Gazetecilik hayatımın 12 yılını Sakarya Gazetesi’nde geçirdim. İki dönem halinde Sakarya Gazetesi’nde görev yaptım.
Gazetenin her bölümünde çalıştım.
Spor muhabirliği, muhabirlik, Bölge şefliği, Gazete koordinatörlüğü, yazarlık…
Rahmetli Üstün Ünügür’le hep yakın temas halinde oldum.
Bu nedenle patrondan ziyade mesai arkadaşı olarak gördüm kendisini.
Üstün beyin kendi belirlediği ilkeleri vardı ve o ilkelerinden hayatının son anına kadar taviz vermedi…
Üstün Ünügür’ün vefatını Eskişehir
basın tarihi açısından bir dönemin sonu olarak değerlendirmenin uygun olacağını düşündüm.
Hem cenaze törenine, hem de kültür merkezindeki törene katıldım. (Bu arada kültür merkezindeki törende serbest kürsü bölümü çok iyi düşünülmüş. Orada protokol konuştuktan sonra herkes duygu ve düşüncelerini aktarma fırsatı buldu)
Gazeteciyiz kim geliyor, kim gelmiyor dikkat ediyoruz.
Törenlerde milletvekilleri, belediye başkanları, sivil toplum örgütlerinin temsilcileri, siyasetçiler, eski bakanlar, gazeteciler, eski ve yeni Sakarya Gazetesi
çalışanları, gazetenin okuyucuları katıldı…
Kimler yoktu biliyor musunuz?
Gazete patronları!
Hiçbir gazete patronu cenaze töreninde yoktu! Şaşıracak bir durum yok! Basın tarihinde
bir dönemin sebebi demem o yüzden. Üstün Ünügür dışında sadece matbaacılık ve gazetecilik yapan gazete patronu zaten kalmamıştı! Gazete patronları kendilerini
gazeteciden ziyade ticaret erbabı görüyorlar. Üstün bey, kendisini
patron-gazeteci olarak gören son gazete sahibiydi…
Bu duygu ve düşüncelerimle bir kez daha Ünügür ailesine, sevenlerine ve meslektaşlarımıza başsağlığı dileklerimi sunuyorum
. Mekanı cennet olsun!
BÜTÜN OKULLAR BÖYLEYSE VAY HALİMİZE!
Elimde Eskişehir Cumhuriye Başsavcılığı’na verilmiş bir dilekçe var.
Dilekçenin sahibi bir Malhatun anaokulunda Müdür Yardımcısı olarak görev yapan çalışan, okul müdürü ve bazı kişiler hakkında bir ihbarda bulunuyor…
Son derece kapsamlı bir dilekçe sunmuş…
Tam 7 sayfa…
Okulda ne olup bittiğini detaylı şekilde anlatmış. Sadece Savcılığa iletmemiş bu şikayetini.
Milli Eğitim Müdürlüğü’ne, bakanlığa da ulaştırmış…
Dilekçenin son bölümünde şu görüşlere yer veriliyor:
-Okul müdürü N.K’ın okulun kaynaklarını verimli bir şekilde kullanılmaması, muhteviyatı iktibarı ile yanıltıcı belge olarak faturalandırma düzenlemesi/kullanılması, hizmet alımından önce ödeme yapılması, hizmet ve mal alımına ilişkin faturalandırma ve ödeme yapıldığı halde okula ürün gelmemesi ve kamera kayıtlarına ihtiyaç duyulması, piyasa fiyatlarının çok üzerinde alımlar gerçekleştirilmesi, okul aile birliği hesap yetkilisi ve denetim üyesi S.K’nın okula fahiş fiyatlarla mal satması ve N.K’nın bu alım işlemlerini gerçekleştirmesi…
Son derece kapsamlı, anlaşılır bir dilekçe…
İlginçtir aradan 2 ay geçmesine rağmen bu dilekçe ile ilgili bir yanıt yok! Müdür Yardımcısı da görevine aynı okulda devam ediyor. En azından Milli Eğitim Müdürü Hakan Hakan Cırıt’ın bu konuyla ilgilenmesi gerekmiyor mu?
Eğer bütün okullarda
bu iddiaların benzeri varsa, vay halimize!
BABALIK KEMAL’E ÇOK YAKIŞIYOR!
Meslektaşım, Kemal Atlan’ın ikinci kez baba olduğunu öğrendim.
Atlan, ikinci kez kız çocuk babası oluyor. Herkese nasip olmaz.
Kemal-Meral Atlan yeni doğan minik bebeklerine Eliz adını verdiler. İsmiyle büyüsün, ismiyle yaşasın!
Kemal Atlan’a babalık çok yakışmıştı. Elif’i sevgiyle aşkla büyütüyordu. Eliz’i de öyle büyütecek.
Sağlıkla, mutlulukla büyümesini diyorum.
Anne Meral Şurabatır Atlan’a da geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum.
OLGUNLAŞMAK NEDİR?
-Sana kötü davranan birine saniyeler içinde zarar verebilecek güce sahipken, durup derin bir nefes alarak oradan uzaklaşabilmektir.
Hayata bırakmalısın. Çünkü hayat bunun çaresine daha iyi bakacaktır!
GÜNÜN SÖZÜ!
Nefret ettiğin insanla iyi geçinme çabasına siz medeniyet diyorsunuz, ben sahtekarlık diyorum. O yüzden anlaşamıyoruz.
Charles Bukowski
GÜNÜN KARİKATÜRÜ