Çok garip bir dönem yaşadığımız hissiyatı kişiye özel bir durum değil. Bugün oturup konuştuğunuz herkes bazı garipliklerden bahsedebiliyor ve bu gariplikler yoğun olarak olumsuz örnekler içeriyor.
Maalesef artık söylemlerin, sosyal medyanın ve küçülen, ahlaksızlaşan, onursuzlaşan, etik değerlerden çok çok yoksun lobilerin zirvede olduğu bir dönemdeyiz.
İnsani özellikleriniz, vicdan ve adalet duygunuz ile sorumluluk bilincinize güveniyorsanız ne yazık ki çok sıkıntılı, bol kahırlı ve takdiri az, dedikodusu bol bir süreç sizleri bekliyor demektir.
Hele ki iyilikler yapmış, fedakârlıklar da bulunmuş ve taşın altına her seferinde elini sokmaktan korkmayan bir yapınız var ise vay halinize. Çünkü bilirim ki kâğıt üzeri değerler, karşılıksız çekler gibi duygu israfıdır ve boşuna taşırsınız yanınızda.
Kılığın kıyafetin, mezuniyetin, yapılan işin, kazanılan paranın etrafındaki dostlukla mutlu olunamayacağını anlaması için insanın kaç Yeşilçam filmi izlemesi gerek, tecrübe edebileceği kaç ömür var ki elinde?
Hele söküp atamadığımız peşin hükümler, sadece kendimizin doğruyu bildiğini sandığımız öngörüler, en zeki, en akıllı, en özel insanın biz olmadığımızı kendimize haykıracak kadar güçlü kaç yüreğimiz var sol yanımızda?
Ve birilerinin başkasına düştüğü iyi ya da kötü söylemler… Sahi bir insanın kendisini ilgilendirmeyen konularda bile bir başkası hakkında, bir başkasına neden fikir yürütür? Dost dost ise kendini bilir de, tetikte olan hep düşman değil midir?
Pazar tezgâhından domates alırken bile gözüyle, eliyle yoklayan ve iyisini seçmeye çalışan insanoğlu ne zaman bıraktı seçmeyi, dostunu, arkadaşını, aynı yolu beraber yürüyeceği takımını. Artık tezgâhtar yakıştı deyince aynaya bile bakmaz olduysak, kimse inkâr etmesin keşkelerini, kimse rol yapmasın ve kimse demesin başkasının ne söylediği önemli değil diye. Çünkü önemli…
Çünkü artık emeğin lobisi yok, üretenin gücü, hakkın savunucusu ve suçu cezalandıran bir mercide.
Çünkü vicdanlar nadasa bırakılmış, eller değil ağızlar çalışıyor ve insanlar 3’e ayrılıyor her birimizde.
Çıkar elde ederiz diye sarıldıklarımız, bir gün lazım olur diye rafta beklettiklerimiz ve bana çıkar sağlamaz diye önemsemediklerimiz.
Ama tek akıllı biz değiliz. Bugün israf ettiklerimizi yarın aramayalım.