Prof.Dr. Alper Çabuk

Elektrikli araçlar

Pandemi, o kadar yoğun olarak gündemimizde ki, yanı başımızda duran ve gezegenimizi birçoğumuz için dar edecek küresel iklim değişiklikleri konusuyla artık neredeyse hiç ilgilenmiyoruz.

23 Kasım 2020 09:00
A
a
Sütiş Eskişehir

Pandemi, o kadar yoğun olarak gündemimizde ki, yanı başımızda duran ve gezegenimizi birçoğumuz için dar edecek küresel iklim değişiklikleri konusuyla artık neredeyse hiç ilgilenmiyoruz. Hala aramızda iklimin radikal şekilde değiştiğine ikna olmamış olan var mı bilmiyorum ama yaşadığımız kuraklık nedeniyle pek çok kentte barajlardaki doluluk oranı kritik seviyenin de çok altında. Bir tarafta aşırı kuraklık varken, diğer tarafta ekstrem düzeydeki sağanak yağışlarla ülkemizin farklı yerlerinde yaşanan su baskınları, seller de cabası.

Tüm dünyada da ülkemizdeki gibi küresel iklim değişikliklerine bağlı yaşanan afetlerin sayısı ve etkisi her geçen gün biraz daha fazla artmaktadır. Bu bakımdan temel hedefi, endüstriyelleşme öncesi döneme kıyasla küresel ortalama sıcaklık artışının 2°C’nin olabildiğince altında tutulması olan, 2015 yılında Paris’te düzenlenen BM 21. Taraflar Konferansı’nda kabul edilmiş Paris Anlaşmasının gereklerini yerine getirmek için ülkelerin eylem planları ortaya koymaları ve hızla uygulamaya geçirmeleri gerekiyor. Bu hedef, fosil yakıt kullanımının (doğal gaz, petrol, kömür vb) azaltılarak, yenilenebilir enerjiye yönelinmesini gerektirmektedir. Zira küresel iklim değişikliklerine yol açan sera gazı emisyonları büyük ölçüde fosil yakıt kullanımı ile ilişkilidir. Bu kapsamda kaba bir yaklaşımla küresel ölçekte ulaşım için harcanan enerjinin %95’ten fazlası fosil yakıtlarla çalışan motorlardan elde edilmektedir ve ulaşım faaliyetleri için harcanılan yakıtlardan ortaya çıkan emisyonlar küresel sera gazlarının yaklaşık olarak %20’sini oluşturmaktadır. Ulaşım türleri arasında karayolu, küresel düzeydeki emisyonların %70’ini, havayolu %12’sini, denizyolu hatları %11’ini ve demiryolu hatları %2’sini oluşturmaktadır. Buradan hareketle yine kaba bir yaklaşımla küresel iklim değişikliklerine yol açan sera gazı emisyonlarının yüzde 14’ü karayolu ulaşımından kaynaklıdır. Bu kapsamda ulaşım kaynaklı sera gazı emisyonlarını azaltmak için dünyada otomotiv endüstrisinde önemli bir dönüşüm devam etmektedir. Örneğin özellikle son beş yıl içerisinde küresel otomotiv devlerinin yer aldığı Avrupa kıtasında ardı arkasına fosil yakıtlı – içten yanmalı motor teknolojisine sahip yeni araçların satışının durdurulması konusunda hükümetler düzeyinde önemli kararlar alınmaktadır. Bunun dışında hükümetlerin otomobil şirketlerinin elektrikli araç üretimini benimsemesini sağlamak için çeşitli siyasi ve mali araçları da kullandığı görülmektedir. Avrupa ülkelerinde bu dönüşümü daha da hızlandırmak için ciddi sınırlamalar ve sübvansiyonlar, diğer taraftan da ciddi teşvikler ortaya konmaktadır. Son yıllarda Avrupa’da elektrikli araçlara yönelik verilen teşvikler ve düzenleyici baskılar sayesinde elektrikli otomobil satışları toplam satışların yüzde 10'una kadar ulaşmış durumdadır. Bu artışın hızını engelleyen önemli bir etken, özellikle batarya kaynaklı yüksek maliyetleri gün geçtikçe azalsa da, yine de elektrikli araçların, üretim açısından benzin ve dizel araçlarla kıyasla hala daha yüksek maliyetli araçlar olmasıdır. Bu maliyetleri düşürmek adına özellikle Avrupa’da sektöre yönelik önemli girişimler ve hükümet bazında mali destekler de sürmektedir. Birleşik Krallık hükümeti, geçtiğimiz günlerde Yeşil Endüstri devrimini teşvik etmeye yönelik olarak şarj altyapısı, elektrikli araç geliştirme ve üretimi için yaklaşık 2,4 milyar Pound destek açıklarken, Almanya hükümeti, corona virüsü krizinin üstesinden gelmek ve elektrikli araçlara yatırım yapmak için otomobil üreticilerine ve tedarikçilere 5 milyar Euro destek açıkladı. Bu destek kapsamında Alman hükümeti, elektrikli otomobil üretimini genişletme adına 1 milyar Euro, kamyon hurda teşviki için 1 milyar Euro, teknolojik yatırımlar için bir milyar Euro ve son olarak tedarikçilerin üretim hatlarını uyarlamalarına yardımcı olmak için 2 milyar Euro teşvik sağlayacak. İngiltere ise elektrikli araç şarj altyapısı için 1.3 milyar Pound, sıfır veya düşük emisyonlu araç almak isteyenler için 582 milyon Pound, elektrikli otomobil pilleri üretimi için ise 500 milyon Pound bir destek verecek. Avrupa devletlerinin elektrikli araç satış ve üretimi ivmesini artıran bu ve benzeri destekleri, tedarikçilerin yıllardır yapmakta isteksiz davrandıkları batarya üretim yatırımlarını da Avrupa kıtasına çekmeye başladı. Çinli SVolt’un önümüzdeki yıllarda Almanya’da bir fabrika açarak, yine aynı sektördeki CATL’ye katılacağını açıklaması, Tesla’nın hücre tedarikçisi Panasonic Corparation’ın Norveç’te bir pil işi başlatma konusunda arayışları bunun örneklerinden. 

Başta bahsettiğim Paris Anlaşmasına bağlı karbondioksit emisyonlarının azaltılması hedefinin sağlanması için içten yanmalı motorların kademeli olarak devre dışı bırakılması gerekiyor. Ülkemizde yerli otomobil girişimi, elektrikli bir araç olması nedeniyle bu kapsamda önemli bir girişim olsa da, bu girişimin mutlaka düşük ve sıfır emisyonlu araçların satışına yönelik ilave teşviklerle desteklenmesi, düşük emisyonlu ya da sıfır emisyonlu araç alımında kullanılacak hurda araç teşvikleri, ayrıca batarya üretimi yatırımlarının ve şarj altyapısının geliştirilmesine yönelik ek desteklerle güçlendirilmesi gerekiyor.

Herkese sağlıklı ve mutlu bir hafta diliyorum.

Şahin Erden Kuyumculuk
1000
icon

Henüz yorum yapılmadı,
İlk Yorum yapan siz olun...

Bu Eskişehir haberi ilginizi çekebilir! İlginç Eskişehir haberi