Düşenin dostu

Yaşamın İçinden: Ömer Duru

 Yerlerin buzlu olduğu bir havada, vatandaşın biri kayıp düşmüş.

Bunu gören bir başka vatandaş ise kolundan tutup kaldırdıktan sonra demiş ki:

“Geçmiş olsun arkadaş. Ben filan partiden milletvekili adayıyım oyunu artık bize verirsin. ”

“Teşekkür ederim” demiş yerden kalkan vatandaş:

“Ben başımın üstüne değil, kıçımın üstüne düştüm.”

--//--

Dün pek çok okurumdan telefon aldım.

Konu işsizlik ve iktidar partisinin, işsiz vatandaşlara doldurduğu “iş başvuru” formuydu.

Bir okurum dedi ki:

“Köşeye sıkıştırma” benzetmenizi beğendim.

“Gerçekten işsizlerin durumu perişan.

Siyasiler bundan yararlanmak istiyor. ”

Ardından da ekledi:

“AKP İl Başkanı Süleyman Reyhan’ın söylediklerini okudum. İş için gelenleri İŞKUR’a yönlendiriyorlarmış. Peki doldurulan başvuru formu ne oluyor? Bu formdaki parti işareti nasıl izah edilir? Parti işaretli başvuru formunu alan İŞKUR yetkilileri, ne yapacak?”

Bu okurum haklı.

İşsizlik dağları sarmış.

AKP’ye de iş umuduyla gidenler olmuştur.

Bu insanlara partidekilerin yardım ve yol göstermesi, parti başlıklı kağıda dilekçe yazdırarak değil, başka türlü yapılabilirdi.”

--//--

Dün CHP Eskişehir Milletvekili Kazım Kurt’tan bir kitapçık geldi.

Sayın Kurt TBMM’deki Plan ve Bütçe Komisyonu’nda yaptığı konuşma,verdiği yazılı ve sözlü önergeleri bir araya getirince, ortaya 189 sayfalık bir anı kitabı çıkmış.

Bu çalışmada Kazım Kurt’un Eskişehir adına olduğu gibi ülkenin genel sorunları üzerine görüşleri var.

Kazım Kurt’ta teşekkür ediyorum.

--//--

Eskişehir Halkevi’nin başlattığı organ bağışına ilişkin kampanya dün sona erdi.

Organ bağışı önemli bir olay.

Halkevcileri kutluyorum.

Sivil toplum örgütleri bu önemli kampanyaya destek olmalı.

--//--

Sağlıkta şiddetin arkası gelmiyor.

Önceki gün gördük.

 Devlet hastanesinde uzman Doktor Ebru Karaca’ya uygulanan şiddet olayı sağlık çalışanlarını ayağa kaldırdı.

Bu konuda bir açıklama yapan Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreteri Uz. Dr Hüseyin Fidan:

“Sağlıkta şiddet hak arama değildir” dedi.

Sayın Fidan’ın görüşüne aynen katılıyorum.

“Şiddetle hak aranmaz.”

Saldırıya uğrayan doktor Ebru Karaca dahil, tüm sağlıkçılarımıza geçmiş olsun diyorum.

------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

. Günlerin Getirdiği

-Üçüncü üniversite olayı—

Geçtiğimiz yıllarda başlayan Eskişehir’de üçüncü üniversite tartışması, içinde bulunduğumuz günlerde gene gündeme taşındı. Önceki gün ziyaretine gittiğimiz Anadolu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Davut Aydın’a da sordum. Ardından Eskişehir Sanayi Odası Başkanlığı’na aday olan Nebi Hatipoğlu ve arkadaşları, ziyaretlerine gittikleri Mili Eğitim Bakanı Prof. Dr. Nabi Avcı’ya da sormuşlar. Rektör Aydın bu soruya şöyle yanıt verdi: “Ülkemizde 170 üniversite var. Ve halen bunlardan bazılarının kontenjanları boş duruyor. Okumak isteyenler belli başlı üniversiteleri tercih ediyorlar. Üniversiteleri laboratuarlar dahil, alt yapılarını oluşturmadan açarsanız yanlış olur.”

Nebi Hatipoğlu’nun isteğine Sayın Nabi Acı’nın verdiği “Üçüncü üniversiteyi devlete bırakmayalım” yanıtı da çok ilginç geldi bana. Öyleyse devlet yapmayacaksa üçüncü üniversiteyi kim yapsın? Bakan Avcı buna Konya’yı örnek verip “İş adamları bir araya gelmeli. Ekonomik, güçlerini birleştirmeli ve özel üniversite gerçekleşmeli” diyor. Özel üniversite için doğru olan bu. Fakat bu doğrunun içinde bir de ”Vakıf” olayı var. Bildiğim kadarı ile bir vakıf olacak ve vakfın amaçları arasında “Her türlü eğitim-öğretim kurumu açma vb” hükümler yer alacak. Konya’da sanayici ve işadamları bir araya geldilerse, aynı birleşme Eskişehir’de neden olmasın diyenler çıkabilir. Bu konuda bir çalışmanın olduğunu biliyoruz. Hatta yer konusunda tartışmalar da olmuştu. Yanılmıyorsam, Çukurhisar bölgesi gelmişti gündeme. İçinde bulunduğumuz döneme gelince. Farklı yorumlar var. Evvela kurucular çıkmalı meydana. Hatipoğlu’nun söylediği gibi, üniversite çok önemli. Fakat kurallarına uygun olmak kaydıyla. Dışarıda kurulan, Eskişehir’e gelip üniversite açmak için adam ayarlamaya çalışan vakıf elemanları da cabası.

---Doğrusu iyi para—

Eskişehir Türk Dünyası Kültür Başkenti projesine ilişkin bütçe onaylandı. Tamı tamamına yeni para ile 400 milyon TL . Bunun eski parayla karşılığı ise 400 trilyon lira. Dün bu konuda bir tartışmaya tanık oldum. Tartışanlardan biri 400 trilyonu duyunca ”Vay bee. Paraya bak paraya” dedi ve ekledi: “Aman yiyenin içenin elinde kalmasın.” Kültür Başkentliği olayına hangi kurumun nasıl bir programla katılacağı şekillenmeye başlamış. Bu konuda ajansın çalışmaları sürmekteymiş. Her neyse. Belediyeler ve üniversiteler başta olmak üzere Türk Dünyası Kültür Başkentliği olayının bütçesi 400 milyon lira. Tamam da, bu miktara Eskişehir’in katkısı ne kadar işte o belli değil. Bazı kurumlara resmen “Sizin katkı payınız şu kadar” diye yazılmış. Yazılmış yazılmaya da o kurum bu miktarı tam olarak kabul etmiş mi işte o belli değil. Bir kurum sorumlusu öyle diyor: “Biz de başı boş para olmaz ki, nereden verelim?”