Ekmek arası istemeyin!

Dünyanın hangi ülkesine giderseniz gidin “King Burger” dükkanının iç düzeni –seçilen renklere kadar- aynıdır

8 Kasım 2020 10:57
A
a
Sütiş Eskişehir
Dünyanın hangi ülkesine giderseniz gidin “King Burger” dükkanının iç düzeni –seçilen renklere kadar- aynıdır.  Bir üniforması vardır “King Burger”in. Bu üniforma hem dükkanın kendisine, hem de çalışanlarına giydirilir. Dedim ya yiyeceklerin dışında, masalar sandalyeler garsonlar da standartlaştırılmıştır.
Geniş tezgahın arkasında yer alan duvara renkli renkli panolar asılmış; yanlarına yiyeceklerin birer fotoğrafı konulmuş ve adları yazılmış… Siz de bunlara bakarak ne yiyeceğinize karar veriyorsunuz…
Yiyeceklerin adları, aynı bir zamanlar kentimizin sokaklarını tanımlamakta kullanılan kültürü yansıtıyor. Yiyecek listesi şöyle: Wpoopper Menü, Double Whopper, Fisl rolay, Chicken, Kids menü, Apple Pie…
…Siparişimi İngilizce verip vermeme konusunda kararsızlık içindeydim. Ne de olsa burası Eskişehir’in Akarbaşı Mahallesiydi ve karşımda siparişi alacak olan çocukların da kolej mezunu olmadıkları konusunda pek yanıldığımı sanmıyordum. Genç “King Burgerci” ile aramızda şöyle bir konuşma geçti:
-Bir balıklı lütfen…
-Fish Royal mi?
-Evet balıklı…
-Fish Royal!!!
-Evet…
Genç benim “fish”e balık dememi kesinlikle istemiyordu. Biraz daha “Fish”in “balık” anlamına geldiği konusundaki iddiamı sürdürsem ortalık gerginleşebilirdi. Ben de vazgeçtim ve beklemeye başladım…
Yerken düşünüyordum. Bu genç sonuçta “ekmek arası köfte”satan bir dükkanın garsonuydu. Ancak buraya köfteci demek pek de öyle mümkün görünmüyordu. Balığa balık diyemediğiniz bir yerde köfteyi ağzınıza alamazdınız. Bu gence mahallesinde nerede çalıştığı sorulsa kesinlikle “köftecide” demez.
…/…
Yukarıdaki “Ekmek Arası” başlıklı yazının sahibi Eskişehirli bir isim Orhan Aydın.
Özetleyerek size aktardım! Güncelliğini ne kadar da koruyor. Aydın’ın, geçen Ağustos ayında iki kitabı çıktı “Çatalkazık yazılar/Denemeler”  bir diğeri ise “Eskiçınar Sokak/Anlatı”
 “Ekmek arası” 2 kitaptaki onlarca yazıdan, anlatıdan birisi…
Luna yayınlarından çıkan iki kitabın editörlüğünü Hülya Yumrukkaya, yaptı!
2001-2003 arasındaki yazılarını bu iki kitapta bulabilirsiniz…
Orhan Aydın, soyadı gibi “Aydın” bir isim. Kendisiyle hiç tanışmadık. Uzaktan, takip ettiğimiz bir isim. Yaşam öyküsü dolu dolu…
Her daim yeniliğin içinde…
Üretenlere selam olsun!
 

GİT YAKASINA YAPIŞ!

Demiryol-İş Sendikası Eskişehir Şube Başkanı Ramazan Uysal, raylı sistemlerle ilgili yatırımların Eskişehir'in hakkı olduğunu söylemiş…
Çok da doğru söylemiş!
Uysal diyor ki:
- Bunlar Eskişehir'in milli davasıdır, sahip çıkmamız gerekir. Hayır diyen vebal altında kalır, kaçan fırsat geri gelmez!
Son derece haklı ve yerinde bir karar!
O halde yapması gereken belli…
Yapması gerekip de yıllardır yapmayanlardan, askıya alanlardan, hesap sormalı! Yakalarına yapışmalı!
Yürüyüş yapıp “arkadaş 8 yıl oldu neden yapmıyorsunuz?” diye bağırmalı!
 

İLK YAPAN KAZANIYOR!

 
İki kadın üretici, Büyükdere köyünde kolları sıvamışlar “mor patates” yetiştirmeye karar vermişler!
10 dönüm alana ekmişler!
Hasada da başlamışlar, 15-20 ton ürün bekliyorlarmış!
Türkiye’de ilk defa iki kadın girişimci tarafından Eskişehir’de ilk kez üretimi yapılan mor patatesin hasadına başlandı.
Hayriye Kuşçu ve Vijdan Dönmez, diyor ki “Bizim ektiğimiz ürün tamamen organik. Hiç ilaç kullanmadık ve gübre atmadık”
Merak edip baktım nedir bu Mor patates?
7000 yıl önce Güney Amerika'daki İnka krallarına mahsus, Tanrıların yiyeceği olarak kabul edilir. Aynı zamanda mor majeste adıyla da tanınır. Tatlı patatese benzer bir tadı olup, beyaz patatese göre besin değeri daha yüksekmiş…
Normal patatesten çok çok daha pahalı!
İlk yapan kazanıyor!
 

ELLERE DİKKAT!

Ellerimiz…
Her gün milyonlarca mikrop, bakteri ve virüs ile temas ediyor…
Farkında olmadan da ellerimizi vücudumuzun çeşitli yerlerine sürüyoruz. Çocuk Hastalıkları Uzmanı Dr. Mehmet Kuşku, bu konuda bir istatistiği paylaşıyor…
1 saatte…
Göz ve burnumuza üçer defa…
Ağız, yanak, saç ve çenemize ise dörder kez dokunuyoruz.
Her dokunuş, eğer ellerde mikrop varsa, ağız, burun ve göz aracılığıyla bize bulaşması anlamına geliyor!
Yüzümüzdeki maske, karşımızdaki insandan bizi koruyor. Ama en çok da kendi ellerimizden koruyor!
 

GÜNÜN SÖZÜ!

“Nefrete sevgiden daha çok güvenirim," dedi şeytan. "Çünkü nefretin sahtesi olmaz." (Emre Yılmaz)
 

GÜNÜN KARİKATÜRÜ

Günün Karikatürü 08 11 2020

 
 
Şahin Erden Kuyumculuk
1000
icon

Henüz yorum yapılmadı,
İlk Yorum yapan siz olun...

Bu Eskişehir haberi ilginizi çekebilir! İlginç Eskişehir haberi