Eskişehir'de vatandaşlara kendini polis, savcı olarak tanıtarak üç kişiyi yaklaşık 200 bin TL dolandıran, son işinde polise yakalanan Suriye uyruklu şahıs tutuklandı. Birçok benzer dolandırıcılık olaylarına karıştığı belirlenen Suriye uyruklu M.M (26), son dolandırıcılık girişiminde N.A. (45) isimli şahsın ikametinden, poşet içerisindeki ziynet ve paraları almaya çalıştığı sırada suçüstü yakalanmıştı. Yakalanan M.M.’nin daha önce A.Y. (74) isimli şahıstan 7 bin TL, C.T.'den (65) 150 bin TL ve Y.Ç.'den (54) 36 bin TL civarında ziynet ve para alan şüpheli olduğu kesin olarak tespit edilmişti. Üç kişiden toplam 193 bin TL para dolandıran M.M, işlemlerinin ardından çıkarıldığı adli merciler tarafından üç ayrı dosyadan tutuklanarak H Tipi Cezaevine gönderildi…
***
Böyle diyordu gazetemizdeki haberde. Öt korkusuna, iç savaşı gerekçe göstererek ülkesini makûs kaderi ile baş başa bırakıp kaçan bir Suriyeli başrollerde. Hem de yirmi altı yaşında bir yeni yetme, trafik plakası yirmi altı olan bir kentin insanlarını tabir caiz ise defalarca tokatlamış. Sözüm ona “Anadolu’nun incisi, sanatın başkenti ve aydın insanların çoğunlukta olduğu” bir kentte bunu yapabiliyor yani! O halde okuma yazma oranı çok daha düşük, sanattan bihaber, cehaletin sokaklardan fışkırdığı kentler için Allah muhafaza demekten gayrı bir şey gelmez elimizden…
Beyinleri sulandıran, bulandıran ve uyuşturan dizileri, survivorları, izdivaçları izlemekten şapşala dönmüş insanlara sesimizi hatta haykırışlarımızı nasıl duyururuz bilemiyorum. Aptal kutusuna yani televizyonlara tutsak edilmiş, hayatın gerçeklerini(haberleri) takip etmemek adına kafasını kuma sokmayı yeğleyen kitleleri nasıl uyandırırız bilemiyorum. Ama en azından bazı hatırlatmalar yaparak ayna tutacağımdan eminim doğrusu…
Bu ülkeden bir Aziz nesin geldi geçti.
Kendisini sonsuzluğa uğurlanmadan önce çok eser bıraktı geride.
Ömrünün çok büyük bir bölümünü halkına ayna tutmak üzere geçirdiği için başına gelmedik de kalmadı. Hani yüzü halkına dönük tüm sanatçı-aydınların başına gelenler fazlası ile geldi sağlığında...
Hiç birimizin unutmadığı atasözü gibi bir de vecize bıraktı tabii.
“Türk insanının % 6o’ı aptaldır” demişti anımsarsınız! Türk insanı derken Kürtleri de, Lazları da, Tatarları da, Çerkezleri de topyekûn dâhil ettiğinden kimselerin şüphesi olmasın. Sağlığında bu soru da sorulmuştu çünkü kendisine. Neden sadece Türkler dediniz sorusuna Mustafa Kemal Atatürk’ün Türk Milleti tanımlamasını anımsatmıştı…
Naçizane ben; Türk halkının yüzde kaçının aptal, kaçının aklı başında orantısını yapacak konumda değilim. Lakin hayatın bana öğrettiklerinden yola çıkarak bazı tahlillerde bulunabilirim. En azından günümüz Türkiye’si ile ilgili bazı analizlerde bulunabilirim. Mesela her seçim sonrasında “hay şu elim kırılsaydı da oy vermeseydim” lakırdısından asla vazgeçmeyen güruh için enayi tanımlamasını rahatlıkla yapabilirim. Her Ramazan ayında bir ay olsun yemek sorununu çözüp istikrar masalını içselleştirenlerin, benim geleceğimi de kararttıklarını söyleyebilirim. Beyinleri sulandıran, bulandıran ve uyuşturan dizileri, survivorları, izdivaçları izlemekten şapşala dönmüş insanların vicdan-akıl-muhakeme gibi insani donatılarını tamamen kaybettiklerini çok rahat söyleyebilirim. Ve yazımın başındaki haberi anımsatarak; ülkemde soyulmaya müsait milyonlarcası varken, hırsızların-arsızların-vurguncuların-kolaycıların-ahlaksızların hiçbir zaman azalmayacağını garanti edebilirim…
Bu ülkenin Emniyet Müdürlüğü halkı bilinçlendirmek adına bangır bangır her saniye duyurular yapıyor. Ey halkımız kendilerini ben polisim diye tanıtan ahlaksızlara itibar etmeyiniz. Telefondan size ulaşanlara kanmayınız diyor. Emniyetin dışında medya olarak bizler her an bu tür olayları gözler önüne sererek insanların uyanık olmaları adına elimizden geleni yapıyoruz. E, sen tüm çabalara rağmen televizyonları gün boyu izlemekten aptala dönersen; muhakeme yeteneğini sıfırlarsan, her tehdit edene(höyt diyene)al sana dersen, zaten enayiliğini kendiliğinden teyit etmiş olursun. Aziz Nesin’e de kızanlar, mangalda kül bırakmayanlar, zavallı durumundan öteye gidemediklerini bir kez daha anlarlar böylelikle…
Hani bir laf var ya!
Hep mi hırsızın suçu kardeşim?
SİZİN SESİNİZ
Suriyelilere Vatandaşlık!
Tabii ki fikrimiz soruluyor, ne düşündüğümüzü soranlar oluyor bu konu hakkında. Üç buçuk milyon deniliyor resmi ağızlardan ama ben 6-7 milyon civarında(yani iki katı) olduğu kanısındayım. Bu insanların, kendileri lehine %3’lük bir oy potansiyeli olduğunu da hepimiz biliyoruz! Böyle bir muhalefet(dostlar başına)varken önlerinde hiçbir engel olmaksızın bu kararlarını hayata geçireceklerini de adımız gibi biliyoruz. Karar hayata geçirildikten sonra seyreyle sen cümbüşü! Yıllar sonra bir de Suriyeli açılımını konuşuyor olacağız. Öyle ya üçer beşer çocuğu olan bu insanların yakın gelecekte yirmi milyon nüfusa ulaştıklarında ne haklar isteyeceklerini, sokaklara döküleceklerini görmek için âlim olmaya gerek yok!
OZANCA
Kargalar bülbül omlum
Meydan yüzsüze kalmış
Halkım uykuya dalmış
Bayram neyime benim…Şinasi KULA