Arif Anbar yazdı
Görevi kötüye kullanma…
İhaleye fesat karıştırma…
Kara para aklama…
Kaçakçılık…
Rüşvet…
*
17-25 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonlarından bahsediyorum.
Ucu; bakanlara, bakan çocuklarına, iş adamlarına, banka genel müdürlerine kadar uzanan geniş kapsamlı bir operasyondan…
Ve yukarıda saydığım her bir yüz kızartıcı ifade, operasyonun suçlamalarından.
*
Peki, söz konusu operasyonları kimler yapmıştı?
17 Aralık’ı Zekeriya Öz, 25 Aralık’ı ise Muammer Akkaş!
Her iki savcının da, iktidarın yandaş kalemleri tarafından militanca savunulduklarını unutmayalım…
*
Operasyonlar kapsamında 130 kişi gözaltına alınmıştı?
Bazılarını hatırlayalım…
Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan’ın oğlu Salih Çağlayan.
Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın oğlu Abdullah Bayraktar.
İçişleri Bakanı Muammer Güler’in oğlu Barış Güler.
Fatih Belediye Başkanı Mustafa Demir.
Halkbank Genel Müdürü Süleyman Aslan.
İşadamları Rıza Sarraf, Ali Ağaoğlu.
*
Unutmadan…
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan, şüpheli sıfatıyla ifadeye çağırılmıştı.
*
Yapılan baskınlarla, ele geçirilen ayakkabı kutuları ve para sayma makineleri gibi unsurlardan hiç bahsetmeyeceğim bile.
*
Hatta Halkbank Genel Müdürü’nün suçlamalara ilişkin, “Onlar yardım paraları, imam hatip okulu ve cami yapımı için” şeklindeki ifadelerine de değinmeye lüzum yok.
*
Peki, söz konusu operasyonun ardından ne oldu?
AB ve Ekonomi Bakanları görevlerinden alındı.
Çevre Şehircilik ile İçişleri Bakanları ise istifa etti.
Bunun hemen ardından söz konusu bakanlar hakkındaki fezlekelerin TBMM Genel Kurulu’nda görüşülme talebi reddedildi.
Soruşturma komisyonunun çalışmaları konusunda ise yayın yasağı getirildi.
Açılan davalara takipsizlik kararı verildi.
Tutuklananlar serbest bırakıldı.
El konulan paralar da faizleriyle birlikte iade edildi!
*
Ve Gülen Cemaati oldu paralel yapı!
*
Araya küçük bir not sıkıştıralım…
Gülen Cemaati ile ilgili yıllar yılı terör örgütü ve çete gibi ifadeleri kullandığımızda bizleri “hain” ilan edenler, 17-25’ten sonra dahi bu ifadeleri kullanamadılar.
Paralel yapı deyip geçiştirdiler!
Ta ki 15 Temmuz hain darbe girişimine kadar!
*
Devam edelim…
Operasyonlar ve sonrasında gelişen olaylarla birlikte Amerikancı Fethullahçı Terör Örgütü’nün (A-FETÖ) hakim ve savcıları yurtdışına kaçtı.
*
Sonra…
Rıza Sarraf ABD’de gözaltına alındı ve tutuklandı.
Halkbank Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Hakan Atilla da ABD’de tutuklandı.
*
Ve bomba geçtiğimiz haftalarda düştü.
Ekonomi eski Bakanı Zafer Çağlayan rüşvet iddiasıyla dosyaya girdi.
Oldukça ağır ve yüz kızartıcı bir suçlama.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin uluslararası itibarına zarar veren bir suçlama.
*
Bunun üzerine Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan rüşvet suçlamasıyla ilgili bir açıklama yaptı:
“Türkiye Cumhuriyeti’ne yönelik bir adım.”
*
Bir de Cumhurbaşkanı’nın kısa süre önce partilileri için söylediği bir ifadeyi hatırlatalım:
“Yolsuzluk yapanları kenara alacağız”
*
Yani Cumhurbaşkanı, “Yolsuzluk yapanlar yargı önünde hesap verecekler” demiyor da, “Yolsuzluk yapanları kenara alacağız” diyor.
*
Be kardeşim, sen yargını çalıştırmaz da yolsuzluk yapanları görmezden gelirsen…
Başka biri görür.
Sen ülkenin itibarını düşünmeyebilirsin ancak…
Başka bir ülke kendi itibarını düşünebilir.
*
Yani ABD diyor ki, “Kardeşim şu, şu, şu isimler beni dolandırdı, hem ekonomik hem uluslararası itibarımı zedeledi, ambargomu deldi, ben de bu konuda kendi itibarımı geri kazanmak için yargı mekanizmamı çalıştırıyorum.”
*
Ya biz?
Kenara alacağız!