Ali Baş yazdı
1.YAZI
Cumhurbaşkanı Erdoğan, son konuşmasında “Döviz baronları” cümlesini kullandı. Peki kim bu döviz baronları?
Kim oldukları belli…
Dolar sürekli artıyor. Ama benim dikkatimi çeken başka bir nokta daha var. Doların artışından kimler ne kadar gelir elde etti? Ya da etmeyi planladı!
Sadece doları olanlar mı bu işten karlı çıktı!
İktisat bilimini anlamayız. Ancak “dört işlemi yapabilme” kabiliyetimiz var. 3-4 ay önce bankalardan kredi çekerek dolar alsaydınız şu anda ne olurdu?
Olacağı şu “havadan para kazanmış olurdunuz”
Düşük faizle kredinizi ödemeye devam ederdiniz, dolar artışından da epey bir gelir elde ederdiniz. Eskisi gibi “parası olan kazanıyor” durumu değil bu…
Hiç para olmadan havadan gelir elde ediyorsunuz…
Bu uygulamayı kaç kişi yapmıştır? Sayılarının hiç de az olduğunu düşünmüyorum. Doların bu derece fırlamasında düşük faizle krediyle dolar alanların da etkisi büyük.
İşte onlar “Döviz Baronu”
Ne kadarı Ak Partili, ne kadarı bir başka partili…
2.YAZI
SALDIRI İÇERİYİ BİRLEŞTİRİR!
Dolar sürekli yükseliyor. Ekonominin sinyallerinin iyi olmadığı söyleniyor…
Bir felaket tellallığı yapıldığını da söylemeden edemeyiz. Şöyle bir soru yöneltmek istiyorum…
Yarın bir erken seçim olsa, CHP’nin ve adayının şansı ne olur?
Ben kendi tahminimi yazayım. Erdoğan, ilk seçimde yüzde 60-65 oy alabilir. Biliyorum “tepki göstereceksiniz” dolar böyle yükselmişken “nasıl olur” diyeceksiniz…
Çok basit bir kural var…
Dışarıdan yapılan saldırı her zaman içeriyi bütünleştirir!
Burada da vatandaş Türkiye’ye karşı ekonomik bir saldırı olduğunu konuşuyor, düşünüyor. Bunca olaya rağmen ana muhalefet partisinin geniş halk kitleleri tarafından “umut olamamasının da” elbette etkisi büyük!
3.YAZI
İKTİDARDA CHP OLSAYDI!
Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde diyelim farklı bir tablo oldu. Erdoğan yüzde 49’da kaldı, Muharrem İnce yüzde 51’le Cumhurbaşkanı seçildi, CHP’de parlamentoya güçlü girdi…
Dolar bu şekilde yükselse neler olabilirdi…
Şunlar olurdu…
*Büyük geniş kitlesel eylemler yapılırdı…
*Esnaf sokaklara dökülürdü…
*İş adamları onların örgütleri açıklama üstüne açıklama yaparlardı.
*Muhalefet “yapamıyorsanız bırakın gidin” derdi.
Tüm bu olaylardan sonra Cumhurbaşkanı ve fazla dayanamaz istifa eder ve erken seçime gidilirdi…
4.YAZI
TÜRKİYE YERİNİ BULUR
Cumhurbaşkanı Erdoğan, New York Times gazetesi için İngilizce kaleme aldığı, "Türkiye, ABD ile Krizi Nasıl Görüyor?" başlıklı makalede, çok çarpıcı cümleler vardı.
Dikkatimi çeken bölüm şöyle:
-Kötülüğün dünyanın her yerinde pusuya yattığı bir dönemde, uzun zamandır müttefikimiz olan ABD'nin Türkiye'ye karşı attığı tek taraflı adımlar sadece ABD'nin çıkarlarına ve güvenliğine zarar verir. Çok geç olmadan, Washington ilişkilerimizin asimetrik olabileceği yanlış düşüncesini bir kenara bırakmalı ve Türkiye'nin alternatiflere sahip olduğunu kabul etmelidir. Bu tek taraflılık ve saygısızlık trendini tersine çeviremezlerse yeni dost ve müttefikler aramaya başlayacağız…
…/…
Erdoğan’ın sözleri, aklımıza İsmet inönü’nün sözlerini getirdi.
Konu, Kıbrıs’tır, Yıl 1964…
Batı her zaman olduğu gibi Türkiye’nin karşısındadır. İnönü Time dergisine bir beyanat verir:
Müttefikler tutumlarını değiştirmezlerse, Batı ittifakı yıkılabilir... Yeni şartlarda yeni bir dünya kurulur ve Türkiye de bu dünyada yerini bulur.
Aradan 54 yıl geçmiş…
Bakıyoruz da bizim müttefiklerle ilişkilerde pek bir değişiklik yok!
5.YAZI
BUNCA DOLAR NE
İŞE YARAYACAK!
O kadar dolar yazısı yazdık…
Bir fıkra iliştirmesek olmaz!
Adam elindeki son 500 dolarla kumar oynamaya karar verir ve LasVegas’in yolunu tutar...
Ve inanılmaz bir talih; tam 3 milyon dolar kazanır. Hemen otel yönetiminin kendisine tahsis ettiği kral dairesine çıkar ve karısına telefon eder:
-Hayatım, evde misin?
-Evet kocacığım.
-İyi. Hemen hazırlan o zaman. Çabuk bavulunu hazırla. Kumarhanede tam 3 milyon dolar kazandım.
Kadın sevinç dolu bir çığlık atar:
-Ayyyyyyyyyyy harikasın! Hemen hazırlanıyorum. Peki ama nereye? Paris? Karayipler? Acapulco? Guney Amerika?
Adam cevap verir:
-Umurumda değil. Sadece eve döndüğümde çoktan gitmiş ol.
İZİN!
Seçimdi, dolardı derken bu yaz izin yapamadık. Epeyce yorulduk. Kısa bir tatili hak ettiğimizi düşünüyorum. En kısa sürede görüşmek dileğiyle…