ESGİAD Başkanı Ulaş Entok, Eskişehir ekonomisini doğrudan etkileyecek önemli bir açıklamada bulundu.
ESGİAD Başkanı Ulaş Entok, Eskişehir ekonomisini doğrudan etkileyecek önemli bir açıklamada bulundu. Kent ekonomisinde hizmet sektörünün yerine işaret eden Entok, Eskişehir’deki üç üniversitenin yüz yüze eğitime geçmesi gerektiğini savundu. Entok “Bizler Anadolu, Osmangazi ve Eskişehir Teknik Üniversitesi yönetimlerimize sık sık dile getirdiğimiz çağrımızı bir kez daha yinelemek istiyoruz. Eskişehir’de sadece eğitim ve öğretim değil sosyal ve ekonomik hayatı doğrudan etkileyecek eğitim kararının şehrin tüm menfaatleri göz önüne alınarak verilmesini talep ediyoruz” ifadelerinde bulunmuş. Öncelikle genç işadamı Ulaş Entok’la aynı fikirde olduğumuzu belirteyim. Maalesef YÖK karar almaktan aciz bir şekilde hareket ederek, yüzyüze eğitim konusunda karar verme inisiyatifini tek tek üniversitelere bıraktı. Sorumluluk almaktan korktu anlayacağınız. Ancak sorumluluk almaktan çekinmeyen genç işadamlarımız da var; ESGİAD’dakiler gibi mesela... Umarız üniversite yönetimlerimiz ESGİAD’ın çağrısına kulak verirler. Aşılarımızı olduk, risk devam etmekle birlikte normal yaşantımıza dönebiliriz. Bu arada bir parantez de ESGİAD’a açalım. ESGİAD uzun süredir takip ettiğimiz bir kurum. Fakat son zamanlarda daha bir aktif olduklarını görüyorum. Özellikle kitle iyletişim kanallarını daha etkin kullanmaya başladılar. Doğru yolda ilerliyorlar; Başarılarının devamını dilerim...
Yeni bir pompalı dehşeti
Alınan bilgiye göre, Şirintepe Mahallesi Örme Sokak’taki bir apartmanda yaşayan Selami S. (54) ile komşusu Yaşar Güneş (56) arasında tartışma çıktı. Komşular arasında neden tartışma çıkar bilinmez. Kimi zaman “müziğin sesini çok açtın” olur, kimi zaman, “Halını benim balkonumun üstünde silkeleme” olur. Bu tip tartışmaları hemen hepimiz yaşamışızdır. Ancak bu münakaşalar genelde tatlıya bağlanır, ender olarak karşılıklı yumruklaşmaya dönüşür. Fakat taraflardan birinin elinde av tüfeği olduğu zaman işler değişiyor. Tıpkı Şirintepe’deki tartışmada olduğu gibi... Tartışmanın kısa sürede kavgaya dönüşmesiyle evindeki pompalı tüfeği alan Selami S, komşusu Yaşar Güneş’e 3 el ateş ediyor. Muhtemelen saçma kullanan saldırgan, merhum Yaşar Güneş’in vücudunu delik deşik ediyor. Yapılan tüm müdahalelere rağmen Yaşar Güneş, kurtarılamayarak hayatını kaybediyor. Zanlının yakalandığı aldığımız duyumlar arasında. Ancak katilin yakalanmış olması iki ailenin birden hayatının karardığı gerçeğini değiştirmiyor. Şu av tüfeklerinin satışını yasaklayın. Hemen her hafta sinirlerine sahip çıkamayan bir kişinin cinayet işlediği haberini alıyoruz. Pazardan domates alır gibi av tüfeği satılırsa, sonuç böyle oluyor işte...
Aşure kaynatmak bile zor oldu
Muharrem ayının vazgeçilmezi olan aşure mevsimindeyiz. Eskiden bütün evlerde aşure yapılır, herkes birbirinin aşuresini yerdi. Hatta aşure yapmak veya pişirmek de değil, "Aşure kaynatmak" diye özel bir adı bile vardır bu işin. Eski Türkiye'de ev kadınları tatlı bir rekabete girişirdi. Ayşe Hanım kendi aşuresinin en iyisi olduğunu iddia eder, Fatma Hanım ise aşuresinin mahallede en beğenilen olduğunu gururla söylerdi. Ancak günümüzde aşure kaynatmak bile lüks hâline geldi. Kuru inciri, antep fıstığı, cevizi derken aşure öyle pahalı bir duruma geldi ki, artık pek çok evde aşure kaynatılmadığını görüyorum. Eğer ki 1000 yıllık geleneğimiz aşureyi bile kaynatamıyorsak, bir şeyler ters gidiyor bu memlekette demektir.