Görüşler
Dubbois’in fosili
"Bir halk soylusu" demişti ki:
"Dünyada ilk şikeyi kimler yaptı, biliyor musun?"
Kimler?
"Adem’le Havva..."
…….
Düşünmüştük, gerçek olabilir mi?
Dünyada kimyasal silahlarla çıkan savaşta tek bir insan kalmamış… Ormanda sağ kalan iki maymundan erkeği atılmış :
"İnsan neslini tekrar yaratalım mı?"
Biraz duraksadıktan sonra da, dişisinden önce kendi vermiş yanıtını:
"Yoksa, değmez mi!.."
…….
Ana karnında yatan her bebek de bekler karanlıkta... Sanki aydınlığa çıkacak!
"Dünya, daha karanlık hücredir!.."
Ama bekler…
Kıvrılmış…
“Dizleri arasında başı...”
Elleri kenetli...
“Bir top gibi!..”
…….
Hollandalı bilim adamı "Dubbois", 1889'da bir insan fosili bulmuştu...
Cava adasının "Trinil" yöresindeki bu fosil, hem insansı, hem maymunsu nitelikler taşıyordu…
Ama iki ayak üzerinde dikilen ilk atamız olduğu saptanmıştı...
Buluş çarpıcı ve sarsıcı yankılar yarattı...
“Hayvan gibi yürürken, içsel bir dürtüyle iki ayağı üzerine nasıl dikilmişti insan?”
…….
Ana karnındaki bebek artık çıkmak istiyordu karanlıktan...
“Önce bedendi dikleşen…”
Sonra vicdan oldu, sonra fikir...
Yol gösteriyordu sanki biri:
"Sağdan yürü Gezi, soldan yürü Parkı..."
Ve kıpırda bebek...
Yırt karanlığın kapısını....
“Dikil onurunun iki ayağı üstüne…
İlk şikeyi “Adem’le Havva” yapmış olsalar bile, “Sen yine başını dikleştir” diyordu usta:
“Gelecek yıllarda fosilini bulduklarında, iki büklüm görüp de senin hesabına utanmasınlar..:”
Günün Şiiri
Bir önceki durakta
Gece mi ki saçların öyle uzun
Deniz mi ki karaya vurmuş ve yosun
Sabah mı ki uzakta
Böyle kim mutlu kılmış zamanı
Yağmur mu kendini tekrarlıyor ırmakta
Sıcacık yerlerinde yeni bir çağ mı ne ki
Günahkar haşhaş sütü ilkin bembeyaz
Güneşler değdi mi afyon olmakta
Sevişirken ölmüyor muyuz biraz
Görüyorum sabahtan bir önceki durakta
Saçların siyah defne ormanı
Ve bütün çiçekler kırmızı açmakta...
Hasan Şimşek (Varlık-1963)
Sen misin elmaları yiyen?
Temel, kasabaya inmiş, eşi Fadime'nin ısmarladığı alışverişleri yapmış ve eve dönmenin hazırlıklarını tamamlamış...
Köyüne eşeği ile dönecek…
Bir süre gittikten sonra , ağaçlardan sarkan elmaları görmüş... Hemen bahçeye dalmış ve
eşeğinin üstünde kolayca eriştiği elmalarla bir güzel karnını doyurmuş…
Tam ayrılacağı sırada bahçe sahibine yakalanmış
Adam, biraz küfürü bastıktan sonra önce eşeği bir güzel dövmüş...
Sonra Temel'e dönmüş:
"Sen misin elmaları yiyen?"
Vermiş veriştirmiş…
Dayak faslı bittikten sonra Temel sormuş:
"Neden önce eşeği dövdün?"
Adam gülmüş:
"Önce seni dövseydim, eşek kaçardı!"
Ya görmeyenler?
Temel cinayetten yargılanıyor ve sürekli "suçsuzum " diyormuş. Hakim , "İyi ama seni gören bir tanık var" deyince de noktayı koymuş:
"Görmeyen de bir sürü insan var, ya onlara diyeceksiniz?"
Kuşağımızın “Gezi”cisi Rahmi
"Görüşler" sütununda anlattığımız "Dubbois"in canlı fosili gibidir Rahmi Emeç...
Fosilin canlısı olur mu?
“Olur... İşte Rahmi...”
Yaşamı boyunca insanlık adına onurlu "dik duruşu" ile tanıdık kendisini...
Yeri geldiğinde “aslan”, yeri geldiğinde "kelebek" olmuş bir insan…
Duygusallığı bir başkadır...
"Gökçe’ye uzanıp gider..."
"Umut'la birleşir..."
Bu yaşamının aralarına, o güzel şiirleri de serpiştirebilen bir insandan daha ne beklenir ki?
"Objektif" dergisinin son sayısında "Seda Kayıkçı"nın sorularını yanıtlamış Rahmi...
"Yaşamın artan sancısı karşısında,şiir hepimize merhem olsun" diyor…
Son kitabı "Bakışsız Gece"yi anlatıyor...
"Seda" da şöyle tanımlamış Rahmi’yi:
"Hayatı dolu dolu yaşayan, renkli bir kişilik...
Tuttuğunu koparan, haksızlığa asla tahammülü olmayan, dik duruşunu bozmayan, güçsüzlerin hep yanında olan, mücadeleci, sosyal, sanata ve sanatçıya hayran, tam bir sanat aşığı..."
Eklenecek bir şey yok...
"Rahmi böyle biri..."
Madalyonun bir başka yüzü de Tepebaşı Belediye Başkanı "Ahmet Ataç"a bakıyor...
Bize göre, "Ataç"ın sosyal yönüne ışık hamuru yapan bir insan Rahmi…
Bu yıl üçüncüsü yapılan "Uluslararası Şiir Buluşması", bunun açık örneği...
Başarılı gazeteci ve şair arkadaşımıza "dik duruşu" için nice yıllar diliyoruz...
Galiba, kuşağımızın "Gezi"cisi de o kaldı...
Kıssa’dan
Türk vatandaşını eldeki medya gücü ile yanlış yönlendirmek kolaydı ama, Batılı mantığı yok saymanın sonucu iki yalanlama ile karşımıza dikiliverdi...
Orhan Erinç
Gerilim.
Mahkeme, biber ve gaz bombalarının kapalı alanlarda asla "Ama asla kullanılmamasını" özellikle vurguladı. İktidarın başının, bu karar ışığında bahsettiği destan nasıl bir destan o halde?
"Tabii ki şiddetin destanı..."
Ümit Zileli
Günün Balı
Gerçek destan, gençlerin 28 Mayıs'ta başlattıkları ve Türkiye'nin her yanına yayılan, ileride üzerine çok yazılacak olan "Gezi Direnişi Destanı"dır…
Zeynep Oral
Günün İncisi
Her güç sabır ile zaman birleştirilerek sağlanır…
Balzac
Özdeyiş
Övülen armut, genellikle kurtlu çıkar.
Yahudi atasözü
Ders kitabı da suç aleti oldu
Gezi Parkı eylemlerine katıldığı gerekçesiyle iletişin fakültesi mezunu "Can Deliduman”ın evinde de arama yapılmış.
Aramada "İletişim ve Emperyalizm, Türkiye’de Telekomünikasyonun Ekonomi Politiği " adlı kitaba da el konulmuş…
Söz konusu kitap, Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesinden Doç. "Funda Başaran”ın çalışması olup, ders kitabı olarak okutuluyor.
Melih Aşık diyor ki:
"Sözde askeri darbeler çağı geride kaldı. Kitap o gün olduğu gibi bugün de suç unsuru..."
Günün Olayı
Bu ülkede birazcık adalet varsa, “PKK’lı teröristlere” tanınan özgürlüklerin binde biri iktidarı protesto eden gençlere de tanınırdı…
Akif Kökçe
Günün Biberi
Böyle zamanlarda devletin başında devlet adamı basiretine sahip etkili kişilerin olmaması halinde, oyunu bozmak bizzat vatandaşın kendisine düşüyor.
Aman dikkat!
Ali Sirmen