"Bizden önce elektrik ampülü bile yoktu" diyen dostlarımız ne diyecekler bilemeyeceğim; ancak ben hayatımda bu kadar sıkıntılı bir Ramazan ayı daha görmedim. Özellikle kültürümüzü bilmeyen Avrupalılar Ramazan ayını açlık ayı olarak görür. Halbuki Ramazan aslında bir gastronomi, yani yemek kültürü ayıdır. Başta televizyonlar olmak üzere her yerde yemek tarifleri yapılır. Lokantalarda yerine göre günler öncesinden rezervasyon yaptırılır.
Ancak bu Ramazan'da bunların hiçbirini göremiyoruz. Makarna haşlamak mesele oldu. Lokantalar ise birbiri ardına kepenk kapatıyor. Allah sonumuzu hayır etsin.
Ülkemizi tepeden tırnağa saran bir uğursuzluk dalgası var ve Ramazan sofralarımız da bu uğursuzluktan nasibini alıyor. Vatandaş yarım kilo kıyma bile alma imkanını kaybetti. Küçücük çocuklara gofret almak bile bir anne baba için imkansız duruma geldi.
Her neyse... Bunların hepsi zaten bildiğiniz şeyler.
Aslında "Ramazan ayı gastronomi ayıdır" derken doğru ama eksik söyledim. Ramazan ayı aynı zamanda yardımlaşma duygusunun da tavan yaptığı bir aydır. Gelin komşusu açten sahura kalkanlardan olmayalım. Askıya ekmek, hatta ramazan pidesi bırakalım. Başta belediyelerimizin olmak üzere güvenilir yardım kuruluşlarının kampanyalarına destek verelim. Olmadı kendi elimizle – ama kalp kırmadan – yardım edelim.
En azından Eskişehir'de ve en azından bu Ramazan ayında yatağa aç giren çocuk kalmasın.
Hasan Polatkan Havaalanı meselesinden zaferle çıktığımızı zannediyoruz. Ancak bunun bir aldatmaca olduğunu, aslında Eskişehir'e göstermelik bir iki sefer ayrıldığını ve Hasan Polatkan Havalimanı müşterilerinin Kütahya'ya yönlendirilmeye devam edeceğini belirtenler de var.
Umuyoruz ki bu doğru değildir. Hoş; eğer ki böyle bir haber doğru çıkarsa hiç şaşırmayız; maaşallah memlekette skandal çıtası çok yükseklere taşınmış durumda.
Ancak eğer ki Hasan Polatkan Havalimanındaki gelişmeler Eskişehir halkından gizlendiyse, bilerek veya bilmeyerek Eskişehir halkı kandırıldıysa, bunun yaratacağı siyasal sonuçlar çok ağır olur. Dikkatinizi çekerim; "Ağır olur" demiyorum, "Çok ağır olur" diyorum... Pek çok kişi "Keşke Hasan Polatkan'ı bağırta bağırta elimizden alsalardı da, böyle umut verip ve gerçekleri çapıtıp, sonra elimizden almasalardı" der.
Milletvekili Nabi Avcı, Hasan Polatkan Havalimanı'nı Yılmaz Büyükerşen'in devletten bir kuruş almadan yaptığına ilişkin sözlere karşı eleştiri getirdi. Özetle Nabi Avcı "Cebinden mi para harcamış kardeşim? Üniversitenin, yani devletin parasıyla yapıldı o havaalanı" demeye getirmiş.
AK Partili dostlarımız, muhalefetin zaten hiç söylemediği bir sözü ortaya atıp, sanki bu söz söylenmiş gibi davranarak karşı eleştiriler getiriyor. Belli ki Sayın Nabi Avcı da bu kolaycılığa kaptırmış kendisini.
Ben Türkiye'de bir Allah'ın kulunun bile "Hasan Polatkan Havalimanını Büyükerşen cebinden yaptırdı" dediğini duymadım. Ancak bu durum Büyükerşen yönetiminin başarısını gölgelemez. Bu arada küçük bir hatırlatma yapalım. Sayın Cumhurbaşkanımıza da pek çok hizmetinden dolayı teşekkür ediyoruz. Yapılan yollar, köprüler, havalimanları ortada. Bunları da devletin parasıyla yapmadık mı? Bizzat ben, Millet Bahçesi yapıldığı için Sayın Nabi Avcı'ya kaç teşekkür yazısı kaleme aldım. Ne yani kuru bir teşekkür etmeyelim mi kendilerine?
Tabii ki Kılıçdaroğlu'nun payı yok (FOTO: Kılıçdaroğlu)
CHP'li milletvekilleri hükûmetin Hasan Polatkan Havalimanı konusunda geri adım attığını, bunun da Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu'nun eleştirileri neticesinde gerçekleştiğini hatırlatarak, bir nevi, "Genel Başkanımızdan korktular, geri adım attılar" demeye getirmişler.
Öncelikle şunu belirteyim, bazı yanlışlar vardır ki; o yanlıştan geri dönmeye, "Geri adım attılar" denilmez. Hasan Polatkan Havalimanı'ndaki tutum değişikliği; sonradan fark edilen bir hatadan vaz geçmektir. Bu durum da olsa olsa "Erdem" olarak nitelendirilir.
Kaldı ki Sayın Kılıçdaroğlu'nun Meclis konuşmasının hükûmeti etkileyeceğini, "Adam haklı. Bizim yaptığımız düpedüz ayıp" dedirteceğini düşünmek için, saf olmak lazım. Böyle demokratik olgunluklar İskandinavya'da filan olur; Ortadoğu kafasında olmaz...
Bugün Sayın Kılıçdaroğlu Meclis'e çıkıp "Allah birdir" diye önerge versin, ertesi gün 10 binlerce trolün buna karşı çıkacağına; adım kadar eminim. Bir Eskişehirli olarak Sayın Kımıçdaroğlu'na çok teşekkür ederiz elbette. Sonuçta bize yapılan bir haksızlığa işaret etti. Ancak onun bu çıkışının hükûmeti etkileyeceğini hiç zannetmiyorum. Hatta tam tersi etki bile yaratabilir.
Sahipsiz şehir ..sahipsiz..
Evet Eskişehir halkı kandırılmıştır ve hep kandırıldı.