En çok ödenek alan üniversite

Sadi Seda uazdı

8 Temmuz 2015 00:04
A
a
Sütiş Eskişehir

Eskişehir Osmangazi Üniversitesi'nin kuruluşu, Eskişehir'de üniversite yaşamını başlatan Tıp, Mühendislik-Mimarlık ve Fen Edebiyat Fakültelerinin kuruluş tarihi olan 

1970

 

 yılına dayanıyor.

         18 Ağustos 1993'te çıkan 496 sayılı KHK ile Eskişehir'de Osmangazi Üniversitesi adı ile yeni bir üniversite kuruldu.  

Anadolu Üniversitesine

 

 bağlı olan Tıp, Mühendislik-Mimarlık ve Fen-Edebiyat Fakülteleri, Sağlık Hizmetleri ve Eskişehir Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulları, Fen Bilimleri, Metalurji ve Sağlık Bilimleri Enstitüleri ile yeni kurulan İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi ve Sosyal Bilimler Enstitüsü bu Üniversiteye bağlanmıştır. 1994'de Sivrihisar Meslek Yüksekokulu, 1995'te Ziraat ve İlahiyat Fakülteleri, 1996'da Eskişehir Sağlık Yüksekokulu, 1998'de Eğitim Fakültesi kurularak Üniversite bünyesine katıldı. 2005 yılında adı Eskişehir Osmangazi Üniversitesi (ESOGÜ) olarak değiştirildi.

 

 

         ESOGÜ 22 YAŞINDA

 

18 Ağustos da Eskişehir Osmangazi Üniversitesi 22’nci kuruluş yıl dönümünü kutlayacak. 22 yıl önce doğan ESOGÜ, emekledi, yürüdü, çocukluk dönemini atlatarak artık delikanlı oldu. Geçen 22 yıllık süreç içerisinde, açılışta konulan hedefleri yakaladı. ESOGÜ artık Türkiye’nin sayılı üniversiteleri arasında.

Kuruluşunun üzerinden 22 gibi bir üniversite için çok uzun süre sayılamayacak olmasına rağmen ESOGÜ Türkiye’de Devlet Üniversiteleri arasında da önemli bir yere sahip, aynı zamanda en çok tercih edilen üniversiteler arasına girmeyi başardı.

Bu yazıyı neden yazdığıma gelince.. Geçtiğimiz hafta ESOGÜ Rektörü Prof. Dr. Hasan Gönen ES TV’de Cihan Yıldırım’a konuk oldu. O programda üniversitenin nereden nereye geldiğini kısaca özetledi.

4 yıl önce göreve geldiğinde nasıl bir üniversite aldığını, bugün üniversitenin nereye geldiğini de anlattı.

Bu söyleşiyi bende izleyiciler gibi ES TV ekranlarından izledim. Programda Rektör Gönen’in benim en çok dikkatimi çeken sözlerini iki başlık halinde aktarmak istiyorum.

         YÜZDE 30 EK BÜTÇE ALDIK

Birincisi:

“Üniversitemizin malı yıl bütçelerinde, Merkezi Yönetim Bütçesinden 2011 yılına göre 2015 yılında yüzde 67’lik bir artış elde edildi. Merkezi yönetimden alınan ödeneklerin yılın son aylarında yetersiz kaldığı durumlarda da, gerek yedek ödeneklerden gerekse yatırımları hızlandırma fasıllarından önemli oranlarda ek ödenek aldık. Örneğin, 2014 yılı sonu itibariyle mal ve hizmet alımlarımız için yılbaşında belirlenen bütçe ödeneğinin yaklaşık yüzde 30’u oranında ek bütçe aldık. Üniversitemiz 2014 yılı sonu itibariyle yedek ödeneklerden en fazla ödenek alan üniversiteler sıralamasında 6’ncı sıradayız. Devlet üniversiteleri arasında toplam öğrenci sayısı sıralamasında ise 31’nci sıradayız.”

Türkiye’deki 108 devlet üniversiteleri arasında en fazla yedek ödenek alan 6’nci üniversite olmak önemli. Türkiye’de isim yapmış üniversiteler bile alamamışken Rektör Gönen’in bu başarması önemli. Bu da Rektör Hasan Gönen’in bakanlar ve YÖK ile ilişkilerinin kuvvetli olduğunun göstergesi.

         ‘Peki, Rektör Gönen bunu nasıl başardı?’ diye düşünmüşüzdür belki de. Büyükşehir Belediye Başkan adayı olması nedeniyle, Ankara’da tanınmış olmasından kaynaklanıyor.

 

 

         BORCU OLMAYAN ÜÇ HASTANEDEN BİRİYİZ
         ESOGÜ Rektörü Prof. Dr. Hasan Gönen’in, ’Borcu olmayan üniversiteyiz’ sözleri de dikkat çekiydi. Prof. Dr. Hasan Gönen ile 4 yıl önce yaptığım (o zaman adaydı) söyleşide, üniversiteyi kendi yağı ile kavrulan, borcu olmayan üniversite yapacaklarının sözünü vermişti.

         Rektör Hasan Gönen’in o programı izledim. Konuşmasından notlar almıştım. Notlarımı incelediğimde, 4 yıl önce vermiş olduğu sözünü yerine getirmiş. Bunu şöyle özetledi:

“9 Eylül 2011’de göreve geldiğimiz üniversite hastanemizin (Tıp Fakültesi) kamu kaynaklarından yararlanır statüsünden çıkarıldığını tespit ettim. Devlet bütçesinden hastanemize bir kör kuruş harcanmıyordu. Biz onu tekrar o statüye döndürdük. Hastanemiz üvey evlat muamelesi görmeye başlamıştı. Ankara’daki bazı üniversite hastaneleri yılda 200 milyon zarar ediyor. Bu zararı devlet karşılıyor. Kamu desteği olmazsa iflas edecekler. Bugün kendi yağıyla kavrulan, borcu olmayan üç üniversite hastanesinden birisiyiz. 4 milyon liraya MR cihazı aldık. Türkiye’de 17 tane var. Yine Türkiye’nin üçüncü büyük tüp bebek merkezi hastanemizde. Bakanımız Nabi Avcı’nın katkılarıyla bir buçuk milyona anjiyo cihazı aldık. Beyin Kriz Merkezi’miz Avrupa’da dördüncü.”

         Bir saatlik programa geçen 4 yılda yaptıkları hizmetleri anlatmaya çalıştı. Süre kısıtlıydı. Program sonu yaptığımız kısa sohbette,’Bir saatte geçen 4 yılda yaptığımız hizmetleri özetleyerek anlatmama rağmen süre yetmedi’ diyerek bastırmış olduğu, ‘Yalnızca birlikte başarabiliriz’ ismini verdiği, neler yaptıklarının yer aldığı küçük bir kitapçık verdi.

         Kitapçığı incelediğimde, 4 yılda yapılmış hizmetleri okuyunca şaşırdım doğrusu. Yazıya da sığdıramadım. Ama önümüzdeki günlerde ESOGÜ Rektör adayları ile özel söyleşiler yapacağım. TV’de süre yetersizliğinden anlatamadığı hizmetlerinin neler olduğunu da o zaman alacağım kendisinden.

 

 

ÖNCE KENDİ ÇİZGİNİ UZAT

         Öğretmen sınıftaki zeki fakat kıskanç öğrenciye:
         – “Niçin arkadaşlarını çekemiyor, onların yaptıklarını bozup kavga ediyorsun?” diye sordu.
         Öğrenci, bir süre düşündükten sonra,
         – “Çünkü onların beni geçmelerini istemiyorum” dedi. “En iyi ben olmalıyım. ”
         Öğretmen, masasından kalktı, eline bir parça tebeşir aldı ve yere 15 cm. uzunluğunda bir çizgi çekti, kıskanç öğrenciye bakarak,
         – “Bu çizgiyi nasıl kısaltırsın?” dedi.
         Öğrenci bir süre bu çizgiyi inceleyip içinde çizgiyi birçok parçaya bölmek de olan birkaç yanıt verdi.

         Öğretmen, yanıtları kabul etmedi ve yere ilkinden daha uzun bir çizgi çekti.
         – “Şimdi birinci çizgi nasıl görünüyor?” diye sordu.
         Öğrenci utana sıkıla,
         – “Daha kısa” diyerek başını öne eğdi.

         Öğretmen bu yanıt üzerine öğrencisine unutmaması gereken şu öğüdünü verdi:
         – Bilgini ve yeteneklerini artırarak kendi çizgini uzatman, rakibinin çizgisini bölmeye çalışmandan daha iyidir…

(ALINTI: www.edebiyatöğretmenleri.net)  

*-*******

 

 

FIKRA:

 

 

 

ZİYARETCİ

 

 

Kanuni Sultan Süleyman, büyük ve muhteşem bir sünnet düğünü yapmıştı. Bu düğün uzun müddet dillere destan oldu. Bundan evvel de veziri İbrahim Paşa, evlenmesi münasebetle büyük bir düğün yapmış ve Kanuni'yi davet etmişti... Birgün Sultan Süleyman, Paşa'ya "Paşa! Senin düğünün mü, benim düğünüm mü daha muhteşem oldu?" diye sordu. Paşa "Benim düğünüm" diye cevap verdi.
Sultan Süleyman üzülerek ve hiddetlenerek sordu:
-Neden?
-Zira efendim, benim düğünüme dünyanın en büyük padişahı geldi. Sizin düğününüze ise böyle bir kimse gelmedi...

Şahin Erden Kuyumculuk
1000
icon

Henüz yorum yapılmadı,
İlk Yorum yapan siz olun...

Bu Eskişehir haberi ilginizi çekebilir! İlginç Eskişehir haberi