En büyük sorun sığınmacılar

İYİ Parti İl Başkanı Serdar Ulucan, ülkemizin kanayan yarası haline gelen sığınmacılar sorunu ile ilgili bir basın açıklaması yaptı. Sığınmacıların ülkemize sokulmasının uluslar arası bir emperyalist proje olduğunu ifade eden Ulucan, amaçlananın Türkiye’yi Türksüzleştirmek olduğunu ileri sürdü.
Sayın Ulucan’ın söylediklerinin altına imzamı atarım.
Türkiye’nin en büyük sorunu ekonomi, adaletsizlik, sağlık veya eğitim değil. Kuşkusuz bunların hepsi çok önemli sorunlar. Ancak bütün bu sorunların altında yatan nedenlerin başında sayıları 10 milyon mertebesine gelen sığınmacılar oluşturuyor.
Üstelik bu konuda iktidar kanadının hiçbir şey yapmadığını görüyoruz.
Daha da kötüsü bir şeyler yapmak niyetinde de değiller. Sanki memleketin yabancılar tarafından alenen işgal edilmesinden içten içe hoşlanıyor gibiler.
Olayı daha da vahim hale getiren gelişme ise, 250 bin dolar para denkleştirip ev alan her bir sığınmacıya vatandaşlık hakkının verilmesi. Bunun anlamı alenen parasızlıktan vatandaşlığı satmaktır.
İçinizi kararttığımın farkındayım ancak daha da kötüsünü söylemeliyim. Yalnızca Türkiye’den ev alan 238 bin Suriyeliye vatandaşlık satılmadı. Bunların aileleri de vatandaş oldu.
Türkçe bilmeyen, ülkemizin kültürel değerlerini umursamayan, kendi vatanını satarak ülkemize çöken bu kişilerin derhal geri gönderilmeleri gerekiyor.
Bu gidiş Türkiye’yi yıkıma götürüyor; farkında değil misiniz?

Mutsuz çiftçi, mutsuz millet 

Eskişehir Tarım Platformu pancar üreticilerinin zor durumda olduğunu ifade etti. Türkiye’nin şeker pancarı ihtiyacının yüzde 7’sinin Eskişehir’de üretildiğini açıklayan yetkililer, pancar üretim maliyetinin 3 lira seviyesine yaklaştığını söylediler.
Özetlemek gerekirse şeker pancarı üretmek pahalı bir iş ve çiftçi pancarını sattığı zaman cebine çok az para kalıyor. Buna bir de ithalat yapılmasının getirdiği sıkıntıları eklemek lazım. 
Yabancı ülkelerden şeker ve şeker pancarı ithalatının yapılması, piyasaların hepten düşmesine ve zaten üç kuruş para kazanacak olan çiftçimizin iyice sıkıntıya girmesine neden oluyor.
Benzer sıkıntılar et, süt, mısır, buğday ve bitkisel yağ gibi stratejik ürünlerde de yaşanıyor.
Hükümetin bu anlamsız tutumu çiftçiyi değil, uluslarası sermaye gruplarını memnun ediyor. Bir an önce şu ithalat denilen saçmalıktan vazgeçip, kendi çiftçimizi memnun etmeliyiz. Eğer ki çiftçi mutlu olmazsa, hepimiz mutsuz oluruz.