Trafik, Ulaşım, Meydan, Köprü, Dönüşüm falan hikaye. Bu şehrin en ciddi ve büyük sorunu konut sorunu. Konut sorunu derken sakın bunu yeni konutlara ihtiyacımız varmış gibi algılamayın, hatta ihtiyaç fazlası konut bile var şehrimizde. İhtiyacımız olan konut değil, konutlarını 2,3 katı fiyatla satmak ya da kiralamak için birbiriyle gizli bir anlaşma yapmış gibi duran ev sahiplerinin, müteahhitlerin insafa gelmesi.
Orta gelirli insanların neredeyse ev sahibi olma hayallerine bile izin vermeyen gayrimenkul fiyatları ve neredeyse eve giren tek bir maaşı dokunmadan bana getirin der gibi kira talebinde olan ev sahipleri yüzünden korkarım yaşanılabilir şehir sıralamasında epey geriye düşüyoruz.
Herhangi bir emlakçının önüne geçin ve camındaki fiyatlara şöyle bir göz atın. Şaşırmayacak gibi değil. Batıkent' de 100 m2 bir ev için 850 Bin TL, Vişnelikte 625 Bin TL, Büyükdere de 350 Bin TL rahatlıkla istenebiliyor.
Kira içinde aynı durum geçerli. 3+1 üstelik 25,30 senelik bir daire için Kurtuluş Mahallesinde 900, Akarbaşın da 1300, Eskibağlar da 800, Uluönder de 650 TL isteyen ev sahipleri var. Müstakil, sobalı, kısmi doğalgazlı ve görünüşü virane olan müstakil evler için bile 750, 800 TL isteyenler olunca "el insaf" diyor insan içinden. Hatta içinden değil ben direk yüzlerine de söylüyorum bu tür fırsatçılık zihniyetinde olan mülk sahiplerine.
Günümüz koşulları ne kadar pahalı olursa olsun, bir dairenin m2 imal bedeli belli. 500 TL'ya üretilen birşeyi 5000 TL'ya satmaya çalışmak ticaret değil fırsatçılıktır. 4 öğrenci bir araya gelir öderler zihniyetiyle emsal yapan zihniyeti artık bir kenara bırakın. Yazıktır.
Zira bu tür fırsatçı zihniyete rağmen hala insaflı davranarak olması gereken fiyat aralığında evini, dükkanını, mülkünü kiraya veren insaflı insanlar da var. Zaten onların direnci sayesinde bir çok insan başını sokacak bir yuva bulabiliyor. Yoksa hepten çadırda yaşayacağız mecburen.
Bir de işin başka bir boyutu var. Malum şehrin dört bir yanında mantar gibi biten yeni yaşam alanları var. Eskişehir'in nüfus artışından kat be kat daha hızlı çoğalan konut sayısı bir kaç seneye kalmaz emlak sektöründe ciddi bir çalkalanma yaşatacak. Elindeki evi satamayan, kiralayamayan mülk sahiplerini bolca göreceğiz. 800 Bin TL'ya satmak istedikleri evi 200 Bin TL'ya 1300 TL Kira istedikleri yeri 400 TL'ya sevine sevine nasıl verecekler hepimiz şahit olacağız. İşte o zaman gerçek eder, değer neyse ortaya çıkmış olacak.
Bu konuda serbest piyasa ekonomisi yerine keşke Kamu'ya bağlı bilirkişilerin mülkler için belirlediği taban ve tavan fiyatlar olsaydı. Keşke bugün bir ekmek 20 Kuruşa ya da 10 TL'ya satılmıyorsa bu sektörde de aynı fiyat kıstasları olsaydı. Çok zor bir iş değil ama nedense "benim insanım işini bilir" zihniyeti buraya da hakim olmuş.
Demem o ki kimse kusura bakmasın. Burası Paris, Berlin, Madrid, Londra, İstanbul değil. İnsanlar buradaki gibi maaşlar almıyor. Yaşam standartlarımız o kadar gelişmiş değil. Kendimizi çok yaşanabilir bir şehir olarak lanse ederken 3. sınıf evlere 1. sınıf fiyatlar talep etmeyelim. Yoksa direnişçilerin değil parası yetmediği için Espark önüne Çadır kuran evsizler olacağız haberiniz ola. İşte o zaman bu şehirdeki herşeyin ederi düşecek, bindiğiniz dalı kesmeyin lütfen.