Eski otogar ve çevresi yaklaşık 15 yıldır Eskişehir gündeminin klişeleri arasında.
Eski otogar ve çevresi yaklaşık 15 yıldır Eskişehir gündeminin klişeleri arasında.
Bildiğiniz gibi bölge yıllardır atıl durumda. Zaman zaman kısa süreli kermeslerin yapıldığı önündeki virane dükkanlar ve arkasında porsuk kıyısına kadar uzan mezbelelik hal gerçekten Eskişehir'in bir ayıbı olarak bizleri üzüyor.
Alanla ilgili kaygılar sadece şehir estetiği ile ilgili değil elbette. Bu tür ortamların namekan insanlar için bulunmaz nimet olduğunu ve asayişi ve huzuru bozacak olaylar için doğal bir plato gibi durduğunu düşünüyoruz.
Bu sebeple yıllardır bu alanın dönüşmesi, değişmesi ve şehre değer katacak bir cazibe alanı olmasını bekliyoruz.
Ancak evdeki hesap çarşıya uymuyor ve detaylarını bilmediğimiz için alanın sahibi olan İşadamı Cemalettin Sarar'a da bu alana niye bir şey yapmıyor diye sitem ediyoruz.
En baştan belirtmek gerekir ki şu an bu alanda hiç bir şey olamaz. En azından kısa vadede burada bir yapı olmasını kimse beklemesin. Ama uzun vadede 5 yıldızlı bir kür merkezi, bir otel ya da farklı bir proje olması da olasılıklar dahilinde.
Bu konuda anladık ki alan sahibi olan Sarar'ın da eli kolu bağlı ve görüyoruz ki bizler gibi kendisi de bu manzaradan rahatsız. Hatta bu alan için içinin acıdığını bizzat ifade ediyor.
Önceki gün kendisiyle alana dair kısa bir sohbet yaptık. Üzüntülü olduğu her halinden belliydi. Alanla ilgili soruları detaylıca cevaplama çalıştı.
Biraz toparlayacak olursak Cemalettin Sarar şunları söyledi
"Ben bu alanın ihalesine Yılmaz Büyükerşen hocamın da tavsiyesi ile şehre değer katmak için girdim ve 20 milyon 501 bin lira ödedim.
O zaman bu parayla 1 ton altın alınıyordu. Bugün 1 ton altın 465 milyon lira ediyor. Yani bu alanı ticaret yapmak değil şehre hizmet için aldım.
Aldıktan sonra çeşitli projeler çizdirdik ancak o gün bu projeler için gerekli ruhsatları alamadık. Bir süre sonra bu alan kentsel dönüşüme girdi. Kentsel dönüşüm sebebiyle bir çivi çakmamız bile mümkün değildi.
İstanbul'dan ünlü bir mimara simgesel bir proje yaptırdık, hayalimiz burasını cazibe merkezi yapmaktı ancak o gün ki koşullar buna müsaade etmedi.
Burası büyük bir alan ve büyük bir proje yapmak gerekiyor. Ekonomik olarak bir kişinin hem alan hem de yapım maliyetini üstlenmesi zor bir iş.
Ben burası için yatırımcı bekliyorum ama bugüne kadar kapımı çalan olmadı.
Her türlü fedakarlığa, Eskişehir için işbirliğine hazırım. Türkiye'de, Avrupa'da ki müteahhitlere, yatırımcılara sesleniyorum. Gelin bu işi birlikte yapalım. Eskişehir'imizin bu değerli alanını cazibe merkezi yapalım. Yüzde 50-50 ya da farklı bir işbirliğiyle bu işi başaralım."
Cemalettin Sarar bunları söyleyince alanla ilgili yıllardır yaptığımız haberler, sitemler, beklentiler gelip geçti gözümün önünden. Zaman zaman kendisine gereğinden fazla sitem ettiğimizi düşündüm.
Çünkü birçok iş insanı parasını bu alan yerine altın alıp değerlendirmek ister ve öyle yapardı. Ancak o halis duygulara şehre katkı sunmak istedi ve biraz da şansızlık nedeniyle bunu gerçekleştiremedi.
Umarım yaptığı çağrılar kısa sürede karşılık bulur. Zira bu pandemi döneminde böyle bir yapım maliyetine girmek, kredi bulmak veya yatırım düşünen insanların dikkatini çekmek pek kolay bir iş değil.
Ancak arsası hazır ve rant değeri yüksek bir alanı yap-işlet-devret gibi karlı bir anlaşma ile değerlendirmek isteyen mutlaka olur diye düşünüyorum.
Zira bu alan 60 derece doğal kaynak suyunun da olduğu termal veya kür merkezi olarak değerlendirilebilecek nadide bir alan.
Hem şehir estetiği hem de maddi ve istihdam yönüyle Eskişehir'e katma değer olarak çok şey katacaktır.
Hatta belki Avrupa, Türkiye gibi daha geniş bir alan yerine bizzat Eskişehir'den birileri çıkıp Sarar ile omuz omuza bu işe girişirse benim için sürpriz olmaz.
Ne diyelim, beklentiye de, beklemeye de alışkınız. Geç olsun ama güç olmasın.