Prof. Dr. Alper Çabuk yazdı
NeoPlus Yaşam ve Alışveriş Merkezinde yer alan Sanat ve Tasarım Galerimizi ilk açtığımızda, bu galeriyi yeterince etkin kullanıp kullanamayacağımızı merak ediyorduk. Bugün baktığımızdaysa tasarımcılarımızdan ve sanatçılarımızdan öylesine yoğun bir talep var ki, her bir sergiyi ancak ortalama bir hafta kadar sergileyebiliyoruz. Bu galeriyi açmamızdaki temel amaç geçen haftaki “Duvar” başlıklı yazımda da işaret ettiğim gibi, akademinin kent ve kentliyle temas ederek var olabileceği fikri ve bu fikir doğrultusunda Mimarlık ve Tasarım Fakültesi olarak bizim kent ve kentliyle temas yüzeyimizi artırma isteğimiz ve kararlılığımız. Eğer gerçekten akademik sıralamalarda yükselmek istiyorsanız, o zaman mutlaka olabildiğince çok paydaşla olabildiğince çok etkileşim içinde olmanız gerekiyor. Bu maksatla da sizi kent ve kentliden ayıran duvarlardan kurtulmanız ve duvarların dışına çıkmanız gerekiyor. İşte Galeri, bizim “bizi kent ve kentliden ayıran duvarlardan kurtulma ve duvarların dışına çıkma isteğimiz” ile ortaya çıktı.
NeoPlus Alışveriş ve Yaşam Merkezi bize ücretsiz olarak bir yer tahsis etti ve biz de tamamen kendi el emeğimizle, fazla mesai yaparak Galeriyi bugünkü haline getirdik. Bir devlet üniversitesinin bir fakültesinin altından kalkabileceğinin çok daha üzerinde bir iş başardık, zira sergi organizasyonlarının yapılmasından, sergi afiş ve kataloglarının basılmasına, tanıtım ve halkla ilişkiler süreçlerinin yönetilmesine kadar başlı başına ciddi bir ekip çalışması gerektiren tüm faaliyetleri kendi imkanlarımızla yürüttük. Her seferinde, yüzlerce afiş ve kataloğu kendimiz tasarladık ve bastık. Neticede Galeriyi, Eskişehirli sanatçı ve tasarımcıların bildiği ve sergi açmak istediği bir marka haline getirdik. Bize ne sağladı Galeri? Kendimizi tanıttık, ama onun ötesinde sektör ve sanayiyle işbirliği imkanları kurduk. Ayrıca üniversitenin topluma hizmet görevini etkin şekilde yürütmemizi sağladı bu Galeri. Galeride binlerce ilköğretim ve ortaöğretim öğrencisinin eğitim ve bilinç düzeyinin artmasına vesile olacak etkinlikler düzenlendi.
Eskişehir Teknik Üniversitesi olarak bizim için bu sebeplerle çok önemli olan bu Galeride daha da fazla etkinlik yapmaya hazırlanırken, değişen NeoPlus Yönetimi, Alışveriş Merkezi genelinde yapacağı düzenlemeler ve yenilemeler kapsamında mekanı farklı bir alana taşımamızı istedi. Elimiz mahkum taşıyacağız, ama yine bir kamu üniversitesi olarak sıfır bütçeyle, hurdadan, atıklardan topladığımız malzemelerle fazla mesai yaparak galeriyi şekillendireceğiz ve şüphe yok, daha güzelini yapacağız. Üniversite-sanayi-sektör işbirliği kazan-kazan modeline dayanır. Biz Fakülte olarak kazanırken bize destek olan Alışveriş Merkezi kazanmıyor mu? Emin olun çok kazanıyor. Nasıl mı? Birincisi müşteri profili çeşitleniyor ve zenginleşiyor. Ziyaretçi sayısı artıyor. Bizim neredeyse her hafta yaptığımız sergi açılışları basına, kimi zaman şehirdeki billboardlara Alışveriş Merkezinin adını taşıyor. Sonuçta bu işbirliği kamu ve özel sektör işbirliğinin çok güzel bir örneği. Varsın bize neredeyse her hafta bir düğün telaşı yaşatsın, varsın kimi zaman ekip olarak sabahlara kadar bizi çalıştırsın. Biz ekip olarak bu işe inandık ve başarma kararlılığımızla bu süreci devam ettireceğiz ve başarı hikayelerimize yeni pek çok başarı hikayesi daha katacağız.
Teşekkürler Mimarlık ve Tasarım Fakültesi, teşekkürler NeoPlus Alışveriş ve Yaşam Merkezi, teşekkürler Eskişehir...
Son Söz
Yarışta kimisi önde gidenin ayağına çelme takmaya ya da daha da sinsi bir şekilde bir başkasına çelme taktırmaya, onu düşürüp, kolay yoldan öne geçmeye çalışır. Kimisi de daha fazla çalışayım, daha fazla çaba sarf edeyim, en önde olanın önüne kendi gerçek başarılarımla geçmeye gayret edeyim diye uğraşır. Biz insanlarla uğraşanlardan, çelme takanlardan olmadık, olmayacağız. Biz en önde koşanın yaptıklarını takdir eden ve hatta destekleyen, her tarafın yararına kimseyi incitmeden daha iyisini yapıp daha önde olmaya gayret edenlerden, bunun için çok daha fazla çalışanlardan olduk, böyle kalacağız. Kimisi için rakiplerinin çıtayı yükseltmesi büyük bir kabus olmuştur, bizim için ise “o çıta ne kadar yüksekse biz de o kadar gelişmiş bir toplumun bireyiyizdir” düşüncesi hasıl olmuştur. Yarışlar çıtayı yükseltmek, en öne geçmek için çok daha fazla çalışmak ve üretmek üzerine olmalı. Böyle olursa ülkemiz genelinde akademi çok daha yükseklere taşınmış olur. Rakibimiz birbirimiz değiliz, rakibimiz uluslararası alanda en üstlerde yer alan dünya devleri. Biz çıtayı oraya taşımak zorundayız. Biz çıtayı oraya yükseltmezsek, akademi olarak görevimizi yerine getirmemiş ve ülkemizin kalkınmasına katkı sağlayamamış oluruz. Bizsiz kalkınma olmaz.
Kolaya kaçanlarla değil, daha da iyisini başarma isteğinde olanlarla daima yarışmak ümidiyle... Başkasını karalayıp hatta kişisel haklarına saldırı niteliğinde iftira üreterek önde olacağını sananlarla değil, kendi kapasitesi, vizyonu ve yetkinliğiyle takdir kazananlarda yürümek umuduyla...