Kimsenin büyük Eskişehirspor taraftarına hakaret etme hakkı yok. Eskişehirspor'a dilenci muamelesi yapmak kimsenin haddi değildir. Herkes haddini bilsin...
Eskişehirspor'un içinde bulunduğu mali kriz gündemden düşmüyor. Son olarak Büyükşehir Belediye Meclisinde yaşanan bir münakaşada Eskişehirspor'un şirketleşmesi gerektiği vurgulandı. Sayın Büyükerşen'in bu konudaki çıkışına Eskişehirspor Mali Asbaşkanı Mehmet Şimşek'ten destek gelmesi elbette sevindirici bir gelişme. Eskişehirspor'un yapısal bazı sorunları var. Dolayısıyla da o sorunlara yapısal çözümler bulmak gerekiyor. Ancak bir yandan da günü kurtarmak zorundayız.
Muhteşem taraftarımız her türlü övgüyü hak ederek, cebindeki üç kuruş paranın yarısını kulübe bağışlıyor. Bir taraftarın cebindeki sigara parasını kulübe bağışlaması muhteşem bir olay. Öte yandan bu durumu bir fırsat olarak görüp, 'bedavadan' reklam yapma fırsatını da kullananlar var.
ESPARK AVM yöneticileri de sanırım bu fırsatı görmüş ve otoparklarını ücretli yaparak ve elde ettiği kârdan ayda 5 bin lira Eskişehirspor'a kaynak aktararak gündeme oturmaya çalışıyor. Eğer asgari ücretle geçinen bir taraftar cebinden 5 lira para çıkartıp kulübe bağışlarsa, o taraftarın karşısında ayağa kalkıp, ceketimizin düğmelerini ilikleriz. Ancak ESPARK gibi bir kurumun komik bir ücreti Eskişehirspor'un eline tutuşturması, kelimenin tam anlamıyla saygısızlık.
Bu durum Eskişehirspor'u dilenci yerine koymaktan başka bir anlama gelmez. Ciddi söylüyorum; bu miktarda bir parayı Eskişehirspor'a vereceğinize hiç vermeyin daha iyi. Eskişehirspor Kulübü 3'üncü ligde bile mücadele etti. Ancak başımız her zaman dik oldu. Biz Eskişehirliler biliyorduk ki bir mücevher çöpe düşse bile kıymetinden bir şey kaybetmez. Kimsenin büyük Eskişehirspor taraftarına hakaret etme hakkı yok. Eskişehirspor'a dilenci muamelesi yapmak kimsenin haddi değildir. Herkes haddini bilsin...
İstanbul'u Çalışkan mı kaybetti?
Ali Baş'ın yönettiği ve meslektaşım Arif Anbar ile şahsımın katıldığı Eskişehir'in Nabzı Programının bu haftaki konuğu AK Parti İl Başkanı Zihni Çalışkan'dı. 31 Mart seçimlerini kendi bakış açısından değerlendiren Zihni Çalışkan, konusuna hakim ve sakin bir görünüm çizdi. 31 Mart seçimleri Türkiye genelinde AK Parti'nin istediği gibi gitmedi. Bunun yansımalarını Eskişehir'de de gördük.
AK Parti CHP'nin elinde bulunan 3 büyük belediyeyi alamadığı gibi, kırsal ilçelerde de bir önceki döneme göre daha azla yetinmek zorunda kaldı. Alpu ve Seyitgazi'de CHP ipi göğüslerken, Burhan Sakallı'nın memleketi Mihalıççık'da DSP başarılı oldu. Ayrıca ittifak gereği AK Parti'nin geri çekildiği Çifteler'de de MHP adayı Kadir Bıyık başkan seçildi. Bunun dışında AK Parti Belediye Meclis üyeliklerinde de çoğunluğu CHP'ye kaptırdı. Tabii AK Partililerin şimdi şapkalarını önlerine koyup, öz eleştiri yapmaları gerekir. Sayın Çalışkan'ın "Büyükerşen çok güzel algı yönetiyor. Bu yüzden seçimleri kazanıyor" tesbitine katılmıyorum. Birincisi algıyı yönetememek bir özür değil, bir itiraf...
Siyasi partilerin algı yönetmesi gerekir. Eğer yönetemiyorlarsa bu başarısız olduklarını gösterir. İkincisi Türkiye genelinde ciddi bir ekonomik sıkıntının olduğu, Suriyeli göçmen meselesinin vatandaşın iyice canını sıkmaya başladığı bir dönemdeyiz. Ayrıca Tarım ve Hayvancılıkta da sürekli geriliyoruz. "Büyükerşen 50 tane camış ve üç – beş domates dağıttı" diyorsanız eğer, bu sizin o küçümsediğiniz hizmetleri yapamadığınız için gerçekleşmiştir. Elinizden tutan yok; daha fazla yatırımı siz yapın, göreceksiniz çiftçimizden kaybettiğiniz oyları, kısa sürede geri alacaksınız. Lafı fazla uzatmak istemiyorum. Bu bahsedilen sorunların hiç birisinin AK Parti İl Yönetimiyle bir alakası yok. Ancak siyaset tuhaf bir iş; eğer başarılı olursanız başarıya herkes sahip çıkar. Fakat başarısızlıkta suç bir kişinin üzerine yüklenir. Bunlar da genel olarak İl Başkanlarıdır. Mesela kimse çıkıp da "Eskişehir'de seçimleri CHP İl Başkanı Abdülkâdir Adar kazandı" demez.
Ancak "Seçimleri İYİ Parti İl Başkanı Ramis Tunca kaybetti" veya "Zihni Çalışkan ve ekibi kaybetti" diyen çıkar. AK Parti Türkiye genelinde oy kaybına uğradıysa, bu durumdan Eskişehir'in etkilenmemesini beklememek lazım. Ne yani Ankara, Mersin, Adana, Antalya ve İstanbul gibi illeri de Eskişehir teşkilatı mı kaybetti?