Geçen haftaki yazımda Birleşik Krallığın hibrit araçlar dahil 2035 yılından itibaren tüm içten yanmalı motorlu araçların satışını durdurulacağı kararını aktarmıştım
Geçen haftaki yazımda Birleşik Krallığın hibrit araçlar dahil 2035 yılından itibaren tüm içten yanmalı motorlu araçların satışını durdurulacağı kararını aktarmıştım. Singapur’da 2040 yılından itibaren içten yanmalı motorlu araçların satışının durdurulacağı açıklandı. Bu haftaki haber, Singapur’da 2040 yılından itibaren içten yanmalı motorlu araçların satışının durdurulacağı haberi. Ayrıca Singapur’da halihazırda 1.600 olan elektrikli araç şarj istasyonu sayısı 2030 yılına kadar 28.000’e çıkarılacak. Singapur’u bilmeyenler için belirteyim, Singapur, Eskişehir ili yüzölçümünden daha küçük, ülkemizin yaklaşık yüzde biri yüzölçüme sahip bir ada ülkesi. Yani ölçeklendirmek gerekirse, Eskişehir il genelinde on binlerce araç şarj istasyonu açmak hedefi gibi bir şey bu. Ayrıca Singapur, 2021-2023 yıllarında tam elektrikli araçlar için yüzde 45 oranında vergi teşviği de uygulanacak. 2020 yılı bütçe görüşmeleri kapsamında açıklanan bu hedeflerin dışında, Singapur enerji tüketimini düşürecek ve yağmur suyunun tekrar kullanılmasını sağlayacak Yeşil Kentler Programı kapsamında şehircilik çözümleri ve sürdürülebilirlik araştırmaları için 1 milyar Singapur Doları (yaklaşık 4.5 milyar lira) kaynak ayıracak, Kıyı ve Sel Koruma Fonu için başlangıç miktarı 5 milyar Singapur Doları (yaklaşık 22 milyar lira) olan bir fon oluşturacak.
Yine geçen haftaki yazımda belirttiğim “ekolojik olan, ekonomik ve afetlere karşı dirençlidir” savımı doğrulama yönünde bir hamle bu da. İklim değişikliği ile mücadele etmek, sürdürülebilir, ekonomik ve dirençli çözümler arıyorsanız mutlaka düşük karbonlu ve düşük emisyonlu ekonomiye geçinin yollarını bulmak zorundasınız. İklim değişikliği deyince, Tarım ve Orman Bakanlığı, Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nün yayınladığı “Türkiye 2019 Yılı İklim Değerlendirmesi” raporundan bahsetmek istiyorum biraz. Rapor, yukarıda belirttiğim “ekolojik olan ekonomik ve dirençlidir” yaklaşımını acilen daha çok hayatımıza sokmamız gerektiğini doğrular nitelikte. Rapora göre, 2019’da Türkiye’de, tüm geçmiş kayıtlardaki en yüksek rakam olan 935 ekstrem hava olayı yaşanmış. Bu olaylarda %36 ile şiddetli yağış ve seller ilk sırada yer alırken, ikinci sırada %27 ile fırtınalar, üçüncü sırada ise %18 ile dolu yağışları yer alıyor. 2019 yılı Türkiye ortalama sıcaklığı, 1981-2010 normali olan 13,5°C’nin 1,2°C üstüne çıkarak, 14,7°C olarak gerçekleşmiş ve Meteoroloji Genel Müdürlüğü ölçümlerine göre 63 merkezde maksimum sıcaklıklarda tüm zamanların maksimum sıcaklık değeri rekorları kırılmış. Tüm bunlara karşın geçtiğimiz yıl alansal ortalama yağış miktarı 19812010 normalinin (574 mm) % 1,9 üzerinde gerçekleşmiş. Yıllardır söylediğim gibi, iklim her geçen gün yaşamımızı biraz daha fazla olumsuz etkileyecek şekilde değişiyor, ekstremleşiyor. Buna bizim yanlışlarımız ve sürdürülebilir olmayan tercihlerimiz yol açıyor. Oysa geçen haftaki yazımda ve bu yazımda belirttiğim gibi çözüm “ekolojik olan ekonomik ve afetlere karşı dirençli olandır” yaklaşımının hayatın her alanında benimsenmesi. Herkese iyi haftalar diliyorum.