Emekli Geçim Partisi…

9 Kasım 2016 08:22
A
a
Sütiş Eskişehir
EGP demiş kısaca yorumunda.
Sevgili İsmail Yıldız, İzmir’de uzun yıllar yaşadığım güzel kentte yaşayan ve sevdiğim bir arkadaşımdır. Beden Eğitimi Öğretmeni’dir benim gibi ve o da köşe yazıları yazar internet gazetesinde. Ülkesine duyarlıdır, sevdalıdır bizler gibi. Geçtiğimiz günlerde emeklilerle ilgili bir yazımın altına yaptığı yorum çok hoşuma gitti. Şöyle demiş Tuncelili dostum…
Eline, yüreğine sağlık, on bir milyon emekli var bu talihsiz memlekette! Sadece bir seçim bıraksalar ideolojilerini sadece Emekli Geçim Partisi kurup partiler üstü adaylarını belirlesinler iktidar olurlar! Biliyorsun ben de senin gibi 44 yaşımda emekli oldum.
Ama şimdi soruyorlar benimle akran olup ve hâlâ çalışan arkadaşlar;
-Hocam ne kadar maaş alıyorsun?
-2100
-Aaaaa sahi mi?
-O zaman ohuyan torun var, işsiz oğlan var. Bunla olmasa bile evim, arabam da olsa ben bu maaşla nasıl geçineyim agedeş? En iyisi devam! Çocuklara maskara da olsam umurumda değil…
İyi de o zaman niye arkasına SEN koymuşlar ki? Allah’tan Başka ideoloji tacirleri de çıkıp “Emekli Bir —Sen” “Milliyetçi Emekli —Sen”  “Müslüman Emekli— Sen”  “Yurtsever Emekli—Sen” demediler hâlâ.  Komiklikte üstümüze yok…
Yani ülkemin trajikomik manzarasını tanımlamış İsmail, Ege şivesi ile.
Gerçekten de “Bu sendikalar ne işe yarar, bu sivil toplum kuruluşları ne işe yarar, emekli dernekleri ne işe yarar” demekten alamıyor insan kendisini. İktidar ile çok iyi anlaşan, adeta kardeş olan bir sendika görüp duydunuz mu ömrü hayatınızda? Duyup görmediyseniz boşa yaşıyorsunuz demektir ki hemen burnunuzun dibinde böylesi örnekler. Kardeşim İsmail Yıldız’ın dediği gibi böylesi kitle örgütlerinin sonundaki SEN ne anlam ifade etmektedir acaba?
Ben de arkadaşıma kentimizdeki emekli dernekleri ile ilgili haber ve fotoğrafları yollayayım da görsün bakalım hak-hukuk-emek mücadelesi nasıl verilirmiş! İzmir’de yaşayanlar bizimkilerin bu şanlı mücadelesinden feyiz alsınlar hiç değilse…
Şu gerçektir saygın okurlarım ve biz yazarların bir nevi yazgısıdır; Yazınız doğru bilgilere dayanarak yazılmış bir yazı ise muhataplarınız eğil de uçak geçsin hareketini yaparlar daima. Alışkındırlar görmezden-duymazdan gelmeye. Ama bir de tersini düşünün! Haklı oldukları bir konu üzerinde damarlarına basmışsanız yollara düşerler anında. Adliye olabilir bu yol ya da gerekli mercilere şikâyet etmek adına, “yahu ne çok konuşuyor senin bu adamın” şikâyetinde bulunmak adına. Çok konuştuğu kesin de, boş konuştuğu görülmemiştir farkına varamadığın da bu senin işte…
 
 
SİZİN SESİNİZ
 
Eskişehir ve Porsuk (Öneri -1)
 
Dr. Nedim Uçar emniyet kökenli şair dostumuzdur. Sayısız ödüllerle doludur kariyeri. Ülke ile ilgili duyarlılığını da bilen biri olarak ele aldığı güzel yazısının noktasına dokunmadan sizlerle paylaşmak istedim…
                                                     ***
Eskişehir'in; can damarı, akciğeri, gümüş gerdanlığı, yüz akı, altın kemeri, gülen yüzü, saltanatı, sevdası, aşkı, bereketi, yerine göre de çilesi ve hüznüdür Porsuk. Porsuk Eskişehir'e, Eskişehir de Porsuk'a bağımlıdır. Bu güzel suyun doğum yeri Kütahya'nın Murat Dağı'dır. Kaynağından çıkar, çağlar, akar, yolunda setler vardır, onları da birer birer aşar. Eskişehir'de telli duvaklı gelin olur, Alpu Ovası'nı sular ve Polatlı sınırında Kurtuluş Savaşı'nın simgesi olan Sakarya ile kucaklaşır ve Karadeniz'e kavuşur. Sakarya Nehri'nin doğum yeri de Eskişehir'in Çifteler İlçesi'dir. Ne var ki Eskişehirli, Sakarya Nehri'nin doğduğu alanı piknik yeri veya Sakarbaşı olarak adlandırır. Bunun dışında fazla bir bilgiye de ihtiyaç duyulmaz. Ama Porsuk denince akan sular durur.
Porsuk Eskişehir'in her türlü ihtiyacını karşıladığı gibi musluklardan akan sular da Porsuk'tan başkası değildir. İki gündür sular kesik, olabilir, kesilebilir, arıtma yenileniyor veya arıtılıyormuş, teknik bir konudur. Önceden bilgi de verildi. Önlemler alındı. Bunların hepsi tamam da neden her şeyi Posuk'tan istiyoruz? Porsuk yoruldu artık. Onun da birazcık olsun dinlenmeye ihtiyacı var. Sakarya ile tanışalım. Musluklarımıza konuk olsun. Eskişehir'de yaşayan herkesin yeni bir su kaynağına ihtiyacı vardır. Bunu karşılayacak su şebekesi şüphesiz Sakarya'nın ana kaynağı olabilir. Kaynağın tahmini rakımı 850 metre civarında, Eskişehir'in rakımı ise 732 metredir. İkisi arasındaki eğim farkı nedeniyle Sakarbaşı'ndan alınacak bir bölüm suyun 50 kilometrelik bir kanal ve borularla Kanlıpınar'a kadar taşınması, orada depolanması ve şehrin su şebekesinin de direkt olarak bu havuzlara bağlanması sonucu Eskişehirli tertemiz bir içme suyuna kavuşmuş olacaktır.
Bu arada Kalabak Suyu’nu bir yana atamayız. Dünyanın en güzel sularından birisidir Kalabak. ( İçerken Kalabak, dersin ki bala bak.)
Evet, bir vatandaş olarak yıllardan beri görüşlerim bu yöndedir.
Sayın yetkililer konu üzerinde bir çalışma yaptırırlarsa yüreğimize su serpilmiş olur. Mutlu, huzurlu, sağlıklı ve esen kalınız.
Dr. Nedim UÇAR (nedimucar1@hotmail.com)
 
 
OZANCA
 
Barış içinde bir dünyada yaşarsa insanlar,
Bayramlık elbiselerimi de giyebilirim.
Yitirilmiş umutları hiç düşünmeden,
Bir yağmur açmazında özgürce sevebilirim… Dr. Nedim Uça
Şahin Erden Kuyumculuk
1000
icon

Henüz yorum yapılmadı,
İlk Yorum yapan siz olun...

Bu Eskişehir haberi ilginizi çekebilir! İlginç Eskişehir haberi