Eskiden böyleydi bayramlarımız...

16 Eylül 2016 09:23
A
a
Sütiş Eskişehir
Fotoğraf karesindeki başörtülü tek hanım rahmetlik annemdir.
Anadolu kadının başörtüsü diye isimlendirdiği geleneklerinden olan bu takının, şimdilerde türban diye adlandırılan farklı bir dünyaya özlemin simgesi olan örtünme biçimi ile asla ilgisi ve ilişkisi yoktu.
O zaman da inanan insan inançlarını samimi biçimde yaşar ve yaşatırdı. Başörtüsü toplumsal bir dayatma ya da şartlandırma olarak gündeme gelmezdi. Tıpkı rahmetlik annemin inanç ve kendini ifade biçimi olarak uyguladığı gibi isteyen başörtüsü takar, istemeyen takmazdı. Ne taktın diye sırtı sıvazlanır, ne de takmadın diye mahalle baskısı yaşatılmazdı. Laiklik bir yaşam biçimiydi ve Cumhuriyet değerlerinin, Atatürk devrimlerinin olmazsa olmazlarındandı.
“Din ve devlet işlerinin birbirinden ayrı yaşatılması” diye öğrendiğimiz laiklik; günümüzde olduğu gibi, “dinsizlik” gibilerinden algılanmaz, algılatılmazdı. Kimse kimseyi kandırdığını zannetmesin bayanlar baylar! Atatürk posterinin meclis duvarından kaldırılmasına şaşıran (!) duyarlı CHP’liler (!) yeni uyansa da; çok uzun zamandır Cumhuriyet değerleri ile Atatürk devrimleriyle hesaplaşmayı yaşam biçimi sayan zihniyet bu konuda oldukça başarılı bir yol kat etmiştir…
Eskiden bayramlar, yüreklerimizde yaşama sevinciydi adeta.
Bayram gelmeden önce, toplumsal sevinç olarak günler öncesinden sarmalardı milletimizi. Samimi biçimde hissedilirdi yüce bir bayramın toplumsal coşkusu. Sonradan görme güruhların, tribünlere oynayan erkin, kredi katı ile kurban kesen aziz halkımın günümüzdeki biçimi ile yaşatılmasına asla alışmadım, alışamayacağım bilesiniz ki!
-İnsanlar dindar ve kindar diye; Diyarbakır karpuzu gibi ortadan ikiye bölünmemişti. Birlik ve beraberliğin simgesiydi o yüce bayramlar.
-Kimse inançlarından ötürü sorgulanmaz, katiyen horlanmazdı.
-Din asla ve asla rant aracı olarak kullanılmazdı.
-Cumhuriyet değerleri ve Atatürk devrimleri kurban edilmez, kınalı bir koç kurban edilirdi bayramlarda.
-Kurban etleri ise; sonradan görmelerin evlerdeki çifter çifter bulunan derin donduruculara tıkıştırılmaz, fakir fukaraya dağıtılırdı.
-Bayramlar televizyon kameraları önünde değil, yüreklerde yaşanır-yaşatılırdı...
Hep birlikte, beraberce yaşamanın hazzı dolar taşardı coğrafyamızda. İnsanların, Atatürk devrimlerinin ve Cumhuriyet değerlerimizin baş tacı edildiği; değerlerimizin kurban edilmediği, bayram sevinçlerini yüreğimizin tam ortasında hissedebildiğimiz o manalı bayramlara Ulusça ermeyi tüm içtenliğimle diliyorum...
Çünkü eskiden böyle idi bayramlarımız…
 
SİZİN SESİNİZ
 
Tübitak’a Maşallah!
 
Antalya Ted Koleji'nden 10. sınıf öğrencileri, şeker hastalarının iyileşmeyen yaraları için atık yengeç ve karides kabuklarından yara bandı üretmiş. Tübitak tarafından tutulmayan yara bandı, ABD’deki Genius Olimpiyatları’nda 2450 proje arasından birinci seçilmiş...
Şaka gibi ama değil saygın okurlarımız. Bu yaşanmışlık sonrasında sonumuz hayra gelsin demekten gayrı bir şey gelmiyor elimizden tabi. Bu haberi yazmam için gönderen sevgili Melek Hanıma teşekkür ederek Sayın Ruhi Aksu’nun dileğini paylaşayım izninizle…
Sayın Şinasi Bey sizden ricam daha önce belediye yetkililerine de yazdım ama netice alamadım.  Siz bir gazeteci olarak yazarsanız belki daha etkili olur. Espark’ın yanındaki hızlı tren yolu üzerindeki göbeğe buket şeklinde çiçekler kondu. Bunların ortasına Büyükşehir Belediyesi tarafından yüksek bir bayrak direği yapılıp oraya büyük bir Türk bayrağı asılmasını sağlayamaz mısınız? O görüntü dört koridordan da görünüm sağlayacak. Hızlı tren geliş yolu ve çıkış yolu Tepebaşı gidişi Köprübaşı gönlerinden görünen bir Türk bayrağı dikilmesi için gazetenizdeki yazılarla önderlik yapmanızı rica edeceğim.  Hayırlı çalışmalar teşekkür ederim…
Esra Aydıngil Balkı da şöyle seslenmiş;
Sizden bir ricam var. Yazılarınızda kimi zaman organ bağışından bahseder misiniz? Eskişehir halkı çok duyarlı kısa zamanda sonuç alabilirsiniz. Samsun’dan bir Eskişehirli olarak sevgiler selamlar (Samsun’dan takip edilmek de ayrı bir hazzı işin tabii)…
Sayın Ali Oktay Eser’in seslenişini de(geç de olsa)paylaşacağım tabi;
Sayın Şinasi Bey; yıllardır hat boyunda oturuyorum. Yaklaşık sekiz senedir demiryollarının beceriksizliği yüzünden şehrin göbeğinde sıkıntı yaşanıyor. İnanın cam-pencere açamıyoruz. Toz solumaktan trafiğin gürültüsünden bezdik. Neredeyse eski tren gürültüsünü arar olduk. Seçime kadar hızlandırılan çalışmalar seçimden sonra bıçak gibi kesildi. Aldığımız duyumlara göre üzerine yapılan beton yüklemeleri yüzünden tünelde çatlamalar ve su sızıntıları oluyormuş. Kime sorsak bu konuda bilgi alamıyoruz. Ne yetkililer ne de yetkisizler bir açıklama yapıyor. Bu konuda ki görüşlerinizi merak etmekteyim. Saygılarımla…
 
OZANCA
 
BAYRAM NEYİME BENİM!
 
Kargalar bülbül olmuş
Meydan yüzsüze kalmış
Halkım uykuya dalmış
Bayram neyime benim…
 
Nice ana kuzusu
Her gün yürek sızısı
Bu mu alın yazısı
Bayram neyime benim…
 
Ömür geçti yoruldum
Dokuz köyden kovuldum
Şinasi’ydim duruldum
Bayram neyime benim… Şinasi KULA
Şahin Erden Kuyumculuk
1000
icon

Henüz yorum yapılmadı,
İlk Yorum yapan siz olun...

Bu Eskişehir haberi ilginizi çekebilir! İlginç Eskişehir haberi