AK Partili Harun Karacan'ın oğluyla birlikte Rifat Hisarcıklıoğlu'nu ziyaret etmesi çok konuşuldu
AK Partili Harun Karacan'ın oğluyla birlikte Rifat Hisarcıklıoğlu'nu ziyaret etmesi çok konuşuldu. "Öküzün altında buzağı aramak", "Satır aralarından cümle çıkartmak", "Kızım sana söylemek, fakat gelinin anlamasını istemek" gibi kavramların mucidi olan bir milletin ahvadıyız. Ayrıca "Eniştemizim bizi bayram veya seyran dışında öpmesine" de bir anlam veremeyiz. Mutlaka gerçek görünürdeki niyetin sahte olduğunu, fakat gerçek niyetin başka olduğunu düşünürüz. Sayın Karacan'ın ziyaretini de böyle değerlendiriyoruz. Kimileri bu ziyareti kurulması planlanan yeni partiye yordu, Bilindiği gibi AK Parti içinde Sayın Recep Tayyip Erdoğan ile bu işin gitmeyeceğini düşünerek harekete geçen bir grup bulunuyor. Sayın Ahmet Davutoğlu ve Ali Babacan'ın başını çektiği bu grubun Ramazan ayından sonra bir oluşuma gitmesi muhtemel. İyi güzel de, konunun Rifat Hisarcıklıoğlu'yla ne ilgisi var? TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu'na şimdiye kadar hiç "Siyasete katıl" diye bir teklifte bulunulmadığını mı zannediyorsunuz? Kendisi istese bırakın bakan olmayı, Başbakan Yardımcısı bile olurdu. Şimdiye kadar siyasete hiç girmemiş bir ismin, bundan sonra yeni bir maceraya atılacağını da nereden çıkartıyorsunuz? Haydi hepsini geçtim, bu işin içinde Harun Karacan'ın olacağını da nereden çıkarttınız? Zaten bir dönem ETO Başkanı olan ve TOBB'un Yönetim Kurulu üyesi olan Karacan ile Hisarcıklıoğlu'nun iki iyi arkadaş olduğunu biliyoruz. Ayrıca sıklıkla buluştuklarını, birbirlerinin çocuklarının 'daha yeni doğduğu' günleri bildiğini de tahmin edebiliriz. Sakın bu ziyaret, iki eski arkadaşın dostça buluşmasından ibaret olmasın?
Kaç kere teşekkür edeceğiz?
Memleketçe nereye gittiğimizin çok az kişi farkında. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na saldıran bir eşek hırsızının 'Milli Kahraman' ilan edildiği bir memlekette yaşıyoruz. Herkes ya kişisel ikbalini düşünerek, yada hapise atılma korkusu yaşayarak susuyor. Neyse ki sağduyu sahibi yöneticilerimiz de var. Tıpkı Şehit Ailelerimiz gibi... Eskişehirli şehit aileleri son olarak Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet Ataç'ın da organizasyonuyla Kemal Kılıçdaroğlu'nu ziyaret etmiş. Bizlerin o şehit ailelerine daha kaç kere teşekkür etmesi gerekiyor? Evlatlarını, biricik çocuklarını askere göndererek vatan için bedel ödediler. Bir babanın veya annenin evlat acısının nasıl bir şey olduğunu inşallah hiç öğrenmeyiz. İşte o mübarek şehit aileleri son olarak CHP liderini ziyaret etmiş ve geçmiş olsun dileklerinde bulunmuş. Kendilerine bir kere daha teşekkür ederiz. Elbette Anıtkabir ziyareti sonrasında şehit ailelerini CHP Genel Merkezine götüren Ahmet Ataç'ı da tebrik ederiz.
Kaygısız'ı kaybettik
Türk Sineması'nın emektarlarından Nurettin Kaygısız, Hakk'ın rahmetine kavuştu. Bütün Yeşilçam emektarları gibi O da sinemaya 'meftun' olmuştu. Ömrünün son yıllarında ciddi ekonomik sıkıntılar yaşamasına karşın, ne zaman karşılaşsak yeni bir projeden bahseder, hayallerini paylaşırken etrafına neşe saçardı. Sanki 15 yaşında bir ergenmiş gibi hayata olumlu bakar, sürekli yapılması gereken yeni işlerden söz ederdi. Kaygısız'ın vefat haberini üzüntüyle öğrendim. Gerçek bir vatan evladı olan Nurettin Kaygısız'a Allah'tan rahmet, sevenlerine de baş sağlığı dilerim...
Senin gözlerinden öperiz
Eskişehir, sadece 9 yaşında olan bir kızımızın yolda bulduğu 450 lirayı zabıta memurlarına teslim etmesini konuşuyor. Günyüzü ilçesinde 9 yaşındaki Esile Oruç, sabah okula giderken yolda bulduğu parayı alıp babası Ali Oruç'a götürdü ve ne yapılması gerektiğini sordu. Pek çok kişi, "A öyle mi kızım? Ver bana ben sahibine ulaştırırım" diyebilirdi. Sonra da 450 lirayı cebine atıp, çocuğa da bir gofret alarak içini rahatlatabilirdi. Fakat Esile'nin babası Ali Oruç böyle yapmayarak evladına çok güzel örnek olmuş. Eğer Ali Oruç o 450 lirayı cebine atsaydı, aradan yıllar geçtikten sonra bu parayı hatırlamazdı bile. Fakat aradan yıllar geçse de kızı Esile'nin unutmayacağı bir ders verdi. 450 liraya satın alınamayacak bir insanlık dersi... Esile kızımızı gözlerinden öperiz. Babası Ali Oruç'u ise defalarca tebrik ederiz...