Yaşantımız iyice arabesk oldu. Günümüz hoplaya zıplaya eğlence mekanlarında, alış veriş merkezlerinde, kafelerde boş konuşmalarla, güncel gelişmeleri takip etmeden, okumadan, araştırmadan, kulaktan dolma bilgilerle ve anlamsız tartışmalarla sürüp gidiyor. Biraz okumuşumuz internet üzerinde büyük bir bölümü abartılı ve yanlış fikir ve önerilerle dolu sitelerde zaman öldürüyor. Ne doğrudur, ne yanlıştır arama zahmetine katlanmadan, işimize geleni doğru kabul etme ve yayma eğilimine girdik.
Düzenlenen açık oturumlara, tartışmalı toplantılara katılmamak ve konuşmacıları yalnız bırakmak da adetten oldu. Karşı görüşünüz dahi olsa başkalarını dinlemek ve soru sorabilmek gerekir kanaatindeyim. Ne yazık ki; adet yerini bulsun, biz düzenleyelim de gelen gelir, gerisi bizi ilgilendirmeze doğru gidiş var. Daha önce de yazmıştım. Gerek siyasi partiler, gerekse vakıf, dernek, sendika vb. kurum ve örgütler kendi tabanları tarafından bile ciddiye alınmıyorlar…
Hafta sonu İstanbul CHP Milletvekili Sayın Dursun Çiçek konuşmacı olarak gelmiş. Salon neredeyse bomboş. Davetlinin şok geçirmesi normal. Yine de bozuntuya vermiyor ve konferansa katılımın az olmasına sitem ediyor. Çiçek, “Gönül isterdi ki bu Pazar gününde katılım yoğun olsun. Ama gerçekten gönülden dinlemek isteyenlerin katılması daha makbul. Konferansta anlatılanları sizler de çevrenize aktarırsınız” diye olgun bir anlayışla serzenişte bulunuyor.
Eminim Cumhuriyet Halk Partisi bugünleri yakından ilgilendiren önemli bir konunun dile getirilmesi ve tartışılması yerine, topluma katkısı hiç olmayan, görsele önem veren bir şarkıcı getirseydi, gençler salonu ağzına kadar doldurup yer kapma yarışına girerlerdi. Bize ne ki? Hukukla işimiz olmaz ki… Hukuk dışı uygulama var mı, yok mu tartışsak ne olacak? Ekonomide gidişat nereye? Ebeveynlerimiz düşünsün… Yoksa gelecekten ümidimiz kesildi, boşuna konuşma dinlemeyelim mi anlayışı yerleşti.
Şimdi herkes başını ellerinin arasına alsın ve düşünsün. Gençleri ve halkı kapsayamayan bir örgütümüz mü var? Yoksa yeterince duyuramadık mı? Biz mi yönetim olarak beceremedik? Gerektiği zaman bir salonu dolduramayacaksak çok daha ciddi durumlarda ne yapacağız?
Çiçek, “Eskişehir sosyal demokrasinin, sosyal demokrat belediyeciliğin örnek uygulamalarından biri. Üniversite şehri” diye iltifat ediyor etmesine de, bu boş salonu kendisine nasıl izah edecekler?
Bir yerlerde yanlış yapılıyor. Gençlik kazanılamıyor. Halka inilemiyor. Her geçen gün güç kaybediliyor. Çok önemli kutlamalara katılanlar artık birbirini ezberledi. Demokratik, laik, sosyal hukuk devletinde yaşam sürdürülmesi isteniyorsa, parti ilkeleri ve yapacaklarını geniş kesimlere planlı tutarlı ve gerçekçi bir şekilde anlatmak gerekir…