının azalmasını, "Vatandaşta para kalmadı ki kardeşim" diye yorumlayabiliriz. Ülkemizde ekonomi giderek daha kötüye gidiyor. "Benim uzmanlığım ekonomi" diyenlerin bir an evvel ekonomiyi uzmanlarına emanet etmesi lazım. Yoksa hâlimiz haraptır.

Elini taşın altına koyanlar

Çok kişi Eskişehirspor'un kentimizin marka değeri olduğunda bahseder. Süslü cümleler kurmak konusunda işadamlarımız birbirinin altında kalmaz. Ancak gerçekten elini taşın altına koyan fazla işadamımız yok. Bunlardan biri ETO Başkanı Metin Güler. Eskişehirspor'un Isparta ve Zonguldak deplasman masraflarını karşılayacağını belirten Metin Güler'e teşekkür ederiz. Bir diğer "Gerçek Eskişehirli" isim de eski Başkan Vekilimiz Fatih Baturaygil oldu. Bir loca alan Baturaygil, Buca maç deplasman giderlerini karşılayacağını belirtti. Her iki isme de teşekkür ederiz.