Canlı varlıkların bir birleriyle ve çevreleriyle olan ilişkilerini inceleyen bilim dalı olan Ekoloji günümüz dünyasında yeni bir yaşam kültürü olarak ortaya çıkmaktadır. Bu süreç; şimdilik bizim tercihimize bağlı bir yaşam biçimi olarak algılanırken, yakın gelecekte artık hepimiz için bir zorunluluk olacaktır. İnsan ile doğa örüntüleri arasındaki etkileşimler ve bu etkileşimlerle mücadele zorunluğu ekolojik yaşam kültürü adı verilen bu süreci hızlandırmaktadır. Yakın bir geçmişe kadar ekonomik kazanımlar ekoloji kavramına göre daha ön planda tutulmaktaydı. Bu bakış açısıyla, kendi ihtiyacından daha fazla üretim yapabilen insanoğlu için ekonomi ve onun temel girdisi olan enerji, sosyal ve siyasal anlamda vazgeçilmez bir kavram olmuştur. Bu beklentiyi karşılayabilmenin temel girdisi olan yoğun enerji ve madde tüketimine dayalı araçların avantajlarından yararlanan toplum, giderek daha çok onun yol açtığı ekolojik ve çevresel sorunlarla uğraşmak zorunda kalmaktadır. İşte bunun bir sonucu olarak ekolojik yaşam kültürü bazen gönüllü bazen de zorunlu olarak dünyada ve ülkemizde giderek yaygınlaşmaktadır. Ekonomi dünyasına da yön veren bu gelişmeler ürünlerde ve hizmetlerde tümüyle ekolojik olmaktan, çevreye duyarlı olmaya kadar farklı tanıtımlarla tüketicinin tercihine sunulmaktadır. Böylece bir ürünün ya da hizmetin ekolojik olması onu üretenlere toplum karşısında önemli bir marka değeri sağlamaktadır. Tarım Bakanlığı verilerine göre ülkemizde 2002 yılında 300 bin ton olan organik ürün üretimi 2011 yılında 3 milyon tona yükselmiştir. Bundan 10 yıl kadar önce Türkiye’de ekolojik ürünlerin yüzde 90’lık bölümü yurtdışına satılırken, günümüzde ise yüzde 50’si ülke içinde tüketilmektedir.
Eğitim ve kültür seviyesi oldukça yüksek olan Eskişehir’in, bir çok konuda olduğu gibi ekolojik yaşam kültürünün gelişmesine büyük bir yatkınlığının olduğunu memnuniyetle gözlemlemekteyim. Başta yeşil alanlara ve sokak hayvanlarına, semt ve ekolojik pazarlara olan yoğun ilgi olmak üzere “ekolojik mi?”, “organik mi?” ya da “doğal mı?” gibi sorgulamaların günlük yaşam dili ve kültürü içinde sıklığının giderek artmaya başlaması bunun en iyi göstergelerinden biridir. Bu kelimelerin anlamları konusunda bir kavram kargaşası yaşansa da toplum nezdinde anlamlarının doğru olarak algılandığına inanıyorum. Eskişehir’in ekolojik yaşam kültürüne olan bu yatkınlığı hem tarım hem de hizmet ve mal üretenler için önemli bir fırsat oluşturmaktadır. Günümüzde ekolojik ürünlere yeterli destek ve talep oluşmadığı için biraz daha pahalı olsalar da, bu ürünlere olan talep artışı üretimi teşvik edeceğinden fiyatlar daha makul seviyelere düşecektir. Ekolojik yaşam kültürünün yaygınlaşması sadece tüketim ve üretim alışkanlıklarımız konusunda değil, birçok alanda kentimize katkılar sağlayabilecektir. Kentimizde bunların örneklerini görmek mümkündür. Enerji verimliliği ve tasarrufu için Eskişehir'deki binalarda yürütülen ısı izolasyonuna yönelik mantolama çalışmaları, ekonomik yararların dışında küresel iklim değişikliğine karşı en etkin çabalardan biridir. Bu uygulamalar Eskişehir'de enerji tüketimi kaynaklı yıllık 5 milyon tona yaklaşan küresel ısınmaya neden olan gazların salımının azaltılmasına büyük oranda katkı sağlayacaktır.
Eskişehir halkının yeşil alanlara olan ilgisi ve desteği, güzel havalarda kapalı mekanlardan uzaklaşma isteği, toplu taşım araçlarını kullanma ve bisiklet kullanma oranları ekolojik yaşam kültürüne karşı duyduğu saygı ve arzunun bir göstergesidir. Ancak bir kentte ekolojik yaşam kültürünün varlığının en önemli göstergelerinden biriside o kentte yaşayan insanların geri dönüşüme olan katkısıdır. Kentimizde geri dönüşüm büyük oranda belediyeler tarafından organize edilmeye çalışılmaktadır. Aynı zamanda Eskişehir'de geri dönüşüm materyallerini belirli oranda işleyerek ekonomiye kazandıran özel sektör tesislerinin varlığı da sevindiricidir. Bunların sayı ve niteliklerinin daha da artması ebetteki temennimizdir. Bu konuda ne kadar olanak sağlanırsa sağlansın, insanların atıklarına ilişkin kaynağında yani evlerinde ve işyerlerinde gösterecekleri çabaların daha etkin olduğu bir gerçektir. Bu çabaların başında atıklarımızın özeliklerine göre cam, plastik, kağıt, metal ve organik vb. olmak üzere dışarı bırakılmadan ayrıştırılması gelmektedir. Umuyorum ki; Eskişehir halkı atıkların yerinde ayrıştırılması konusunu en kısa sürede kentsel yaşamının doğal bir gerekliliği haline dönüştürerek, sürdürülebilir ve sağlık bir şehirde yaşamanın mutluluğunu ve gururunu daha da çok taşıyacaktır.