82-83 sezonunda ve son Beşiktaş maçı ile düşmüştük ilk kez...
Başkan "Yılmaz Sezer" dedi ki:
“Ben düşürdüm, ben çıkarırım...”
Rakip Gençlerbirliği idi...
Ankara'daki final maçı her şeyi belli edecekti…
"Kemal Yılmazer", Hürriyet’te çalışmasına ve "AİPS" kartına karşın çok zor girdiğini söylemişti maça...
"Ali İhsan Sarıçoban" ise otobüs kartı ile girmiş 19 Mayıs’a...
Yenildik ve Gençlerbirliği çıktı lige…
84-85 sezonunda ise rakibimiz bu kez Karşıyaka’ydı…
Eskişehir’deki maçta "Zafer"in penaltısı ile yendik İzmir ekibini…
Son maçımız İstanbul'da ve Beykoz'la…
Beraberlik yetiyordu...
Karşıyaka da, İzmir'de Süleymaniye Sirkeci ile oynayacak...
O gün neler oldu neler?
Maçtan önce saat 11.00’de Çiçek Pasajı’ndaydık...
6-7 kişilik bir grup...
Ali İhsan tutturdu mu, "Kuru fasulye isterim" diye...
Haydaaaa!
Çiçek Pasajı’nda kuru fasulye!..
“Çoban’ın uğuruymuş”
Verdik garsona beş bira parasını ve bulduk bir tabak kuruyu...
"Kadri Aytaç" Karşıyaka'nın antrenörüydü...
Güya Süleymaniye Sirkeci takımı uçağı kaçırmış ve bizden yarım saat sonra başlamıştı İzmir'deki maç!
Beykoz'la golsüz berabere kaldık ve çıktık...
89’da yine düştük...
Konya’daki play-of'ta, Aydınspor'u finalde yenip çıktık… Bir kez daha düştük ve 2008 yılında yine play-of’a kaldık... Boluspor ile final ve tekrar lige merhaba...
“En açı düşüş; 10. yılımızda oldu...”
Ve de bugün neredeyse "Süper Lig " kadrosuyla maratona başlıyoruz yine...
Balıkesir’le oynuyoruz...
Bu çağda "Posta-Telgraf-Telefon" olur mu?
Misafiriz bu ligte...
"Güzel bir başlangıç dileğiyle..."
-----------------------
Günün Şiiri
Çalıyorlar
Sanırız uyanık şimdi bekçileri yeryüzünün
Dumanlı odalarda hanımelleri ve böğürtlenler
Kırmızı ışıklar sızıyor gözlerinden
Bir asma dalında parlayan üzümün
Çalmıyor emekçilerin gözleri ve elleri
Ve geçiyorlar bütün gövdeleriyle altından
Kahkahalarla vuruşan kadehlerin
Biraz da sevinç gözyaşları ve keman telleri
Neredesiniz bekçiler, gidiyor pis uğrular
Hangi yolun başıdır bu haksızca alınan
Verin ellerimi, gözlerimi verin
Ekmek bekliyor helalimle çocuklar...
Mehmet Erkan (Varlık-1966)
----------------------
Eoto: Evren Yıldız (Ekte)
Foto: Recep Yıldız (baba)
Evren’i öyle bir uğurladık ki…
Nedir bizim için "Güzel?"
Orhan Veli'nin itirafı gibi…
"Güzel kadın mı demekti!"
Yoksa...
"Doğa, çocuk, çiçek mi?"
Onurlu yaşam, insan sevgisi ya da dostluk mu?
Bedri Rahmi Eyüboğlu veriyor yanıtını: "Güzel dediğin yağmur misali, hem gözümüze, hem gönlümüze, hem toprağımıza sığmalı..."
İlhan Selçuk da bir dost kayıbının ardından isyan etmişti:
“Yarabbim, ne ölecekler varken!..”
Ama olmuyor işte...
Hiç yüzünü bile görmedik "Evren Yıldız"ın...
36 yaşında gencecik bir insan...
Ama babası "Recep Yıldız"ı yıllardır tanırız...
Saygılı, dürüst, onurlu bir insan...
Sosyal demokratlığı da cabası...
Böyle bir babanın oğlu Evren...
"Armut ağacının dibine düşer..."
Ama o cenazedeki kalabalık neydi öyle?
Her siyasi görüşten, her insan oradaydı...
Sonsuzluğa giderken bunları toplayabiliyor musun?
Senden huzurlusu yoktur...
Başka söze de gerek yok...
Evren'e Allah'tan rahmet, Başta "Recep Bey" olmak üzere tüm "Yıldız" ailesine ve sevenlerine başsağlığı diliyoruz...
-----------------------
Uçan Kuş’tan
Seni yine uyarıyorum abi...
Bu günlerde sakın "Ali Makas"a görünme...
"Giyotine yollar valla!"
----------------------------
Günün Sorusu
Kızların, çocukların kaybolmadığı, "ölümlerin olmadığı", insanların bombalanmadığı, "korkusuz yaşanan bir ülke" bırakabilecek miyiz yeni kuşaklara?
Balthör
Günün İncisi
Beyni ışıksız olanın gözü de gönlü de kara olur...
-------------------------
Kıssa-dan
Yemeyi çok sevdiklerinden olsa gerek, "Türkiye'yi böldürmeyiz, parçalatmayız" demek yerine "Türkiye'yi yedirmeyiz" diyorlar...
Akif Kökçe
----------------------
Günün Balı
FETÖ soruşturması yakar top gibi, kime ne zaman değeceği, kimi yakacağı belli değil.
--------------------
Metin Feyzioğlu
Türkiye Barolar Birliği Başkanı "Metin Feyzioğlu" başkanlığında bir başkanlar heyetinin Beştepe'ye çıkması hukuk dünyasında hala tartışılıyor.
Barolar Birliği Başkanı Beştepe'de kimi temsil etti diye sorarsanız, orası karmaşık...
Türkiye'de yaklaşık 90 bin avukat var. Bu avukatların yaklaşık 36 bini İstanbul Barosu'na kayıtlı…
Ankara Barosu yaklaşık 13.500, İzmir 7.500, Antalya 2.500, Adana 2.000 avukatı temsil ediyor. Saydığımız şehirlerin baro başkanları Beştepe'ye çıkmadı. Böylece kaba bir hesapla "Metin Feyzioğlu" Beştepe'de tüm avukatların üçte birini temsil etti. Demektir ki, avukatların üçte ikisini temsil eden baro başkanları "Feyzioğlu"nun bu girişimine destek vermedi.
------------------
Foto: Önder Özen (Goguldan)
Hasta Beşiktaşlıyım ama!
Hafta sonunda Eskişehirli spor adamı "Önder Özen"le birlikteydik...
Amigo Orhan, İbrahim Gerede, Kemal Yılmazer, Emin Dağlı ve Sezai Şenel ile Adalar’daki "Alara" kahvedeyiz...
Sohbet sırasında yaşlı bir Tatar, yolunu çevirip Önder’e döndü:
"Sen Önder Özen değil misin?" dedi:
"Seni seviyorum, ben de hasta bir Beşiktaşlıyım..."
Yürüdü gitti ama, 10-15 metre sonra birden durup geri döndü... Doğru Önder’e:
"Ama önce hasta ES ES'liyim. Biliyorsun, 1965'ten önce Eskişehirspor yoktu... Beşiktaşlı oluşum da bu tarihten önceydi..."
Sonra da bize dönüp güldü...
Özür diler gibiydi!..
----------------------
Yaratıcı avukatın işi…
Avukat, hırsızlıkla suçlanan müvekkilini yaratıcı bir savunma ile hapisten kurtarmak istemektedir.
Yargıca hitaben konuşmaya başlar:
"Müvekkilim, arabanın camından içeri sadece kolunu sokup çantayı almıştır. Kolu, bizzat kendisi değildir. Sadece bir kol tarafından işlenen bir suç için, niye bütün bir kişiyi cezalandırıyorsunuz?"
Yargıç gülümser:
"Peki,o zaman aynı mantıkla gidiyorum ve müvekkilinizin kolunu 1 yıl hapse mahkum ediyorum. Müvekkiliniz de isterse ona eşlik edebilir..."
Bu karara sanık da gülümser ve avukatın yardımıyla takma kolunu çıkartıp yargıcın önüne koyup giderler...
----------------
Temel ve inekler
Cemal’in ineği hastalanır, komşusu Temel’e gider ve sorar :
"İneğin hastalandığında ne verdin ona?"
"Tuz ruhu" der Temel....
Cemal bir gün sonra yine gelir ve "İneğim öldü" der...
"Vay canına!" diye karşılık verir Temel:
"O zaman benimki de ölmüştü..."
--------------
Günün 0layı
Laiklikten pek hoşlanmadığı anlaşılan bir vatandaşımız yaptığı büyük keşfi tivit atarak duyurmuş:
"Laikçi kelimesini tersten oku. Ne çıkıyor? İçki al! Bu da mı tesadüf?"
Akif Kökçe
--------------------------
Günün Biberi
Şimdi telaş var. O kadar ihale, o kadar toplumsal saygınlık, makam ve mevki elden gider mi?
Miladı 17-25 Aralık’tan başlatmak, cemaat meselesiyle yüzleşememek demektir…
Özgür Mumcu