Bu hafta kaleme aldığım bütün yazılar Eskişehir’de kurulması planlanan kömürlü termik santrale ilişkindi.
Bugün ve yarın da aynı konu üzerinde sizleri bilgilendirmeye çalışacağım.
*
Bugün üzerinde duracağımız konunun temelinde DSİ ile İl Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğünün Çevre ve Şehircilik Bakanlığına gönderdiği kömürlü termik santrale ilişkin resmi görüş yazıları olacak.
*
İl Gıda Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlüğünden başlayalım…
Söz konusu müdürlük, Çevre ve Şehircilik Bakanlığına ÇED süreciyle ilgili gönderdiği resmi yazının bir bölümünde şunları söylüyor:
MUTLAK TARIM ARAZİLERİ VE SULU TARIM
- “Bilindiği üzere termik santralin kurulmasının planlandığı ve doğrudan etkileşim içerisinde olacağı Alpu Ovası, yöreye adapte olmuş bütün tarım ürünlerinden ortalamanın üzerinde verim alınabildiği mutlak tarım arazileri ile sulu tarım arazilerinin yoğunlukta olduğu, tarım ve hayvancılığın yoğun olarak yapıldığı, yörede yaşayan insanların ana geçim kaynağını tarım ve hayvancılık faaliyetlerinin oluşturduğu alanlardandır. Bu sebeple özellikle yöredeki tarımsal faaliyetlerin olası olumsuzluklardan etkilenmemesi için özellikle termik santral ve ek tesislerin yer seçiminde alternatif alan değerlendirmesi önem arz etmektedir.”
*
Yani müdürlük, bakanlığa diyor ki:
- “Yahu kardeşim, senin kurmayı düşündüğün alanda tarımdan başka bir faaliyet yapılmaması gerekir. Orası mutlak tarım arazisidir. Yörede yaşayan insanların mutlak geçim kaynağı tarım ve hayvancılıktır. Termik santral ve kül depolama tesisleri kurulduğu takdirde, buradaki toprak, tarım ve hayvancılık yok olacaktır. Aynı zamanda yörede yaşayan insanların geçim kaynakları ortadan kaldırılacaktır. Dahası, yöre insanı işsiz kalacağı için başka şehirlere göçler başlayacaktır. Dolayısıyla söz konusu yöre, kuş uçmaz kervan geçmez hayalet bir şehir halini alacaktır. Dolayısıyla termik santralin kurulması sakıncalıdır.”
*
Şimdi de DSİ’nin Çevre ve Şehircilik Bakanlığına ÇED süreciyle ilgili gönderdiği resmi yazının öne çıkan bölümlerini paylaşmak istiyorum:
DSİ YATIRIMLARI İÇİN ENDİŞELİ
- “Alpu Termik Santrali alanı içerisinde 1985 yılında kurulmuş olan ve halen faaliyetlerini sürdüren 980 ha sulama alanına sahip Beyazaltın Yeraltı Sulama Kooperatifi yer almaktadır. İnşaatı devam eden Beyazaltın Göleti, sulama alanı ile çakışmaktadır. Santral alanı (1225 Ha), işletmede bulunan Beyazaltın YAS sulama alanı ve proje çalışmaları sürdürülen Beyazaltın Göleti sulama alanı ile çakışmaktadır. Santral yeri için alternatif alan çalışılmalıdır.
YERALTI SULARI KİRLENİR UYARISI
- İşletme aşamasında oluşacak toz ve baca gazlarının meteorik yağışların etkisi ile yüzeye inerek yeraltı suyunu kirletme olasılığına karşı, ilgili yönetmeliklere göre standartların sağlanması ve gerekli ilgili kurumlarca takibinin yapılması gereklidir.
BİTKİLER YOK OLUR!
- Baca gazlarının meteorik yağışların etkisiyle yeraltı suyuna karışması, çevre tarım arazileri bitki deseninin (narenciye) olumsuz etkilenmesi muhtemeldir.
YILDA 26 MİLYON METREKÜP SU
- Soğutma suyu olarak 26 milyon metreküp/yıl su talebi söz konusudur.
LÜLE TAŞINI BİR DAHA GÖREMEYİZ
- Eskişehir ili ile özdeşleşen ve ülkemizde sadece bu alanda bulunan lüle taşı maden ocaklarının bir kısmı Kül Düzenli Depolama Alanları içinde kalmaktadır. Kül Düzenli Depolama Alanlarının yer seçimi konusunda alternatif alanlar çalışılmalıdır.”
*
Bu ifadelerle DSİ, Çevre Bakanlığına diyor ki,
- “Kardeşim santralin kurulmak istendiği alanda benim önemli yatırımlarım var. Ben buraya halkın cebinden çıkan parayla, yine halk için, yöredeki tarım faaliyetinin daha verimli geçmesine yönelik yatırımlar yaptım. Yapmaya da devam ediyorum. Ayrıca santral bacalarından çıkacak toz ve gazlar sera etkisi oluşturacak ve bununla birlikte bu toz ve gazlar yer altı sularına karışarak kirlenecek. Böylelikle suyumuz ve toprağımız yok olacak. Bunun yanı sıra Eskişehir’in dünyaca ünlü turistik madeni olan Lületaşı da ortadan kalkacak. Bu nedenle hem termik santralin kurulması, hem de kül düzenli depolama alanlarının oluşturulması sakıncalıdır.”
*
Evet…
Devletin iki müdürlüğünün kömürlü termik santrale ilişkin görüşü bu şekilde.
Özetle, termik santralin büyük yıkıcı etkileri olduğunu söylüyor bu iki kurum.
Bakalım ilgililer, bu önemli görüşleri dikkate alacak mı?
Hükümetin akademisyeni mi?!
Vali Özdemir Çakacak başkanlığında gerçekleşen İl Toprak Koruma Kurulu toplantısında, kömürlü termik santrale ilişkin çıkan kararı biliyorsunuz.
Üçte iki çoğunluk yakalanamadığı için, santralin kurulması istenen alanın tarım dışı kullanıma açılması reddedilmişti.
*
O toplantıda evet ve hayır diyen isimleri de biliyorsunuz.
O isimlerden bir tanesi var ki oldukça dikkat çekici.
Kim peki?
ESOGÜ Ziraat Mühendisi temsilcisi
Yrd. Doç. Dr. Ertuğrul Karaş.
Karaş’ın Alpu’nun Karahöyük mahallesinde 200 dönüme yakın bir tarım arazisi olduğunu öğrendik.
Şu an orada hâlihazırda bir fiil tarım yaptığını da öğrendik.
*
Akademisyen Karaş’ın, bütün bunlara rağmen mutlak tarım topraklarının, tarım dışı kullanıma açılmasını desteklemesinin nedenini sorguladık.
Bununla birlikte çevresine şunları söylediği iddiasıyla karşılaştık:
“Zaten o toplantıdan nitelikli çoğunluk sağlanılamayacağını biliyorduk. Nitekim öyle de oldu. Konu kabul edilmedi. O nedenle ben şimdi hayır oyu verip niye kendimi ateşe atayım?”
*
İşte…
Türkiye Cumhuriyeti Devleti akademisyeni olan bir bilim insanının yaklaşımı bu şekilde.
Kabul edilebilir gibi değil.
Sizce de öyle değil mi?
Rehavet kötüdür
Yine aynı konudayız.
Valilikte yapılan İl Toprak Koruma Kurulu toplantısında.
Mutlak tarım topraklarının, tarım dışı kullanılması hususu kabul edilmedi.
Yani oraya santral kurulamaz kararı alındı.
Ancak karar bu şekilde çıksa da
rehavete kapılmak oldukça yanlış.
Niye?
Çünkü bu karar Ankara’ya, bakanlığa bağlı
Toprak Genel Müdürlüğü’ne gönderilecek. Genel Müdürlük Eskişehir’de çıkan söz konusu kararı beğenmediğini belirterek, değiştirme yetkisine sahip.
Yani, “mutlak tarım toprakları, tarım dışı kullanılabilir” kararını alma yetkisine sahip.
O nedenle, o özellikle şu günlerde, “oh be karar çıkmadı” demeyip mücadeleyi arttırarak sürdürmek gerekiyor.
Hatta
“karar çıktı” gibi bir anlayış içerisinde yola devam edilmesi en hayırlısı olacaktır.
*
Peki, Eskişehir’de alınan kararın artısı ne olacak?
Şu…
Karşılaşılacak bir mahkeme sürecinde bu karar, özel bir argüman olarak doğa, insan ve toprak savunucularının elini güçlendirecek.
“Eskişehirli tarım toprakları üzerinde termik santral kurulmasını istemiyor, bu da Vali Çakacak başkanlığındaki toplantıda tescillenmiştir” diyebilecek.
NOT: Dün saat 17:20’de İl Toprak Koruma Kurulu’ndan skandal bir kararın çıktığını öğrendim. Karara göre; verimli tarım toprakları üzerinde, tarım dışı faaliyetlerin gerçekleştirilebileceği kararı alınmış. Ancak bu kararın ne kadar doğru olduğu oldukça şüpheli. Zira tüm hukukçular toplantıda 3/2’lik çoğunluğun sağlanamadığı, dolayısıyla bu kararın geçersiz olduğu görüşünü bildiriyor.