Bir gün, bir çiftçinin eşeği kuyuya düşer. Adam ne yapacağını düşünürken, hayvan saatlerce anırır. En sonunda çiftçi, hayvanın yaşlı olduğunu ve kuyunun da zaten kapanması gerektiğini düşünür ve eşeği çıkartmaya değmeyeceğine karar verir…
Bütün komşularını yardıma çağırır. Her biri birer kürek alarak kuyuya toprak atmaya başlarlar. Eşek ne olduğunu fark edince, önce daha beter bağırmaya başlar. Sonra, herkesin şaşkınlığına, sesini keser.
Birkaç kürek toprak daha attıktan sonra, çiftçi kuyuya bakar. Gözlerine inanamaz. Eşek, sırtına düşen her kürek toprakla müthiş bir şey yapmakta, toprağı aşağıya silkeleyerek yukarı çıkmasına basamak hazırlamaktadır. Bir süre sonra, komşular toprak atmaya devam edince, herkesin şaşkınlığı altında eşek, kuyunun kenarından dışarı bir adım atıp, koşarak uzaklaşır!
Hayat üzerinize hep toprak atacaktır; her türlü pislik ile.
Kuyudan çıkmanın sırrı, bu pisliği silkeleyip bir adım yükselmektir. Sıkıntılarımızın her biri bir adımdır. En derin kuyulardan bile yılmayarak, usanmayarak çıkabiliriz.
Silkelenin ve biraz daha yukarı çıkın…
Atakan Altun kardeşim İstanbul’da yaşamını sürdürmekte.
Sosyal medya sayesinde tanıdık birbirimizi. Şöyle tanıtmış profilinde kendisini; yazar, çizer, çeker, kurgular hatta bir de seslendirir...
Ülkemde her dört kişiden beşinin (bunu da ben değiştirdim) kendisini şair olarak nitelediği gerçeğinden yola çıkarsak; Atakan kardeşim gerçekten de kendisine yakıştırdığı tanımlamaların hakkını verenlerden. Yazılı ve görsel medya emekçilerinden benim gibi…
15 Temmuz 2016 Cuma.
Türkiye Cumhuriyeti tarihinin çok önemli günlerinden biri!
Olay öylesine sıcak ki yüz binlerce yorum yapan olsa da bu yorumlardan çok azının tarih önünde geçerliliği olacak. Ağzı olan herkes konuşuyor ve ne yazık ki Cumhuriyet Tarihimizin tek bir sayfasını açıp okumamış zatı muhteremler de atıp tutuyor; bu konuda etkin yetkin insanlar da yazıp çiziyor kendilerince. İddia ediyorum kendi yaşadığı çağ sürecinin bile nice önemli günlerinden bihaber yurdum insanı nice yanlış analizi (kulak dolma sadece-amigoluk) en doğru analiz olarak diretip, kendisi gibi düşünmeyenlere karga gibi zırıldamaya devam ediyor…
Hain terör örgütü FETÖ’cüler yaptı diyenler.
Ordu içerisindeki iki farklı gurup arasındaki hesaplaşma diyenler.
Bu Darbecikten günler öncesinden haberdar olanlar vardı diyenler.
Bu darbecik iktidarın işine yaradı diyenler var.
Daha binlerce değişik yorum var.
Var oğlu var…
Bunca yorum, analiz, görüş, sövüş içerisinde Atakan Altun kardeşimin paylaşımına çok güldüm. Fıkrayı bildiğim halde güller açtı gamzelerimde…
Durum çok ciddi inanın!
Sosyal paylaşım sitelerinden birisinde “durum çok ciddi” spotlu bir paylaşım elden ele dolaştı. İnsanlar kendileri adına açılan sahte profillerden öylesine rahatsız ki bu gönderiyi paylaşarak kendilerini bir nevi garantiye almayı düşündüler. Bunlardan (paylaşanlardan) biri de benim tabii. Arkadaşlarımdan uyaranlar oldu “hocam bunun yasal bir getirisi yok” türünden akabinde. Mantığım bu uyarıyı yapan arkadaşıma haklı diyordu ama en azından bunu paylaşarak kaybedecek bir şeyimin olmadığını biliyordum ben de. Kimi arkadaşlarımız da bilgi kirliliğine neden olduğumuzu söyleyip feveran etseler de silmedim bu paylaşımı sayfamdan. Çünkü bilgi kirliliğinin kralını darbe-darbecik konulu paylaşımlarında birçoğu zaten yapmaktaydı…
Bu ara en güzel paylaşımı yakından tanıdığım birisi yaptı. Hani söze şöyle başlarız ya; “hani kendi evladım diye demiyorum” gibilerinden. Hani yârim diye demiyorum ama şu paylaşımı beni de çok etkiledi.
“Biz, Ülkemiz kanarken hayatın başka bir geçeğini göremedik bir haftadır. Herkes bu gönderiyi mutlaka ama mutlaka kopyalayıp duvarında paylaşsın…
1 kap SU ve 1 kap MAMA lütfen… Fethanet KULA”
OZANCA
Kimisi işid’çi kimi feto’cu
Kimi entrikacı kimi gettocu
Bu güruha sempatiyle baktınız
Gün geldi sana da dayandı ucu…
Fikret DİKMEN